1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.07.2008- Alman basınından özetler

Hülya Köylü/Aydın Üstünel18 Temmuz 2008

18.07.2008 tarihli Alman gazetelerinde Güney Afrika’nın unutulmaz lideri Nelson Mandela’nın 90. yaşına girmesi, Avrupa’daki yeni enerji kaynakları arayışı ve Almanya’da PKK tartışmaları dikkat çeken konuları oluşturuyor

Fotoğraf: dpa
Ağrı Dağı’nda kaçırılan üç Alman, gazetelerin başlıca konularından biri. Lüneburg'da çıkan Landeszeitung, Almanları kaçıran PKK'ya ilişkin şu yorumu yapıyor:

"PKK'nın hedefine ulaşamayacağı şimdiden belli. Teröristler, adam kaçırarak, Almanya'nın izlediği siyasette değişiklik yapmak istemiş ve Berlin'in eninde sonunda pes edeceğini düşünmüştü. Ancak Almanya'nın bunun aksine, çizgisini sertleştirmesi, daha yüksek bir ihtimal. Bunda da haklı. Demokratik bir hükümetin, terör mantığına boyun eğmesi ölümcül bir hata olur. Ancak şimdi her kim, Sol Partili politikacılar gibi, hükümet tarafından Kürtlere karşı baskı uygulandığını iddia ederse, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde Almanya'nın oynadığı rol sayesinde, Türkiye'deki Kürtlerin yaşam şartlarının daha iyiye gittiğini görmezden geliyordur. PKK terörü hakkında aynısını söylemek ise mümkün değil. Bu nedenle de Türkiye'de solcular arasında örgüte destek neredeyse sıfıra inmiş durumda."

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin eski Cumhurbaşkanı, ülkedeki ırkçı ayrımcılığın sona ermesinin simgesi Nelson Mandela, bugün 90.doğumgününü kutluyor. Bielefeld'den Neue Westfälische adlı gazetenin yorum sütununda şu satırları okuyoruz:

"Nobel Barış Ödülü sahibinin bugün 90. doğumgünü. Nelson Mandela, barış, özgürlük ve demokrasi denince ilk akla gelen Güney Afrikalı. Kutlamalar ise sadece ülkesiyle sınırlı kalmıyor. Ancak Güney Afrika Cumhuriyeti'nde korku dolu bir atmosfer hakim. Yabancılara yönelik baskı ve saldırılar, çok sayıda kişinin hayatına mal oldu ve binlerce kişinin evini barkını terketmesine neden oldu. Bu Mandela'nın vasiyeti olamaz. Mandela 90'lı yıllarda Apartheid rejimine son verdiği zaman, özgür bir ülke rüyası gerçekleşmiş gibi gözüküyordu. Fakat Mandela, siyasi liderliği devralabilmek için çok yaşlıydı. Sonuçta yönetime gelen isimlerin iktidar ve para hırsı, kitlelerin yoksulluğuna ve nefret tohumlarının atılmasına yol açtı. Güney Afrika'nın böyle bir dönemde ikinci bir Mandela'ya ihtiyacı var. 90 yaşındaki Mandela ise sadece öğüt verici ve uyarıcı bir rol üstlenebilir."

Berliner Zeitung’

da yer alan yorumda ise Mandela’nın başarısındaki etkenlere dikkat çekiliyor:

“Böylesine tanınmasında elbette siyasi başarılarının payı büyük. Mandela, ülkesinin bir iç savaşa sürüklenmesine izin vermeden Güney Afrika’nın Apartheid rejiminden kurtulmasını sağladı. Bu bir mucize olarak adlandırılmıştı. Bunu başarabilmesinin nedenlerinden biri de eski düşmanlarının onu bir rakip olarak görmesinin yanı sıra, ona aynı zamanda bir insan olarak saygı duymalarıydı. Nitekim Mandela, daha önce siyahlara yapıldığı gibi, beyazları aşağılama yoluna gitmedi. İntikam almadı."

Almanya Dışişleri Bakanı Frank – Walter Steinmeier Kafkaslar’daki gezisine devam ederken, Başbakan Angela Merkel de Cezayir’deydi. Maerkische Oderzeitung bu iki geziyi de enerji arayışlarına bağlıyor:

“Avrupa’nın doğal gaza susuzluğu arttıkça arttıyor. Bununla birlikte akıllara gelen soru ise bundan sonra hammaddenin nereden sağlanması gerektiği. Başbakan Angela Merkel da şu sıralar Cezayir’de bu soruya yanıt arıyor. Cezayir, dünyanın dördüncü büyük doğal gaz üreticisi, ancak Almanya’ya sevkettiği doğal gaz miktarı oldukça az. Dışişleri Bakanı Frank - Walter Steinmeier da Gürcistan ve Abhazya arasında arabuluculuk yapmak üzere Kafkaslar’da. Bu seyahatin amacı da aslında enerji arayışı çabalarının bir parçası. Zira AB’nin Hazar bölgesinden her zaman enerji sevkiyatına ihtiyacı var ve istikrarlı bir Gürcistan, Orta Asya’da stratejik açıdan önemli bir geçiş ülkesi.”