1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2710 Presseschau 2

27 Ekim 2011

Avrupa basını bugün AB devlet ve hükümet başkanlarının dün yaptığı zirveyle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

Danimarka'dan muhafazakâr Berlingske Tidende gazetesi Brüksel'deki zirveyi şöyle yorumluyor:

"AB liderleri gece üzerinde anlaşmaya vardıkları yardım paketiyle, zor ve kapsamlı kararları alabilecek durumda olduğunu gösterdi. Ancak piyasaların Avrupa ekonomisine yeniden güven duymasını sağlamadan önce Avrupalı liderlerin önünde daha uzun ve sıkı bir çalışma süreci var. Şu anda yorgun bir hava hakim. Bunun ilacı ise Avrupa'nın, öncü kıtalar arasındaki yerinin sağlamlaştırılması için işbirliğinin geliştirilmesi. Bu elbette AB içindeki çeşitliliğe saygı duyularak yapılmalı."

İspanya'dan El Pais gazetesinin, "AB Zirvesi'nin sonucu hayal kırıklığı yarattı" başlıklı yorumunda ise şu satırlar göze çarpıyor:

"Beklentilerin aksine AB Zirvesi, malî krize etkili ve kalıcı bir yanıt bulamadı. Zirve, Temmuz ayında yapılan, borçlanmayı azaltacak yol ve yöntemlerin belirlendiği AB Zirvesi'nden daha fazla ilerleme kaydetmiş değil. Buluşma, Euro Malî İstikrar Fonu'nu güçlendirdi ve bankaların sermaye yapısının yeniden düzenlenmesi gibi talihsiz bir çözüm buldu. Böylesine hassas bir durum karşısında oldukça zayıf bir girişim bu. Zira en büyük tehlike Yunanistan değil, İtalya. Büyük olasılıkla Berlusconi hükümetinin zayıflıkları, Roma'yı borçlarını artık ödeyemez hâle getirecek. İtalya'nın kurtarılması içinse AB'nin parası yok."

Fransız L'Union gazetesi ise Euro borç krizinin aşılmasında Almanya'nın üstlendiği rolü masaya yatırıyor:

"Ekonominin çöküşünü engellemek amacıyla tasarruf önlemleri almaya cesaret edenler için bu konunun ağır basması normal. Alman milletvekilleri hiçbir koşul öne sürmeksizin Başbakan Angela Merkel'in arkasında yer aldılar ve bununla, Avrupa'dan vazgeçmediklerini de hatırlatmış oldular. Ancak soruna aldırış etmeyenlerin, politikacıların düşüncesizlikleri ve halkın da buna göz yummasının bedelini ödemek zorunda olduğunu çok açık biçimde ifade de ettiler. Hoş olmasa da söylenmesi gereken bazı gerçekler var. Çünkü faturanın ödeneceği gün eninde sonunda gelecektir."

AB Zirvesi öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'i İtalya'ya yönelik tasarruf uyarıları nedeniyle sert bir biçimde eleştiren İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin açıklamaları, basında yer bulan bir başka konu. Avusturya'dan Der Standard, Berlusconi'nin geleceğini şöyle yorumluyor:

"Siyasette ayakta kalma konusunda tam bir usta olan Silvio Berlusconi, politikaya atılmasının üzerinden 20 yıl geçtikten sonra artık kariyerinin sonuna gelmiş görünüyor. Başbakanlık makamına sadece iktidarı elinde tutmak için yapışmış değil. Görevi bıraktıktan sonra hakkında açılan davalarda alacağı mahkumiyet kararlarını, özel yasalarla engelleme şansı da kalmayacak. Berlusconi politikayı tıpkı Benito Mussolini gibi kişiseselleştirdi. Ülkeyi sanki kendine aitmiş gibi villasından yöneten Silvio Berlusconi'nin günleri artık sayılı. Ancak ülke politikasını vahim biçimde değiştiren ağır mirası, İtalya'ya daha uzun süre sıkıntı vermeye devam edecektir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Hülya Köylü