AB Dönem Başkanı Slovenya, bilanço açıkladı
27 Haziran 2008Gündemi oldukça yoğun olan Slovenya’nın öncelikli hedeflerinden biri, AB politikalarını ve Lizbon Antlaşması’nı, Birliğin doğudaki yeni üyelerinde sorunsuz olarak kabul ettirmekti. Ayrıca Batı Balkanlar’ın durumuyla da ilgilenmesi gerekiyordu. Eski Yugoslavya’da bağımsızlığına kavuşan ilk ülke olan Slovenya, bölgenin çıkarlarını ve dengelerini çok iyi bildiğinden bu konuda şanslıydı. Ve olağanüstü gelişmelerin yaşandığı bir dönemde bölgede isabetli politikalar izledi. Slovenya Başbakanı Janez Jansa, Batı Balkanlar’daki girişimlerinin olumlu sonuçlar verdiğini şu sözlerle kaydetti:
“Dönem başkanlığımız sırasında Batı Balkanlar’da üstesinden gelmemiz büyük sorunlar vardı. Sırbistan’da erken seçimler yaşandı, Kosova bağımsızlığını ilan etti, ayrıca bazı ülkelerin de Lahey’deki mahkemeyle problemleri vardı. Ancak geçen altı ayda Batı Balkanlar’daki, Sırbistan ve Bosna Hersek de dahil olmak üzere, bütün ülkelerle AB arasında ortaklık anlaşmaları imzalandı. Ayrıca Kosova’nın durumu da nispeten istikrara kavuşmuş durumda.”
AB ülkelerine örnek oldu
Slovenya Başbakanı Jansa, bu yıl AB ile üyelik müzakerelerine başlamak için tarih almaya hazırlanan Makedonya’nın attığı yakınlaşma adımlarından da memnun. Slovenya, Balkan politikaları dışında AB’nin tamamını kapsayan konularda da öncülük yaptı. Tarım ve ormancılık politikalarında iklimin korunmasını ön plana çıkaran önlemler paketi kabul eden Jansa hükümeti, bu girişimiyle diğer AB ülkelerine örnek oldu.
Brüksel de Slovenya’nın dönem başkanlığındaki icraatlarından memnun. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Ljublijana yönetiminden övgüyle söz ediyor.
Slovenya’nın tek şanssızlığı ise İrlanda’da yapılan referandumda Lizbon Antlaşması’nın reddedilmesi oldu. Ancak AB’nin onay sürecine devam edilmesi yönünde karar olması Slovenya’nın büyük bir krizin eşiğinden dönmesini sağladı. Lizbon Antlaşması’na ilişkin tartışmaların ise Fransa’nın dönem başkanlığına sarkması bekleniyor. Slovenya Başbakanı Janez Jansa ise İrlanda’daki referandum sonucuna rağmen, dönem başkanlığının başarılı bir bilançosunu çıkarıyor:
“Bu zorlu görevin sonuna geldiğimiz için çok mutluyum. Altı ay boyunca, zamanımın yüzde 80 ila 90’ını Avrupa Birliği işlerine ayırdım. Özellikle de İrlandalılar’ın reform antlaşmasına hayır demelerinden sonra. Geceleri de görüşmeler ve organizasyon işleri ile uğraştığımdan çok az uyudum. Geçen altı ay boyunca işler çok yoğundu, ancak tabii çok sayıda bağlantı ve deneyim edindik. Ancak çalışanlarım ve ben, bu zamanı atlattığımız için çok mutluyuz.”