1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çavuşoğlu ABD yolcusu, gündemde neler var?

17 Ocak 2023

Çavuşoğlu'nun ABD ziyaretinin gündeminde F-16'lardan Suriye'ye pek çok başlık yer alıyor. İki ülke ilişkilerini önümüzdeki dönemde meşgul edecek konuların başında NATO genişlemesi ile Rusya yaptırımları geliyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşecek
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşecekFotoğraf: Fatih Aktas/AA/picture alliance

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD ziyaretinin gündeminde F-16'lardan Suriye'ye pek çok başlık yer alırken, iki ülke ilişkilerini önümüzdeki dönemde meşgul edecek konuların başında İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliklerinin onay süreci ve Rusya ile ilişkiler geliyor.

Çavuşoğlu, Salı günü İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ı Ankara'da ağırladıktan sonra akşam üstü ABD'ye hareket etti ve Çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir araya gelecek.

Türkiye ile ABD arasında kurulması Ekim 2021'de kararlaştırılan ve Nisan 2022'de başlayan Stratejik Mekanizma Toplantısı'nın bakanlar düzeyindeki ikinci toplantısı da bu ziyaret sırasında gerçekleştirilecek.

Görüşmelerde Türkiye ile ABD'yi ilgilendiren çok sayıda gündem maddesi yer alıyor. Son dönemde Ankara ile Şam arasında başlatılacağına dair işaretler bulunan normalleşme süreci ve Türkiye'nin uzun süredir Suriye'nin kuzeyine düzenlemek istediği askeri harekât, ABD'den F-16 alım süreci, Rusya ile ilişkiler ve ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gibi konular masadaki önemli başlıklar.

Tüm bu gündem maddeleri içinde İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliklerine Türkiye'nin onay verip vermeyeceği ya da onayı ne zaman vereceği de son gelişmelerin ardından ön plana çıkmış durumda.

İsveç ve Finlandiya'ya onay verilecek mi? 

Rusya'nın Ukrayna işgalinin başlamasının ardından tarafsızlık politikalarını bırakarak NATO'ya üye olmak isteyen İsveç ile Finlandiya'ya Türkiye'nin onay verip vermeyeceği uzun süredir en önemli dış politika gündem maddelerinden biri.

Finlandiya'nın üyeliği ile ilgili büyük bir sıkıntısı bulunmayan Ankara'nın İsveç'e yaklaşımı ise daha farklı. İsveç'in son dönemde terörle mücadele yasası ile ilgili attığı adımlar ve bazı suçluların iadesi ile ilgili yapılan görüşmeler ilk başta ihtiyatlı bir iyimserlik yaratmış olsa da Stockholm'de son düzenlenen eylemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kuklasının ayaklarından asılmış bir şekilde köprüden sallandırılması tansiyonu artırdı.

Erdoğan kuklası için "suç teşkil etmiyor" diyen İsveçli savcıya ise Ankara'dan "Türkiye bunu kabul etmez" yanıtı geldi.

Bu son olayla birlikte ABD'nin Rusya'ya karşı çok önem verdiği NATO genişlemesinin tehlikeye girdiği yorumları yapılırken, Çavuşoğlu'nun görüşmelerinde konunun ele alınması da bekleniyor.

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel'e göre Erdoğan iki ülkenin üyeliklerine ilişkin TBMM'den çıkması gereken onayı seçime kadar uzatmayı hedefliyor. "Böylelikle iç kamuoyu nezdinde 'bakın biz onay vermezsek hiçbir şey gerçekleşmiyor" algısının kullanılmaya çalışılacağını belirten Uzgel, Erdoğan'ın çok büyük bir kazanç elde etmediği sürece bu konuda adım atmamaya niyetli olduğunu düşünüyor.

ABD'den zaman zaman Türkiye'den beklenen onayı ikili bir meseleye dönüştürmek istemediklerine yönelik açıklamalar gelse de en son Bloomberg'e konuşan bir Türk yetkili, ABD'nin kendilerini "Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğinin onaylanmaması durumunda ABD Kongresi'nin F-16 satışını geçirmeyeceği" konusunda uyardığını kaydetti.

F-16'ların satışı da gündemde

Çavuşoğlu'nun ziyareti sırasında ele alınacak konulardan bir diğeri ise görüşmeleri uzun bir süredir devam eden savaş uçağı F-16'ların satışına ilişkin süreç.

Türkiye, 40 yeni F-16 savaş uçağı, mevcut F-16'lar için de modernizasyon kiti satın almayı istiyorFotoğraf: picture-alliance/Eibner-Pressefoto

ABD yönetiminin bu konuda istekli olduğu bilinirken, son gelen bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye'ye F-16 satışıyla ilgili kararını ön inceleme için Kongre'nin ilgili komitelerine iletti. Bunun resmen duyurulmasının ise Çavuşoğlu'nun ziyareti sırasında olabileceği belirtiliyor.

Ancak Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, Türkiye ile yapılacak 40 yeni F-16 satışı ve mevcut 79 adet F-16'nın modernizasyonu anlaşmasına karşılık Biden yönetiminin Yunanistan'a F-35 satma ihtimali Ege'deki dengeler açısından Ankara'yı endişelendiriyor.

Çavuşoğlu dünkü basın toplantısında bu haberin hatırlatılması üzerine "Türkiye ve Yunanistan ilişkilerindeki denge bozulmaya başladı. ABD'nin bir denge politikası vardı. Kıbrıs'ta da Türk ve Rum kesimleri arasındaki denge bozulmaya başladı. ABD gibi bir müttefikin bu dengelere dikkat etmesi gerekiyor" diye konuşmuştu.

F-16'larla ilgili ABD'deki süreç bugün onaylansa uçakların tesliminin en az 2-3 yıl sonra gerçekleşeceğini hatırlatan Uzgel, Ankara'nın sık sık dikkat çektiği denge meselesi ile ilgili olarak ise şunları söylüyor:

"ABD açısından Türkiye ile ilgili konuya bakış; Türkiye'yi bazı şeyleri yapmaktan caydırmaya çalışıyorlar. Yani Doğu Akdeniz'de ve Ortadoğu'da müttefiklerle sorun çıkarma, Suriye'ye girme, Putin'le çok yakınlaşma, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerini engelleme gibi. Onun için de ABD Türkiye'yi Yunanistan ile yedekliyor. Çünkü ABD Türkiye ile yeterince iş birliği yapamadığını düşünüyor."

Uzgel, Türkiye'de iktidar kanadının kendisinin ABD ile ilişkilere mesafe koyarken buna karşılık Amerika Yunanistan ile yakınlaşınca kızmasına anlam veremediğini belirtiyor.

Bu arada ay sonunda bir parlamento heyetinin de Ankara'dan Washington'a giderek F-16'larla ilgili nabız yoklaması planlanıyor.

"Suriye konusunda çelişkili istekler"

Çavuşoğlu'nun görüşmelerinde gündeme gelme ihtimali bulunan bir diğer gündem maddesi ise Suriye başlığı.

Ankara ile Şam arasında uzun bir süre istihbarat yetkilileri arasında yapılan görüşmeler 2022 yılının son günlerinde savunma bakanları seviyesine çıkarılmıştı. Erdoğan da çeşitli açıklamalarında Şam yönetimi ile normalleşmeyi istediğine yönelik güçlü işaretler gönderirken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye topraklarından çekilmesi gibi şartları bulunuyor.

Türkiye ve Suriye arasında 28 Aralık'ta Moskova'da gerçekleşen üçlü toplantıya ilişkin ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price'dan "Politikamız değişmedi. Esad'ı eski durumuna döndürmek için ilişkilerini iyileştiren veya destek veren ülkeleri desteklemiyoruz" açıklaması gelmişti.

Uzgel'e göre Ankara Suriye'de YPG-PYD varlığını yok etmek için bir operasyon düzenlemeyi hâlâ istiyor ancak bunun için bir taraftan ABD'yi diğer taraftan Rusya'yı ikna etmesi gerekiyor ve bu denklem kendi içinde çelişkili. Uzgel, durumun karmaşıklığını şöyle aktarıyor:

"Çıkarlar çok zıt ve hem Rusya hem Amerika'yı ikna etmek gerekiyor. Rusya'yı ikna etmek için Esad'la görüşülüyor. Esad da askerlerini çek diyor. ABD ise belki operasyona izin verebilir ama o da Esad ile görüşme diyor. Yani denklem ters bir denklem. Yani bu çıkarlar arasında orta yolu bulmak zor. Aynı anda hem ABD hem Rusya hem de Esad'ın memnun edilmesi gerekiyor."

Rusya'ya uygulanan yaptırımlar

İki ülke ilişkilerinin bir diğer önemli gündem maddesi de Rusya ile ilişkiler ve ABD'nin uyguladığı yaptırımlar.

Türkiye, Ukrayna savaşının başlamasının ardından denge politikası izlediğini belirterek, ABD'nin ya da Avrupa Birliği'nin yaptırımlarına uymayacağını belirtmiş, Moskova ile ilişkilerini de pek çok alanda geliştirme yolunu seçmişti.

Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin yüzde 150 oranında artış göstermesi, Türkiye'de açılan Rus şirketlerinin sayısının 800'ün üstüne çıkması ve Rus oligarkların sık sık Türkiye'de görülmeleri gibi gelişmeler Moskova'nın yaptırımları Türkiye üzerinden delmekte olduğu yorumlarına yol açmıştı.

Uzgel, ABD'nin bu durumdan çok hoşnut olmadığını ancak bu aşamada tolere ettiğini söyleyerek, "Amerika bunu elinde bir koz olarak tutuyor olabilir. İran yaptırımları dönemindeki gibi bence şu anda ellerinde istediği zaman kullanmak üzere bilgi ve belge biriktiriyor ve şu anda elinde bir kart olarak tutmayı tercih ediyor" yorumu yapıyor.

Bu arada ABD'nin Anayasa Mahkemesi niteliğindeki Federal Yüksek Mahkeme'de Halkbank'ın temyiz talebinin duruşması da Salı günü yapıldı. 

 

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.