Avrupa basınından özetler
18 Haziran 2013Türkiye’deki protesto dalgasına değinen sol liberal İspanyol gazetesi El Pais, yorumunda “Erdoğan baskıdan medet umuyor” başlığını kullanıyor:
“Krizin başlamasının üzerinden üç hafta geçti ve Erdoğan tam anlamıyla çatışma yolunu seçti. Sertlik yanlısı bir dil kullanması ve yandaşlarını seferber etmesi, verilen gözdağının tavan yapması anlamına geliyor. Hükümetin hassas bir biçimde tepki vermesi gerekirken, baş gösteren bu kriz öylesine bir kutuplaşmaya ve şiddete dönüştü ki bu, jeostratejik açıdan çok önemli olan bu ülke için hayra alâmet değil! Erdoğan kibri nedeniyle Türkiye’de dindar bir kesimin yanı sıra lâik bir orta sınıfın olduğunu görmüyor. Sokaklarda protestoda bulunanlar, özgürlüklerinin tehdit edilmesine ve kendilerine İslamî düşüncelerin dayatılmasına karşı koyan Türk vatandaşlarıdır.”
Liberal Avusturya gazetesi Der Standard ise Türkiye’deki protesto dalgasına ilişkin şunları yazıyor:
“Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümeti, görünen o ki ülkedeki protesto hareketini şiddete başvurarak bastırmakta kararlı. Erdoğan’ın Ankara ve İstanbul’daki kitlesel mitingleri şunu gösteriyor: Muhafazakâr-dindar AKP yandaşları, başbakanlarının Gezi Parkı işgaline nasıl gelindiği ve büyük kentlerde haftalardan beri devam eden gösterilerin nasıl baş gösterdiği ile ilgili açıklamalarına inanıyor. Buna göre olayların arkasında Türkiye'yi kıskanan dış ülkeler, riyakâr Avrupalılar, yalan yayın yapan Batılı medya, borsa, teröristler, hükümete karşı çalışma yapan vefasız Türk işverenler var. Ankara, başbakanın görüşlerini paylaşan Türk seçmenin yaklaşık yüzde 50 oranında olduğunu ümit ediyor. ‘Halkın geri kalanına da gerçekler öğretilir' diye düşünülüyor. Ancak evde yapılan bu hesap çarşıya uymayacak gibi görünüyor.”
Fransız yerel gazetesi Le Telegramme İran'da cumhurbaşkanlığına seçilen ılımlı lider Hasan Ruhani'nin ülkesinin nükleer programına nasıl devam edeceğine ilişkin yorumunda şu görüşleri savunuyor:
“İran'ın İsrail'e saldırmak için atom bombası üretmek istediğini düşünmek aptallık olur, çünkü böyle bir şey ülkenin yok olması anlamına gelir. Ülkeyi yakından tanıyanlar, İran ile her şeyin, hatta atom bombasının bile görüşme konusu yapılabileceğini söylüyorlar. Ancak bunun bir bedeli var. Bu bedelin elbette ki ekonomik, -ama bundan daha da önemlisi- siyasî bir boyutu var. Körfez Bölgesi'nde tanık olduğumuz üzere İran'ın Arap ülkelerine karşı koyma kapasitesi bulunuyor. İran, büyük devletlerin görüşmelerine dâhil edilmeyi ve bölgede oynadığı rolün kabul görmesini istiyor. Eğer yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani büyük devletlerin başkentleriyle yeniden bir çeşit diyalog kurmaktan yana ise neden ülkesinin nükleer politikalarında tavize yanaşmasın ki? Böyle bir girişimle mevcut tansiyonun düşmesine katkıda bulunurdu.”
Muhafazakâr İsveç gazetesi Svenska Dagbladet ise Suriye'deki isyancılara olası silah sevkiyatı konusunu yorum sütununa taşımış:
“Bir savaşa dâhil olmadan önce, kimin dost, kimin düşman olduğunun bilinmesi daha hayırlı olur. AB şimdilerde Suriye'ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırmış durumda. Bu, Suriye'deki isyancılara silah gönderilmesinin önünde engel olmadığını gösteriyor. Esad rejiminin halka karşı acımasız saldırılar düzenlediği konusunda hiçbir şüphe yok. Ülkede cesaretlendirilebilecek ve destek verilebilecek bir muhalefet gücü olsaydı, bu çok iyi olurdu. Ancak üzücü gerçek, isyancıların de vahşet içeren saldırılar düzenlemiş olmasıdır. Eğer şimdiye kadar olduğundan daha fazla silah sevkiyatı yapılacak olursa, mevcut durumun daha da kötüye gitme riski artacaktır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen Çelik Akpınar
Editör: Ercan Coşkun
"DW Türkçe'yi Facebook (https://www.facebook.com/dwturkce), Twitter (https://twitter.com/dw_turkce) ve Youtube (http://www.youtube.com/deutschewelleturkish) üzerinden de takip edin!"