ABD, savaş yorgunu bir ülke
22 Haziran 2014Irak Şam İslam Devleti adlı terör örgütünün ilerleyişini durduramayan Bağdat yönetimi üç yıl önce askerlerini ülkeden uğurladığı ABD'den yardım istemek zorunda kaldı. Amerikan büyükelçiliğinin güvenliğini sağlamak ve istihbarat faaliyetlerinde bulunmak üzere Irak başkentine üç yüz dolayında asker ve "danışman" gönderildi. Başkan Barack Obama'nın Irak'a karacı birlikler sevk edilmesinin söz konusu olmadığını son basın konferansında da tekrarlaması en çok Amerikan kamuoyunu sevindirdi.
Amerikan subayı Pierre Hines bundan beş yıl önce Irak'tan ayrılırken ülkenin nihayet barışa kavuşturulduğunu sanmıştı. Ama bugün televizyon haberlerini izlerken ne kadar yanıldığını görüyor. Hines “Son derece ürkütücü bir manzara. Irak'taki durumun bu kadar çabuk kötüleşebileceğini hiç düşünmemiştim” diyor.
'Yeni bir harekât beni kaygılandırıyor'
2012 yılında silahlı kuvvetlerden ayrıldıktan sonra hukuk tahsiline başlayan 28 yaşındaki Hines İslamcı terör örgütü IŞİD'in bu kadar kısa zamanda Irak'ın geniş kesimlerini ele geçirmesine şaşırmış. Ekranlara yansıyan savaş görüntüleri ve öncelikle de Musul haberleri karşısında anıları yeniden canlanıyor.
Pierre Hines Musul hava limanında muhaberat subayı olarak görev yapmış. “Ordudan ayrılmamış olsaydım, celp üzerine derhal yeniden Irak'a giderdim” diyor ve ekliyor: “Askere sevk emri geldi mi, asker itaat eder. Asker olsaydım, ben de giderdim. Ama artık eski muharip ve sivilim. Yeni bir harekâtın uzayıp gideceğini düşünmek, beni kaygılandırıyor.”
Amerikan birlikleri 2003 yılında Irak'ı işgal ettiğinde, bunun zamanla sınırlı ve somut hedefleri olan bir harekât olacağı söylenmekteydi. Bush yönetiminin amacı Saddam Hüseyin'i devirmek ve varsa, Irak'taki kitle imha silahlarını imha etmekti. O tarihlerde lise öğrencisi olan Hines dört yıl sonra silah altına alındığında Irak hâlâ Amerikan işgali altındaydı.
'Savaşa katılmakla sorunlar çözülmez'
Hines gibi eşi subay olan 41 yaşındaki Tasha da muhtemel bir Amerikan askeri müdahalesinin yıllarca sürebileceğini söylüyor: “Eşim asker olduğu için, acaba yeniden Irak'a gönderilir mi, diye endişeleniyorum. İki kez Irak'ta görev yaptı ve her defasında da onun için çok korktum.”
Aşçılık yapan 39 yaşındaki Jonathan Copeland, Irak'a karacı birlikler göndermeyeceklerini söyleyen Başkan Obama'nın Bağdat büyükelçiliğine 275 asker göndermesinin bile sözünden dönmek olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Tabii ki Irak'ta çok kötü şeyler oluyor. Ama savaşa katılmakla sorunların çözülebileceğine inanmıyorum.”
Bir kamuoyu araştırma şirketinin 2013 yılının aralık ayında yaptığı ankete göre Amerikalıların yüzde 52'si kendi sorunlarıyla meşgul olmalarını arzuluyor. Yurtdışındaki anlaşmazlıklara müdahale edilmesinden yana olanların oranı ise yüzde 38. Dış ülkelerdeki anlaşmazlıklara karışılmasını olumlu karşılayanların oranı hiç bu kadar düşük olmamıştı.
'Washington yeteri kadar bilgilendirmiyor'
Kathy Lush da Irak savaşıyla ilgili düşünceleri değişenlerden. Avukat Lush, 2003 yılında Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın, Irak'ın kitle imha silahlarıyla ilgili sözlerine inanmış. Bugünse farklı düşündüğünü şu sözlerle ifade ediyor: “Saddam'ın korkunç silahları olduğuna ben de inanmış ve müdahale edilmesinden yana çıkmıştım. Ama artık politikacılara ne kadar güvenilebileceğini kestiremiyorum. Bir hiç uğruna Irak'ta 4 ila 5 bin askerimizi kaybettik. Washington tarafından gelişmeler konusunda yeteri kadar bilgilendirilmemek beni usandırıyor.”
Irak'ta görev yapmış olan Pierre Hines sadece hava harekâtıyla sonuç alınabileceğinden emin değil. Musul'daki görevi sırasında o da keşif amaçlı insansız hava araçları kullanmış. Hines şunları kaydediyor: “Asilerin ele geçirdiği polis karakolu şehrin tam merkezinde yer alıyor. Sokağın karşı yakasında da sivillerin yaşadığı evler var. Gerçi sivillerin bölgeden kaçtığı söyleniyor ama meskûn yerlere uzaktan kumandalı hava araçları gönderildiğinde verdirilecek zararın, yapılacak yardımdan fazla olup olmayacağına dikkat etmek gerekir.”
©Deutsche Welle Türkçe
Simon Broll