1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

Beklan Kulaksizoglu26 Aralık 2012

Mısır’da tartışmalı anayasa referandumu ve İran’a yönelik yaptırımlar, bugünkü Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konularını oluşturuyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Fransız Le Monde gazetesi, Mısır’da yeni bir otokrasinin doğduğu uyarısında bulunarak Devlet Başkanı Muhammed Mursi’yi toplumu bölmekle suçluyor.

“Seçmenlerin üçte birinin bile sandık başına gitmediği bir oylamanın ne değeri var ki? Yaklaşık iki yıllık bir geçiş dönemini n sonunu sembolize eden yeni anayasanın kabul edilmesi, halkı ortak bir proje etrafında birleştirmek yerine, toplumdaki bölünmeyi derinleştirdi. Şimdi İslamcılar ve diğerleri var. Bunun sorumlusu Devlet Başkanı Mursi’dir. Referandum kampanyası sırasında tüm Mısırlıların başkanından ziyade bir parti lideri gibi davrandı, her tür direnişi ortadan kaldırmak için yargının bağımsızlığını ve hukuk devleti ilkesini ayaklarıyla çiğnedi. Batılı ülkeler Mursi yönetiminde, Mübarek dönemindeki gibi bir otokratik rejim kurulması olasılığına karşı gözlerini kapatmamalı.”

Fransa’dan Sud-Ouest gazetesi aynı konuda şu değerlendirmede bulunuyor:

“Mısır, coşkusuz ve sürprizsiz bir şekilde, Mursi’nin yutmaları için önerdiği  anayasayı  kabul etti. Sadece Müslüman Kardeşler’in sözcüsü konumundaki Devlet Başkanı Muhammed Mursi, ikiye bölünmüş bir ülkeyi yönetecek.  Ortak bir cephe oluşturmayı beceremeyen paramparça durumdaki muhalefet, referanduma sunulan taslağı öfkeyle kınasa da teslim olmak zorunda kaldı. Bu pes edecekleri anlamına mı geliyor? Pek olası değil. Çünkü bu yeni anayasanın kabul edilmesi, bir zamanlar Mısır halkının hatırı sayılır bir bölümünün reddettiği yaşama dair ilkeler ve toplumsal normları da geçerli kılıyor.

Fransız Libération gazetesi ise ABD Başkanı Barack Obama’nın ikinci görev dönemini mercek altına alıyor:

“Obama, önündeki dört yılda Cumhuriyetçi rakiplerine şüpheli tavizler verip Wall Street’e fazlasıyla müsamaha göstermek zorunda kalmamasını sağlayacak iyi kartlara sahip. Yeniden seçilme konusunu düşünmesine de gerek yok. Sonuçta 51 yaşında siyasî kariyerini noktalamış oldu. Direncini gösterme konusunda  test niteliği taşıyan üç konu var. Newtown’daki okul katliamından sonra ateşli silahların kontrolü, göç politikalarında reform ve ünlü ‘malî uçurum’. Bu üç alanın da sembolik gücü oldukça yüksek. Her iki cepheden ılımlı politikacıları ikna için Obama’nın seçim kampanyaları sırasında kanıtladığı tüm yeteneklerini devreye sokması gerekecek. Bunun için, her zaman uzlaşma formüllerini tercih eden kamuoyundan da yararlanabilir.”

İngiliz The Times gazetesi ise İran’a yönelik yaptırım politikalarının başarısını irdeliyor:

“Batılı ülkeler İran’a karşı yaptırımları gevşetemez. Yasadışı nükleer tesislerin geliştirilmesi uluslararası yükümlülüklere aykırıdır ve İsrail’i tehdit etmektedir. Ekonomik baskı uzun vadede başarı getirecektir. İran’ın dış politikası, özellikle de eli kanlı despot, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a verdiği destek, malî sınırlarına dayanıyor. Tahran yönetiminin ülkedeki ekonomik sıkıntıdan kendi yanlış politikaları, savaş çığırtkanlığı ve dış politik maceraperestliği yerine yaptırımları sorumlu tutmasına izin verilmemeli. Batı, İran’daki hükümdarları es geçerek doğrudan İran halkıyla konuşmalı. Yaptırımlar, halkın baskıya karşı mücadelesinde bir dayanışma işaretidir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay