1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Aşırı sağ: AfD'nin Avrupa'daki kardeş partileri hangileri?

Christoph Hasselbach
20 Mayıs 2025

Avrupa'nın hemen her yerinde aşırı sağ partiler yükselişte. Almanya’da AfD’ye karşı diğer partiler mesafeli dururken, birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcılarla sıcak temastan kaçınılmıyor.

Almanya'da aşırı sağcı AfD'nin yasaklanması tartışılırken ve demokratik partilerin onunla işbirliği tabu olarak görülürken pek çok Avrupa ülkesinde sağcı partilerle işbirliği ve yakınlaşma oldukça normalleşmiş durumda.
Almanya'da aşırı sağcı AfD'nin yasaklanması tartışılırken ve demokratik partilerin onunla işbirliği tabu olarak görülürken pek çok Avrupa ülkesinde sağcı partilerle işbirliği ve yakınlaşma oldukça normalleşmiş durumda.Fotoğraf: DW

Almanya'da iç istihbarattan sorumlu olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, Almanya için Alternatif (AfD) partisini mayıs ayı başında "kesin olarak aşırı sağcı" şeklinde sınıflandırdı. AfD, bu karara karşı yasal yola başvurarak itiraz etti. Bu nedenle partinin u şekilde sınıflandırılması şimdilik askıya alındı. Ancak içerik bakımından istihbarat yaptığı değerlendirmenin arkasında durduğunu tekrarladı. Öte yandan aşırı sağcı damgası, AfD'nin tamamen yasaklanması yönündeki tartışmaları da yeniden alevlendirdi.

Peki, benzer eğilimdeki partilere Avrupa'nın diğer ülkelerinde nasıl yaklaşılıyor? Oralarda bir yasak söz konusu mu yoksa iktidara ortak olmaları normal mi görülüyor? Bunlar AfD ile ortak ve farklı yönleri hangileri?

İşte bazı Avrupa ülkelerindeki aşırı sağ partiler ve siyasi etki güçleri:

Avusturya'daki aşırı sağcı FPÖ eski Naziler tarafından 1955'te kuruldu. Fotoğrafta lideri Herbert Kickl görülüyor.Fotoğraf: Joe Klamar/AFP

Avusturya: Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ)

Avusturya Başbakanı ve muhafazakâr Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Başkanı Christian Stocker, Herbert Kickl liderliğindeki Avusturya Özgürlük Partisi'ni (FPÖ) aşırı sağcı olarak görmüyor. Bu nedenle Almanya'daki gibi aşırı sağcı partiyle işbirliği yapılmamasını tanımlayan ve "güvenlik duvarı" diye bilinen prensibi de gerekli görüp onlara benzeri bir sınır da çizmiyor. Bu durum şaşırtıcı değil. Zira ÖVP, ilki 2000 yılında olmak üzere, bugüne kadar FPÖ ile iki kez koalisyon kurdu. İlk koalisyon, o dönemde AB'de büyük bir skandala yol açmış ve diğer AB ülkeleri, Viyana hükümetiyle olan ilişkilerini asgari seviyeye çekmişti.

Aşırı sağcı ve sağ popülist partiler Avrupa'da genel olarak son yıllarda adından söz ettirse de FPÖ, Avusturya parlamento tarihinin en eski partilerinden biri. 1955 yılında eski Naziler tarafından kurulan parti, zamanla görece ılımlı bir çizgiye kaydı. AfD gibi FPÖ de göç, küreselleşme ve AB karşıtı. Ancak yerel ve ulusal düzeyde birçok kez iktidara gelmiş olması nedeniyle, FPÖ daha uzlaşmacı ve daha az ideolojik bir tutum sergiliyor. Geçen yıl yapılan parlamento seçimlerinde ilk kez en güçlü parti oldu, ancak yine de ÖVP ile koalisyon kuramadı. Buna rağmen anketlerde seçmen desteğini artırmaya devam ediyor.

Marine Le Pen partiyi babasından devralmasından bu yana yaptığı reformlarla RN'ni oluşumu kısmen merkez sağa taşıdı ve antisemitik tutumu sonlandırarak yeni seçmen grupları kazandı. Fotoğraf: Michel Euler/AP Photo/picture alliance

Fransa: Rassemblement National (Ulusal Birlik Hareketi)

Fransa'daki aşırı sağcı partinin tarihi de eski. 1972'de kurulanRassemblement National (RN), uzun bir yol kat etti ve partinin kurucusu Jean-Marie Le Pen'den bayrağı kızı Marine Le Pen devralarak partinin Front National (Ulusal Cephe) olan ilk adını bugünkü haline çevirdi ve oluşumu kısmen siyasi yelpazenin merkezine taşıdı. Parti hâlâ göçmen ve İslam karşıtı bir çizgide, ancak artık antisemitizme yer vermiyor. Bu strateji, RN’ye yeni seçmen grupları kazandırdı.

Le Pen üç kez cumhurbaşkanlığına aday oldu, her defasında ikinci tura kalsa da seçimi kaybetti. Ancak her seçimde oy oranını artırmayı başardı. Halihazırda "kamu kaynaklarını kötüye kullandığı" gerekçesiyle beş yıl süreyle siyaset yasağı bulunuyor. Yine de bu yasağın kaldırılması halinde kendisi ya da parti lideri Jordan Bardella'nın aday olması halinde, anketlere göre ilk turu kazanma şansları yüksek. 2024 parlamento seçimlerinde RN, en güçlü parti konumuna geldi.

RN'nin korumacı ve devletçi yaklaşımı, onu AfD'den belirgin şekilde ayırıyor. Devleti, sorunların çözümünde ana aktör olarak görüyorlar. Ayrıca Marine Le Pen, Almanya'daki AfD'den açıkça uzak duruyor. Resmî gerekçe olarak AfD'nin "fazla radikal" olduğunu söylüyor. Diğer yandan bu tavır, kimi çevrelerce Fransız kamuoyuna daha makul görünme stratejisi olarak da yorumlanıyor.

Fratelli d'Italia lideri Başbakan Meloni, "faşizmle sorunsuz bir bağım var" demiş ve Benito Mussolini'yi "iyi bir siyasetçi" olarak tanımlamıştı.Fotoğraf: Antti Aimo-Koivisto/Lehtikuva/dpa/picture alliance

İtalya: Fratelli d'Italia (İtalya'nın Kardeşleri)

2012 yılında kurulan partinin başında bir kadın var: Giorgia Meloni. O, Avrupa'daki aşırı sağcı liderler arasında şu anda en başarılı olanı ve hükümet başkanı olarak niteleniyor. Fratelli d'Italia’nın birçok üyesi, İtalya’nın Nazizm'e özgü türevi olan faşizmi, "olumlu bir tarihsel dönem" olarak görüyor. Meloni, "faşizmle sorunsuz bir bağım var" demiş ve Benito Mussolini'yi "iyi bir siyasetçi" olarak tanımlamıştı.

2022'de partisinin iktidara geldiği seçim kampanyasında sloganı "Tanrı, Aile, Vatan"dı. Meloni ve partisi, özellikle toplumsal konularda radikal sağ çizgide: Kürtaj, LGBTİ+ ve göçmen karşıtı tavırlarıyla öne çıkıyor. Ancak diğer sağ popülist liderlerden farklı olarak Meloni, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına karşı net tavır alıyor. Bu nedenle AfD ile aralarında "aşılması imkânsız farklılıklar" bulunduğunu savunuyor. ABD Başkanı Donald Trump ile de yakın ilişkileri olan Meloni, bu yönüyle Brüksel'de "transatlantik arabulucu" olarak da görülüyor.

1988'de kurulan İsveç Demokratları, köken olarak "İsveç İsveçli kalmalı" adlı aşırı sağcı harekete dayanıyor. Liderleri Jimmie Åkesson.Fotoğraf: Maja Suslin/TT News Agency/AP/dpa/picture alliance

İsveç: Sverigedemokraterna (İsveç Demokratları)

1988'de kurulan İsveç Demokratları, köken olarak "İsveç İsveçli kalmalı" adlı aşırı sağcı harekete dayanıyor. 2000'lere yaklaşırken partide bir dönüşüm süreci başladı. Şu anki lider Jimmie Åkesson, bu çizgiyi devam ettiriyor. 2022 seçimlerinde İsveç Demokratları, parlamentoda ikinci en büyük parti oldu. O zamandan beri, muhafazakâr Başbakan Ulf Kristersson'un azınlık hükümetini destekliyor.

Partinin en önemli gündemi göç. Özellikle büyük şehirlerde artan çete şiddeti, İsveç Demokratlarına burada ciddi oy artışı getirdi. Ancak, partinin sağ popülist çizgisine aykiri şekilde iklim koruma konusunda olumlu tutum sergilediği dikkat çekiyor.

Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) ülkedeki en büyük siyasi güç haline geldi. PVV'nin lideri Wilders partinin tek resmî üyesi. Bu sayede parti programını ve adayları yalnızca kendisi belirliyor.Fotoğraf: Sem van der Wal/IMAGO/ANP

Hollanda: Partij voor de Vrijheid (Özgürlük Partisi - PVV)

2023 seçimlerinden bu yana Geert Wilders'in liderliğindeki Özgürlük Partisi, Hollanda'daki en büyük siyasi güç haline geldi. Şu anda üç partiyle birlikte koalisyon hükümetini oluşturuyor. Ancak Wilders'in radikalliği nedeniyle, başbakan olarak partili olmayan Dick Schoof tercih edildi.

PVV, eşine az rastlanır bir yapıya sahip: Wilders, partinin tek resmî üyesi. Diğer vekiller ve bakanlar sadece destekçi konumunda. Bu sistem sayesinde parti programını ve adayları yalnızca Wilders belirliyor.

Partinin temel gündemi göç karşıtlığı ve özellikle İslam'a karşı mücadele. Wilders, Ku'ran-ı Kerim ve yeni cami inşalarının yasaklanmasını savunuyor. Ancak son seçim kampanyasında "yönetebilmek için İslam konusundaki fikirlerimi donduruyorum" dedi. İklim politikası ve AB’ye karşı sert eleştiriler de öne çıkan diğer başlıca söylemleri arasında.

Reform UK lideri Farage, Avrupa ve göç karşıtlığı ile her döneme uygun aşırı sağcı çizgi geliştiren bir politikacı olmasıyla dikkat çekiyor. Görselde soldaki mavi eldivenli. Fotoğraf: Chris J Ratcliffe/REUTERS

İngiltere: Reform UK (Reform Birleşik Krallık)

Bu parti, birçok değişim geçirdi: Önce AB karşıtı UK Independence Party'den (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) ayrıldı, ardından Brexit sürecine odaklanan Brexit Party olarak sahneye çıktı. Brexit'in gerçekleşmesinin ardından, Reform UK (Reform Birleşik Krallık) adını aldı. Britanya siyasetinin "korkulu rüyası" olarak anılan Nigel Farage, tüm bu aşamalarda belirleyici rol oynadı.

Bugün Reform UK'in temel gündemi, göçmen sayısının radikal biçimde düşürülmesi. Farage, bu konuda hem iktidardaki İşçi Partisi'ni hem de Muhafazakârları "eylemsizlikle" suçluyor. Bu söylem etkili oldu: Yerel seçimlerdeki başarının ardından Başbakan Keir Starmer, yasa dışı ve iş gücü göçünü sert şekilde kısıtlayacağı sözünü verdi.

Ülkedeki son anketlerde Reform UK, İşçi Partisi ve Muhafazakârları az farkla geçmiş durumda. Partinin ikinci lideri Richard Tice, İngiltere'nin 2050'de karbon nötr olma hedefini "saçmalık" olarak tanımlıyor.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik