Alman basınından özetler
27 Şubat 2014Frankfurter Allgemeine Zeitung Kırım'daki kanlı olayları konu alan yorumunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'yı gözden çıkarmaya niyetli olmadığını yazıyor:
“NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Rusya'nın batısındaki askeri tatbikattan ittifakın haberdar edildiğini ve Ukrayna'ya müdahalede bulunulacağına dair herhangi bir belirti olmadığını söylüyor. Ancak bu sözler, Batı'daki sorumlu politikacıların, öncelikle Kırım'da zaten süregelen gerginliğe Rus askeri tatbikatının daha dramatik bir görünüm kazandırmasından haklı olarak endişe duymalarına mani değildir. Vladimir Putin şekillenmeye başlayan yeni Ukrayna yönetimine ve Batı'ya şu mesajı göndermek istiyor: Rusya'nın nüfuz bölgesi addettiği ve halkını kardeş olarak gördüğü ülkede en büyük öncelik Rusya'nındır.”
Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt adlı gazete yorumunda, Ukrayna'nın NATO'nun ortağı olduğunu hatırlatıyor:
“Ukrayna askeri ittifakın ortağı sıfatıyla Afganistan'da asker bulunduruyor ve subayları da NATO tarafından eğitiliyor. Böylece Kuzey Atlantik İttifakı'na Kiev'in sorumluluğu da düşüyor. İttifakın büyük aktörleri, Rusya tarafından tehdit olarak algılanabilecek ifadelerden özenle kaçınmalıdırlar. Aksi takdirde Batı kendi ayağıyla, hiç bulunmak istemediği bir duruma düşer. Ukrayna'nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu yapılması doğrudur. Ancak bu ülkenin nüfuz bölgelerinin kesiştiği coğrafyada yer aldığı da unutulmamalıdır. Bu görmezlikten gelinemez. Ne kadar evirsek ve çevirsek de Ukrayna'nın selametinin Rusya'ya bağlı olduğunu teslim etmemiz gerekir.”
Almanya Başbakanı Angela Merkel İngiltere parlamentosunun her iki kanadına hitaben yaptığı konuşmada Londra yönetiminden Avrupa Birliği'ne daha fazla kenetlenmelerini istedi. Frankfurter Rundschau gazetesinin konuyla ilgili yorumunda şu satırları okuyoruz:
“Aradaki fark, Londra'ya varışı sırasında Bayan Merkel'in gözünden kaçmış olamaz. Avrupa'nın doğu yakasında kanlı ayaklanmalar cereyan ederken Ada'da AB antlaşmalarındaki dipnotların kavgası yapılıyor. Polonya, Fransa ve Almanya'nın heyetleri geçen hafta ateşkes görüşmeleri için Kiev'e gittiklerinde Büyük Britanya müzakere masasında temsil edilmiyordu. Oysa 1989'dan sonra Margareth Thatcher'in Britanya'sı Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği'ne alınmasının en ateşli savunucusu olmuştu. Angela Merkel'in Londra'daki temaslarında David Cameron'a AB reformları için ne kadar taviz verilebileceği söz konusu edilmedi. Sonunda kararı verecek olan İngilizlerdir. Ya dünyaya açık olma geleneklerini sürdürürler ya da dışarıda kalırlar.”
Berliner Zeitung eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davada beraat etmesini konu alan yorumunda şu görüşlere yer vermiş:
“Wulff davasının her aşamasında aşırı tepkilerin ve hatalı davranışların olduğu inkâr edilemez. Bu tespit, sansasyon meraklısı medya, inatçı savcılar ve müstafi cumhurbaşkanının askeri veda törenini aleni aşağılama gösterisine çeviren ayaktakımı için de geçerlidir. Ancak, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin zirvesine uygun olmayan bir politikacıya büyük olgunluk gösterdiği de unutulmamalıdır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Ahmet Günaltay
Editör: Başak Sezen