Alman basınından özetler
8 Aralık 2014Passauer Neue Presse gazetesi Merkel hükümetinin Rusya politikasını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
“Eski başbakanların haleflerinin işine karışması biraz ucuz kaçıyor. Helmut Kohl, Gerhard Schröder ve Helmut Schmidt'in, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in izlediği Rusya politikası hakkında fikir yürütüp ona akıl vermeleri de yakışık almıyor. Merkel'in Moskova ile sürekli temas halinde olmasına rağmen, Berlin yönetimini Kremlin'i aşırı ölçüde tecrit ettiği gerekçesiyle eleştirmek oldukça aşırı kaçıyor. Ukrayna krizinde kendini tecrit etmiş biri varsa, o da devletler hukukunu ve Avrupa barış nizamını hiçe sayarcasına sömürgecilik politikası güden Vladimir Putin'dir.”
Almanya ile Rusya arasındaki ilişkileri yorumlayan Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinde ise şu değerlendirme dikkat çekiyor:
“Başbakan Angela Merkel, Rusya politikasına yöneltilen eleştirilere akıl erdiremedi. Eleştirileri geri çevirip kendi tutumu savunmak başbakanın tabii hakkıdır ve izlediği politikanın doğruluğundan emin olduğunu gösterir. Yine de Almanya hükümetinin, Ukrayna krizinde Rusya'nın daha fazla yalnızlığa sürüklenmeyip, samimi diyaloga öncülük etmesi şeklindeki çağrıyı ciddiye alması ve küçük bir grubun kaprisi şeklinde es geçmemesi daha doğru olur. Tarafların sözlü saldırılara son verip krize birlikte çözüm aramasının ne kadar önemli olduğunu Doğu Ukrayna'nın içinde bulunduğu feci durum yeterince gösteriyor.”
Koalisyon ortağı Hristiyan Sosyal Birlik partisinin yabancıların evde Almanca konuşmaya zorlanması şeklindeki talebi Almanya'da tepkiyle karşılanırken gazete yorumlarında da alay konusu oldu. Frankfurter Rundschau gazetesi, parti kongresine karar önerisi olarak sunulacağı açıklanan "Almanca konuşma mecburiyetinin" ırkçılık koktuğunu yazıyor:
“Bu girişim ayrımcılık ve ırkçılık kadar yalan ve riyadır da. Bundan bir yıl önce Yeşiller partisinin, haftada bir işletme kantinlerinde etsiz yemek pişirilmesi şeklindeki karar önerisinin kongrede desteklenmesi için yapılan çağrılar yüzünden Almanya'da kıyamet kopmuştu. Bilin bakalım, Bavyera eyaletinin Hristiyan Sosyal Birlik partisinden genel başkanı Horst Seehofer bu öneriye nasıl tepki göstermişti. Seehofer, ‘siyasi partiler özel hayata karışamaz' dememiş miydi? Ama bir yıl önceki yemek kavgasıydı ve ete doymayan Bavyeralıları yakından ilgilendiriyordu. Bu parti ilerde domuz etiyle yemek yapmaya mecbur etmeye kalkışırsa, hiç şaşmayalım.”
Schwarzwälder Bote gazetesi aynı konuya ayırdığı yorumda, sadece Bavyera'da teşkilatı bulunan partinin aklından şüphe edilebileceğini dile getiriyor:
“Sakın ilerde, topluma uyum sağlamak için Bavyera milli kıyafetlerini giyme mecburiyeti de getirilmesin? Önal ailesi pazar yemeğinde domuz kızartması ve hamur köftesi yiyip Bavyera birası yudumlasa fena mı olur? Hristiyan Sosyaller gerçekten bu kadar tozutmuş olabilirler mi? Sakın ‘hayır' demeyin. Seehofer'in partisi üç konuda kendini ispatladı. Önce bütün Almanya'da manşete çıkmayı, sonra meyhane sohbetleri dışında da konu yaratmayı ve üçüncü olarak da uyum tartışmasına yön vermeyi başardı. Tabii ki herkes evinde istediği gibi konuşmakta serbesttir. Almanca konuşmanın da herhalde sakıncası yoktur. Ama zorlama olmadan.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: A. Günaltay