1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0903 Presseschau 1

9 Mart 2011

Bugünkü Alman gazeteleri iç savaşa sürüklenen Libya'daki son durum ve Almanya'da çevreyi koruma amaçlı, etanol ağırlıklı E10 benzininin kullanımı konusundaki tartışmalarla ilgili yorumlara yer veriyor.

Münih'de yayımlanan Süddeutsche Zeitung, yıllardır iktidarda olan diktatörlerin bir bir devrildiği Kuzey Afrika ülkelerindeki gelişmeler ışığında, Avrupa'nın üzerine düşen sorumluluğu masaya yatırıyor:

"Kuzey Afrika 1989 yılındaki Doğu Avrupa değil. Mağrip ülkeleri, Doğu Avrupa, Balkanlar, hatta Türkiye'den farklı. Bu nedenle de coğrafi, tarihi ya da kültürel açıdan Avrupa'nın bir parçası olarak tanımlanamaz. Avrupalılar misyoner heyecanıyla hareket etmekten sakınmalı. Mısır, Tunus ya da Libya'da düğmeye basılmak süretiyle politik bir düzenin sağlanmasını emretmek, Avrupa'nın işi değil. Avrupa'nın Asya ve Afrika'daki çabaları, bunun işlemediğini, o ülkelerde yaşayan insanların böyle bir müdaheleye sıcak bakmadığını gösteriyor. Avrupa telaş içinde hareket etmez ve seçenekleri gözünde büyütmezse, o zaman Kuzey Afrika'da uzun vadede sağlam partnerler bulabilir. Avrupa'ya bu konuda kalan tek yol, Akdeniz'deki bu partnerlerine, ayrımcı koşullara bağlamadığı, sade ve temkinli bir teklif sunmak."

Financial Times Deutschland ise aynı konuyla ilgili yorumunda farklı bir noktaya değiniyor. Gazetenin yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Libya'da durum ne kadar karmaşıksa, AB'nin buna tepkisi de o kadar açık ve kesin. AB'nin 27 üyesi yarın düzenlenecek zirvede, Libya lideri Muammer Kaddafi'ye karşı sert mali yaptırımları karara bağlamak istiyor. Bu doğru bir adım ve bu kadar hızlı biçimde kararlaştırılması da kesinlikle olağan değil. Ancak AB'nin sergilediği bu hıza rağmen Libya lideri Muammer Kaddafi üzerindeki uluslararası baskının acilen artırılması zorunlu. Libya'daki isyancılar orada özellikle kararlılıkları ve mücadeleci ruhları sayesinde ayakta kalıyor. Her ikisi de Kaddafi'nin ateşine sonsuza kadar direnemez."

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka konu ise Almanya'da çevreyi korumak amacıyla üretilen, yüksek oranda etanol içeren E10 adlı ekolojik benzinin kullanımı konusunda yapılan tartışmalar. Hükümet, iklimin korunması hedeflerine ulaşılması için bu benzinin kullanılmasında ısrar ederken, tüketiciler araçların motoruna zarar verebileceği endişesiyle buna sıcak bakmıyor. Dün Berlin'de Ekonomi Bakanlığı binasında düzenlenen zirveden, benzinin satışının devam etmesi kararı çıktı. Südwest Presse'nin konuyla ilgili yorumu şöyle:

"Yeni benzin çeşidi E10 konusundaki sıkıntının sorumlusu AB değil. AB 2020 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarının ulaşımdaki oranını belirledi, ancak buna giden yolu değil. Sonuç olarak E10'la bu konudaki çalışmalara gaz verilmeli, çünkü Alman otomobil üreticileri, enerji tasarrufu yapan motor ya da araçları yeterince hızlı biçimde üretemiyor. Bu sürece, aşırı benzin tüketen araçlar yerine, daha tasarruflu araçlar talep eden tüketiciler de dahil. Tüketicilerin hangi pazar gücüne sahip olduğunu, E10 benzin çeşidini almama konusunda sergiledikleri tavır gösterecek."

Westdeutsche Allgemeine Zeitung ise aynı konuyla ilgili yorumunda, Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Çevre Bakanı Norbert Röttgen'in E10 benzin konusunda, Hür Demokrat Partili (FDP) Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle yüzünden zor duruma düştüğü görüşünde:

"Çevre Bakanı Röttgen sürücülerin ekolojik benzin E10 konusundaki endişe ve korkularını hafife aldı. Bu endişeler giderek daha somut hale geldiği sırada, Ekonomi Bakanı Brüderle tereddüt etmeksizin bir benzin zirvesi düzenlenmesi için koşuşturdu. Kurnaz Ekonomi Bakanı'nın, Röttgen'in ayağını kaydırması ilk kez yaşanmıyor. Nükleer santrallerin faaliyet süresinin uzatılması konusunda da Brüderle zafer kazanmış görünüyor. Sonuç olarak santrallerin süresi istenilenden 12 yıl daha fazla uzatıldı. Şimdi Röttgen için önemli olan, etanollü benzini daha fazla fiyaskoya yol açmadan piyasaya kabul ettirmek. Bunu başarması çevre bakanına bir şey kazandırmayacak. Adı başbakan Merkel'in veliahtları arasında geçen Röttgen'in bu işin içinden alnının akıyla çıktığı söylenemez."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Ayhan Şimşek