1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.06.2008 - Alman basınından özetler

Derleyen: Murat Çelikkafa16 Haziran 2008

16.06.2008 tarihli Alman gazetelerinin yorum sütunlarında, ağırlıklı olarak Lizbon Antlaşması'nın İrlanda'da yapılan referandumda reddedilmesinin ardından ortaya çıkan durum ele alınıyor.

Nürnberger Nachrichten'den bir alıntıyla başlıyoruz:

"Yetersiz demokrasi, yetersiz şeffaflık, yetersiz sosyal pazar ekonomisi, çok hızlı bir genişleme - işte Avrupa'daki şüpheci yaklaşımların artmasının ardından yatan başlıca nedenleri bu şekilde sıralamak mümkün. Tabi bir de politikacıların beceriksizliği: Şu Avrupa Birliği denilen oluşumu, herkesin anlayabileceği basit bir şekilde bir türlü anlatamadılar. Şimdi yeniden enine boyuna herşeyi ele alıp tartışmak gerekecek: Euro ve Schengen örneklerinde de görülen 'iki farklı hıza sahip bir Avrupa Birliği kimliği' ya da Lizbon Antlaşması'nda öngörülen 'Birlik üyeliğinden çıkma imkanı' ve hatta görüş farklılıklarının olmadığı yeni bir Birlik Avrupası'nın kurulması. Tüm bu seçenekler gündeme gelecek. Hiçbirşey olmamış gibi devam edilmesi ise doğru bir yaklaşım olmasa gerek."

Mainz kentinde çıkan Allgemeine Zeitung da Avrupa Birliği'nin halka inemediğini savunuyor ve genişleme sürecini sorguluyor:

"Pek çok insan için Brüksel, 'korkulması gereken bir düşmanı' temsil ediyor. Bunun önemli bir nedeni de yaşanan hızlı genişleme süreci. Son dönemde Romanya ve Bulgaristan gibi Birliğin tüm kriterlerini yerine getirmeyen ülkeler de üye oldu. Şimdi 'iki farklı hıza sahip bir Avrupa' modeli yeniden gündeme ama bu model - bazı üye ülkeleri dışlayacağı için- son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Fakat ne demişler: Denize düşen yılana sarılır."

Düsseldorf merkezli ekonomi gazetesi Handelsblatt ise "kendi düşen ağlamaz" ana fikrine dayanarak yayımladığı yorumunda özetle şu görüşleri dile getiriyor:

"Son referandumla bir kez daha görüldü ki Avrupa, elit zümrenin bir projesi olmanın ötesine gidemedi. Bunun sonucunda yaşanan hezimetlerden ise siyaset ve ekonominin en tepesinde yeralan isimler sorumlu. Yaşanan tüm olumsuzlukları -üstelik bazen haksız bir şekilde- Brüksel'in üzerine atanlar, şimdi İrlandalıların 'hayır' tercihlerinden dolayı neden şaşırıyor ki? Üstelik, Birliğin sunduğu tüm ekonomik nimetlere rağmen İrlandalı seçmenler Brüksel'e 'kırmızı kart' göstermekten çekinmedi. Dublin kâbusu, son ihtardır! Artık Avrupa'nın önceliklerinin belirlenmesi gerekiyor."

Son olarak Süddeutsche Zeitung'dan bir alıntı yapıyoruz:

"Koskoca Avrupa'nın, 862 bin 415 İrlandalı tarafından kilitlenmesine izin verilmemelidir. İrlanda hükümeti dersine iyi çalışmalı ve halkını ikna etmenin yollarını aramalıdır. Zira Avrupa Birliği tarihinin henüz sonuna gelinmedi ve gelinmemelidir de."