1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

10.07.2008 - Alman basınından özetler

Baha Güngör10 Temmuz 2008

10.07.2008 tarihli Alman gazetelerinde, PKK tarafından kaçırılan Alman dağcılar ve İstanbul'daki ABD Başkonsolosluğu'na düzenlenen kanlı saldırı öne çıkıyor. Almanya'da gündemdeki "Vatandaşlık Testi" bir başka konu...

Fotoğraf: picture-alliance/dpa

600 binin üzerindeki tirajıyla Almanya'nın en büyük bölgesel gazetesi olan Westdeutsche Allgemeine Zeitung gazetesinin Gerd Höhler imzalı başyorumunda, son olaylarla birlikte Türkiye'deki krizin derinleştiği görüşü savunuluyor:

"Zaten bütün iç siyasi göstergeler Başbakan Erdoğan'nın siyasi açıdan bir ölüm kalım savaşı verdiğine işaret ediyor. Partisi AKP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. İstanbuldaki ABD Başkonsolosluğuna düzenlenen kanlı saldırının ardından bu olayla Ergenekon konusunun arasındaki muhtemel bağlantılar araştırılırken, Ağrı Dağı'nda üç Alman turistin kaçırılması Türkiye'nin bir başka çatışma bölgesini gündemin ön sıralarına taşıdı. Bu olayla Erdoğan'ın son yıllarda izlediği Kürt sorununu çözüm yolundaki çekimser politikalarının istenilen sonuçları getirmediği ve TSK'nin Erdoğan'a güveninin azaldığı ortaya çıktı."

Ulusal bazda önde gelen gazeteler arasında bulunan Süddeutsche Zeitung, Alman hükümetinin bunun bir intikam eylemi oldugunu düsündügünü yazıyor:

"Alman içişleri bakanlığı PKK’nın yayın organı olarak bilinen Danimarka'dan yayın yapan Roj TV’nin Almanya'nın Wuppertal kentindeki prodüksiyon bürosunu Haziran ayında kapatmıştı. Bu operasyonun ardından Alman Dışişleri Bakanlığı internet sayfasındaki uyarılar bölümünde, Hakkari, Şırnak ve Mardin’de saldırı, soygun ve kaçırmalara karşı uyarıda bulunulmasına rağmen, turistlerin gözde mekanlarından Ağrı dağından bahsedilmiyor."

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Almanların kaçırılmasını şöyle değerlendiriyor:

"Bölgenin İran ile ana bağlantı güzergahında ve PKK'nın etkin olduğu bölgelerin çok uzağında olması dikkat çekiyor. PKK'nın bu kadar kuzeye ilerleyebilmesi, Türk hükümeti ve PKK'ya karşı mücadeleden sorumlu Türk Ordusu için ağır bir darbedir."

Düsseldorf'ta yayımlanan Rheinische Post gazetesi, son olayları Türk hükümetine yönelik bir meydan okuma olarak değerlendiriyor:

"Üç Alman turistin kaçırılması ve altı kişinin ölümüyle sonuçlanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu'na yönelik saldırı, açıkça Türk hükümetine meydan okuma anlamına geliyor. Şimdi iktidar olaylara hakim olduğunu kanıtlamak ve teröre karşı koyabildiğini kanıtlamak zorunda. Birkaç gün önce kendisine yönelik bir askeri darbeyi önlediğini öne süren AKP iktidarı, şimdi terörle acımasız bir mücadeleye girmek durumunda. Aksi halde iç düzeni tekrar sağlamak amacıyla askerin olaylara müdahele etmesi tehlikesiyle karşı karşıya."

Almanya'nın göç politikasıyla ilgili yorumlara gelince.. Berlin’in Tageszeitung gazetesi, beyin göçünün hiçbir ülke için lüks harcama olamayacağı hatırlatmasını yapıyor:

“Göçmenleri kucaklamak yerine onların önüne yeni yeni engeller koyulursa, Almanya’da yüksek öğrenim gören Türk’ler’in %40’ında olduğu gibi akedemisyenlerin büyük bölümü buradan ayrılıp anne-babasının memleketine döner. Hükümet küresel rekabet ortamında beyin göçüne zemin hazırlamak yerine göçmenleri yurttaşlığa alıp bu ülkeyle özdeşleşmelerini sağlamaya bakmalı.”

Neues Deutschland gazetesi de Avrupa Birliği’nin göç politikasını şu satırlarla eleştiriyor:

“İyi eğitilmiş yabancıyı seve seve kabul ederiz. Eğitimsiz mülteci adayına ise ihtiyacımız olmaz. Batılı değerler topluluğunun Afrika, Asya ve Doğu Avrupa’da yaşanan sefalette önemli payı bulunduğunu kimse inkan edemez. Değerler topluluğumuz, enerji ihtiyacını karşılamak için savaşlar yaparken, hammadde seferlerinin kurbanlarından iltica hakkını esirgiyor. Bu yetmiyormuş gibi, kalkınmak için beyinlere ihtiyacı olan fakir ülkelerdeki yetenekli ve bilgili akademisyenleri de baştan çıkarıyor. Göç ittifakının şeytani bir ittifak olmadığı söylenebilir mi?”