1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

11 Eylül İslam’a yaklaştırdı

Ute Hempelmann5 Şubat 2008

Amerika Birleşik Devletleri’nde 11 Eylül 2001’de düzenlenen saldırılar sonrası Batı’da değişen hava, Müslümanlar’ın tutumunu da etkiledi. Daha önce dinle ilgisi bulunmayan genç kuşaklar İslamiyet’i yeniden keşfetti.

Batılı ülkelerde İslam dinine ilgi artıyor
Batılı ülkelerde İslam dinine ilgi artıyorFotoğraf: AP

İnsanların inançlarına güçlü bir şekilde sarılması, genellikle tercih, geleneksellik, bir gruba ait olma isteği gibi çeşitli nedenlere bağlanır. Alman toplumunun da, ilk bakışta farklı dini eğilimlere karşı hoşgörülü olduğu izlenimi oluşuyor. Ancak, 11 Eylül 2001’deki terörist eylemlerin ardından tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da Müslümanlarla ilgili artan tartışmalar bazı önyargıları körüklendi. Bu tartışmaların özellikle Müslüman gençler üzerindeki etkilerini araştıran Hamburg Üniversitesi’nden eğitim bilimleri uzmanı Dr. Ursula Günther, ilginç sonuçlara ulaştı.

”İnançsızlar” için de önemli

Avrupa'da yetişen göçmenler İslam dinini yeniden keşfediyorFotoğraf: presse

Ursula Günther, araştırması esnasında 40 Müslüman genç ile yüzyüze görüşme yaptı ve onlara dini görüşleri hakkında sorular sordu. Araştırmaya dahil edilen bütün gençler, doğum yerlerinin Almanya ya da bir İslam ülkesi olmasından bağımsız olarak, dinin kendi hayatlarında çok büyük bir rolü olduğunu söyledi. Ancak dine önem vermeleri, hepsinin dindar olduğu anlamına gelmiyor. Hatta gençlerden bir kısmı kendilerini ‘inançsız’ olarak betimlerken, İslam’ın kendileri için yine de önemli olduğunu belirtiyor.

Böyle bir durumda din, gençlerin kendi kimliklerini ifade edebilecekleri ve bir gruba aidiyet hissi kazanabilecekleri bir alan niteliğinde. Aydın ve çağdaş olduğunu, dini değerlerin kendisi için önemli olmadığını belirten Max Planck Enstitüsü hukukçularından İranlı bir araştırmacı da, 11 Eylülden sonra oluşan ortamın onu, Müslüman olmaya zorladığını ifade ediyor. Eğitim Bilimleri uzmanı Ursula Günther bu durumu şöyle açıklıyor: “Bu bayan önceleri yalnızca hukukçu kimliği ile değerlendiriliyor ve kendisine herhangi bir dini, etnik ya da ulusal özellik atfedilmiyordu. Sanki Müslümanların algısı Müslüman olmayanlardan daha farklıymış gibi, görüşlerini bir Müslüman olarak dile getirmek zorunda bırakıldı.”

”11 Eylül’den beri Müslüman’ım”

DİTİB'e bağlı Berlin Şehitlik Camii'nden Ender Çetin, ziyaretçilere camiyi gezdiriyor.Fotoğraf: AP

İranlı hukukçu, “ben 11 Eylülden beri Müslümanım” diyor. 11 Eylül terör olaylarından sonra birçok Müslüman kendisini savunma zorunluluğu hissediyor, çünkü korku, cehalet ya da politik hesaplar nedeniyle İslam dini ve Müslümanlar radikal İslamcılarla aynı kefeye konuluyor. Araştırmaya katılan Nihat isimli bir genç de, 11 Eylül olaylarından sonra ailesinin daha dindar olduğunu belirtiyor: “Her gün namaz kalmıyorum. Ancak 11 Eylül’den sonra oluşan bu baskı nedeniyle böyle bir tepki verebilirim. İslam Dünyası da farklılıklar barındırıyor, homojen değil. Ben de farklıyım. Ben bir insanım, sadece büyük bir cemaatin bir parçası değilim. Başka düşüncelerim de var. Ailem inançlı, ama aşırı dinci değil. Özgür ve modern bir ailem var. Ancak bu baskı nedeniyle Müslüman kimliği daha da ön plana çıkıyor. Bu belki de bir savunma mekanizması.”

Almanya Hannover'de DİTİB'e bağlı Merkez Camii. Görevli Soner Durmaz, ziyaretçi ilkokul öğrencilerinin sorularını yanıtlıyorFotoğraf: dpa


”Benliğini yeniden keşfetti”

Araştırmaya katılan gençlerden İran kökenli Behruz da, ailesinin dindar olmadığını, kendisinin de bugüne kadar bir camiyi dahi içten görmediğini, ancak Müslüman olduğunu söylüyor. Okulda arkadaşlarıyla, dersleriyle sıkıntılar yaşayan Behruz, ergenlik döneminde benliğini yeniden keşfettiğini, o günden beri de kendisini Müslüman olarak gördüğünü belirtiyor. Dinle böyle bir bağ kuran Behruz ile daha dindar Müslümanlar arasında ciddi farklar var. Araştırmanın sonuçları da, ‘Müslüman’ üst başlığının, İslam inancındaki ve kimliğindeki çeşitliliği yansıtamayacağını ortaya koyuyor.