Alman basınından özetler
17 Eylül 2012 Düsseldorf’ta yayımlanan ekonomi gazetesi Handelsblatt, İslam aleyhtarı filme şu satırlarla değiniyor:
“Dinler arası anlaşmazlıklar çabuk geçeceğe benzemediğinden dini cemaatler öncelikle liberal devletin bütün sınırlamalara rağmen din özgürlüğünü savunmaya muktedir olduğuna müminleri ikna etmelidir. Bu mesaj muhtemelen, din devleti hayallerini gerçekleştirmek için dini alınganlığı siyasi silah olarak kullananlara ulaşmayacaktır. Ancak açık toplumlar bütün diğerlerine, dini farklı bir şekilde yaşama imkânı sağlayabilir.”
Kieler Nachrichten gazetesi aynı konuya ayırdığı yorumunda itidalin şiddeti yenmesi gerektiğini vurguluyor:
“Hıristiyanlar da dinlerinin aşağılandığı, keşke yayınlanmasaydı dedirtecek filmlere katlanmak zorunda kaldılar. Fark, inananların bu tür tahriklere nasıl kıymet biçtiklerinden kaynaklanıyor. Dinle devletin ayrıldığı Batılı toplumlar dinlerine yapılan saldırıları çok daha fazla itidalle karşılıyor. Müslümanlardan da aynı soğukkanlılık ve sükûneti beklemek fayda sağlamaz. Sosyal çevrelerinde, günlük hayatlarında, davranış ve anlayışlarında onların dinleri ve peygamberleri çok daha yakın, doğal ve daha şahsi bir rol oynar. Muhammed’i tahkir eden Müslüman’a hakaret etmiş sayılır.”
Basın özetlerine Frankfurter Neue Presse gazetesinin, Başbakan Angela Merkel’in basın konferansını ele aldığı yorumla devam ediyoruz:
“Ortaçağda hükümdarın resmi işleviyle, o işlevi yerine getiren arasında ayrım yapılırdı. Liderliğe seçilen kişi zamanla hükümdarlaşır. Makamı ona şekil verir. Bir zamanlar Helmut Kohl’un himayesine aldığı Angela Merkel’den artık eser kalmadı. Merkel, bütün Avrupa’da topladığı takdirle kendini siyasi tartışmalardan ve hatta kendi partisinden bile üstün görmeye başladı. Kabine üyeleri kendi aralarında ne kadar atışırlarsa atışsınlar, Merkel’in itibarı bundan etkilenmez. Bayan başbakan kamuoyu araştırmalarında bir zirveden diğerine atlıyor.”
Berliner Zeitung, partisinin Almanya Başbakanı’na çok şey borçlu olduğu görüşünde:
“Hıristiyan Demokrat Birlik partili iki eyalet başbakanı büyük sorunların büyük koalisyonlar tarafından çözülebileceği gerekçesiyle, Sosyal Demokrat Parti ile yeniden hükümet ortaklığı kurulabileceğini söylüyor. Koalisyonun küçük ortağı Hür Demokrat Parti gerçekten sorun haline geldi. Şimdiki koalisyonu sürdürmek için hiçbir objektif neden yok. Angela Merkel isim vermeden, ‘her koalisyonda başbakan çıkarmak isteyen bir ortak bulunur; Hür Demokrat Parti Genel Başkanı’nın neden başbakan yardımcısı olmak istediğini anlıyorum’, demişti. Bizler de Bayan Merkel’i anlıyor ve dürüstlüğünden dolayı onu takdir ediyoruz. Onu beğenmek zorunda olmasak da.”
Handelsblatt gazetesinin aynı konuya ayırdığı satırlarla basın özetlerine son veriyoruz:
“Dünya kaosa sürüklense, Yunanistan iflasın eşiğine gelse, Avrupa ortak para biriminin istikrarından endişelense, enerji dönüşümü Federal Alman tarihinin en pahalı projesi olsa ve radikal İslamcılar Alman ve Amerikan temsilciliklerine saldırsa da, Merkel tınmıyor. Sükûnet içinde ve adeta anne soğukkanlılığıyla ülkeyi yönetip partisinin oy oranını %40’a taşıyor. Halk siyasi can sıkıntısını seviyor. Çünkü böylece, anlaşılması çok zor olan değişimden istikrar hissi çıkarabiliyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Ahmet Günaltay
Editör: Nihat Halıcı