1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından seçmeler

8 Eylül 2014

Alman basınında, İskoçya’da 18 Eylül’de yapılacak bağımsızlık referandumu, radikal İslamcı hareketler ve Ukrayna’ya ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa

09.09.2014 - Alman basınından seçmeler

This browser does not support the audio element.

Frankfurter Rundschau gazetesinde Ukrayna'da sağlanan ateşkesin bir barış umudu olabileceğine dikkat çekiliyor:

“Ukrayna'nın doğusundaki ateşkes barışçıl bir sürecin başlangıcı olacaksa, çatışmanın tarafları birbirini tehdit etmekten vazgeçmeli. Ne Amerikan Ordusu'nun Karadeniz'deki tatbikatı, ne de Rusya'nın Batılı havayolu şirketlerine uçuş yasağı getirilmek istenmesi yönündeki göndermesi barışa yardımcı oluyor. Güveni yavaş yavaş tesis etmek yerine, taraflar ihtilaf çizgisinde kalmayı sürdürüyor. Ancak tüm bunların bir getirisi yok. Bu karşılıklı suçlamaların oluşturduğu kısırdöngüden ancak sözlü siperleri terk etmeleri halinde çıkarlar. Bunun için de bir özlü söz var; daha zeki olan taraf taviz verir. Bu bir zaaf değil, bilakis…”

İskoçya'da 18 Eylül'de Büyük Britanya'dan ayrılmak için referandum yapılacak. Berliner Zeitung'daki yorum şöyle:

“İskoçların büyük bir çoğunluğu, yerel yönetimlerine daha büyük bir özerklik verilmesiyle yetinirdi. Örneğin İskoçlara vergi gelirlerinin nereye harcanacağı konusunda yetki verilseydi. Ancak, Londra oy pusulasına azami ölçüde merkeziyetçilikten uzaklaşmaya olanak verecek bir seçenek konulmasına izin vermedi. Dolayısıyla geride şu belirleyici soru kaldı: “Bağımsızlığa evet veya hayır!” Anlaşılan o ki İngiltere Başbakanı Cameron ve çevresi İngiltere, Galler ve İskoçya'nın sonsuza dek ayrılması düşüncesinden bıkmış durumda.”

Handelsblatt'ta da aynı konuda bir yorum göze çarpıyor:

“Londra, İskoçya'da yapılacak bağımsızlık referandumunu büyük bir endişeyle izliyor. Çok sayıda bankacı, İskoçya'nın bağımsızlığının, Londra'nın mali çöküşünün başlangıcı olabileceğinden endişeli. Büyük bir Amerikan yatırım bankasının bir değerlendirmesinde, ‘İskoçya olmadan İngiltere'nin AB'de kalmayacağı, finans merkezi Londra olmadan da AB'nin bir anlamı kalmayacağı' ifadeleri göze çarpıyor. Olası planlar arasında, finans merkezinin Dublin'e, Paris'e veya Frankfurt'a kaydırılması bulunuyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'da ise radikal İslamcı terör hareketlerine ilişkin bir yoruma yer veriliyor:

“Uzaktaki çatışmaların Almanya'nın sokaklarına giderek daha fazla yansıdığı tespiti ne kadar kolay yapılabiliyorsa, siyasiler ve sorumlu kurumlar da önlem almayı bir o kadar ağırdan alıyor. Hızlı bir öfkenin eksikliği çekilmiyor fakat bu, özgürlük düşmanlarının çoğunun bizim toplumlarımıza ait olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Onlar Alman vatandaşı… Almanya'da şeriatın hiçbir rolü olmadığına inanmak da büyük bir yanılgı. Ancak kamu düzenini sağlamak Alman devletinin bir görevi ve bunun için katı önlemler almak gerekiyor. Hukuk devletinin istihbarat birimleri ve ceza yargısı ile harekete geçmesi, Almanya'da yalnızca anayasa çerçevesinde hareket etmekle yükümlü İslam'ın da lehine olur.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Özay