1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin Rus ekonomisini nasıl ayakta tutuyor?

Nik Martin
18 Mayıs 2024

Batı Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline ekonomik yaptırımlarla karşılık verince, Çin de Moskova'ya can simidi olarak ekonomisinin çökmemesini sağladı. Öte yandan ABD, Çin'e baskıyı artırıyor.

Putin ve Şi, ellerinde anlaşma metinleriyle birlikte el sıkışarak poz veriyor
Rusya-Çin ilişkileri, Batı'nın getirdiği Ukrayna yaptırımlarının ardından giderek derinleştiFotoğraf: Sergei Bobylov/AFP/Getty Images

Rusya, Şubat 2022'de komşusu Ukrayna'ya karşı geniş çaplı bir işgal başlattığında, Batı, Moskova'yı yaptırımlarla cezalandırma yolunu seçti. Kremlin'in savaşı finanse etme kabiliyetini azaltmayı hedefleyen geniş kapsamlı yaptırımlar, Rusya'daki siyasetçi ve oligarkları hedef aldı. Yurt dışındaki Rus varlıkları donduruldu, Rusya'nın Batı teknolojisine erişimi kısıtlandı ve Rus bankaları uluslararası ödeme sistemi Swift'ten menedildi.

Batı'da çok sayıda insan, bu finansal cezaların Rusya'ya diz çöktüreceğinden emindi. Yaptırımların hayata geçirilmesiyle birlikte, Rus Rublesi'nin değeri gerçekten de ciddi oranda düştü ve Rus ekonomisi 2022'de yüzde 1,2 oranında küçüldü. Ancak 2023 yılında Rusya ekonomisi yüzde 3,6 büyüme kaydederek, hem ABD hem de Avrupa Biriği'ni (AB) geride bıraktı. Ülkenin, 2024 yılında daha da yüksek oranda büyüyeceği tahmin ediliyor.

Peki bu nasıl oluyor?

Rusya, söz konusu büyümenin büyük bir kısmını, Çin ile yaptığı ticarete borçlu. Çin, Ukrayna yaptırımlarının hayata geçirilmesinin ardından, Rusya'nın imdadına yetişerek, Moskova'ya yaptırım uygulamayı reddetti ve Rus enerjisinin en büyük alıcılarından biri hâline gelerek Batı'yı dengelemiş oldu.

Putin'den Pekin'e iki yılda üçüncü ziyaret

ABD ve AB'nin tüm baskılarına rağmen, Çin ve Rusya, savaşın başlangıcından bu yana müttefiklik ilişkilerini daha da derinleştirdi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, geçen yıl, ikili ilişkilerde "yeni bir döneme" girildiğini dahi dile getirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu hafta savaşın başlangıcından bu yana üçüncü kez, ilişkileri güçlendirme amacıyla Pekin'i ziyaret etti. Putin'in ajandasında, ikili ticaret açısından önem taşıyan Sekizinci Çin-Rusya Fuarı'na katılım da vardı.

Putin ve Şi, Rusya-Çin diplomatik ilişkilerinin 75'inci yılı vesilesiyle, birlikte Pekin'de bir konsere de gittiFotoğraf: Sergei Guneyev/AFP/Getty Images

Geopolitical Risks + Strategy Practice isimli stratejik danışmanlık firmasının kurucusu Philipp Ivanov, DW'ye yaptığı açıklamada, "Yaptırımlar ve küresel izolasyonun kuşatma altına aldığı Rusya için, Çin, savaş ekonomisinin temel cankurtaranı konumunda. Rus enerjisi için ana ticaret ortağı olan Çin, aynı zamanda Rusya'nın artık Batı'da erişiminin olmadığı hayati ekipman ve teknolojilerin de en önemli aktarıcısı" değerlendirmesini yapıyor. 

Uluslararası yaptırımlardan kaçınmayı hedefleyen Avrupa ve Amerikan markaları Rus pazarını birer birer terk ederken, Moskova, Çin'den daha fazla mal satın almaya başladı. Buna, otomobiller ve cep telefonları gibi ürünler de dahil. Çin'in resmi gümrük verilerine göre, Rusya'nın Çin'den yaptığı ithalatı artırması, 2023 yılında ikili ticaret hacminin 240,1 milyar dolara çıkmasını sağladı. Bu, bir önceki yıla göre, yüzde 25'in üzerinde bir artışa işaret ediyor.

Yaptırımlar Çin'i pek korkutmuyor

Rusya şimdi, Çin'in en önde gelen ham petrol tedarikçisi olma unvanını kazanmış durumda. Bazı analistler, ikili ticaretin böylesine bir ivme kazanmasının arkasında, enerjiden ziyade teknolojik ürünlerin ihracatının yattığı görüşünde. Batı'nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltmak için ithalatı durdurmasının ardından, Pekin, Moskova ile çok avantajlı fiyatlardan enerji anlaşmaları imzaladı.

Fransız yatırım bankası Natixis'te Asya-Pasifik bölgesinden sorumlu baş ekonomist olarak görev yapan Alicia García-Herrero, DW'ye yaptığı açıklamada, "Rusya, Pekin olmasa, yeterince kamyon, çip, insansız hava aracı (İHA) ve ara mallara sahip olamazdı. Çünkü Çin, şu anda Rusya'ya bu ürünleri ihraç eden tek ülke konumunda" değerlendirmesini yapıyor. 

Garcia-Herrero, ABD ve AB'nin getirdiği yaptırımların birçok ülke için caydırıcı olsa da dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'i korkutmadığını ifade ediyor. Ekonomist, "Rusya ile ticarette yapılan ödemeler, Çin'in uluslararası ödeme sistemi üzerinden Çin para birimi Renminbi ile yapılıyor. O yüzden bu ödemelerin içerik ve miktarını belirlemek çok zor" diye konuşuyor. Çin'in kendi ödeme sistemi, Rusya'nın hariç bırakıldığı Swift sistemine bir alternatif oluşturuyor.

Rusya'nın Çin'den yaptığı teknoloji ithalatı son iki yılda ciddi biçimde artış gösterdiFotoğraf: CFOTO/picture alliance

Çin bankaları Rusya konusunda temkinli

Çin'e baskıyı artırmak isteyen ABD Başkanı Joe Biden Aralık ayında, Rusya ile çalışan yabancı bankalara yaptırım uygulanmasına olanak sağlayan bir kararnameye imza attı. Bu kapsamda, ABD Maliye Bakanlığı, bu fiilde bulunduğunu düşündüğü bankaları dolar bazlı küresel finans sisteminden izole etme imkanına sahip oldu.

2024 yılının başından bu yana, bazı Çin bankaları, yaptırımlardan kaçınmak amacıyla Rus müşterileri ile işlemleri durdurmayı veya yavaşlatmayı tercih etti. Rusya ile ticarette bazı işlemlerin yapılması birkaç ayı bulabiliyor ve bu bazı küçük Rus ihracatçılara zarar verme kabiliyetine sahip.

García-Herrero, "ABD, Çin bankalarını Rusya'ya ihracatın finansal işlemlerini yapmamaya zorlama konusunda başarılı oldu. Şimdi ABD'nin bu baskıya devam etmesi çok önemli. Yaptırımların, Rusya'ya ihracat yapan tüm şirketlerin yanı sıra hem askeri hem sivil olarak kullanılabilecek tüm ürünleri kapsaması gerekiyor" diyor.

Çin yolundan vazgeçmeyecek

Kısa süre önce Pekin'i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya'ya elektroniğin yanı sıra mühimmat ve füzelerde kullanılan kimyasalları tedarik ettiğini söylediği Çin'i, Kremlin'in savaş makinesini ayakta tutmakla suçladı. Pekin ise bu suçlamaları geri çevirdi. Blinken, küresel ölçekte ABD'nin en büyük rakibi olan Çin'e, Rusya'ya savunma sanayii ile bağlantılı ihracatlarını durdurmadığı takdirde daha fazla yaptırım uygulama tehdidinde bulundu.

Ancak tüm bu tehditlerin Pekin'i politikasından caydırmaya yetmeyeceği tahmin ediliyor.

Çin ve Rusya'nın "küresel sistemi baltalamak için uyum içinde çalıştığını" savunan Ivanov, Batı sistemlerinden kopma sürecinde olan iki ülkenin "ekonomilerini gelecekte dirençli hâle getirme" yolunda da önemli adımlar attıklarını belirtiyor. 

Ivanov, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Çin, Rusya'ya ekonomik desteğini ciddi ölçekte sınırlandırmayacak ancak bu desteği sağlamak için daha fazla gizli kanal arayışına girecek. Bunu, üçüncü ülkeler üzerinden yapacak."

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?