Fransa’nın veto ettiği fasıllardan biri olan ‘Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu' başlığındaki engellemesini kaldırması Türkiye’de belli bir heyecan yarattı. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Fransız mevkidaşı Laurent Fabius’un geçen günlerde gerçekleştirdikleri toplantıdan çıkan karar, Türk basınında müzakerelerde tıkanmanın aşılmaya başladığı, AB ile Türkiye arasında yeni bir yola girildiği yönünde başlıklarla karşılandı. Bunun yanında Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 25 Şubat’ta Türkiye’ye yapmayı planladığı ziyaret de Türkiye-AB ilişkileri açısından bazı beklentilerin ortaya çıkmasına neden oluyor. 2013, Almanya için seçim yılı. Dolayısıyla Merkel’in Almanya’daki Türk kökenli seçmenlere, Türkiye’nin AB ile ilişkileri konusunda yapıcı mesajlar vermesi bekleniyor. 2013 yılının ilk aylarında yaşanan bu gelişmeler Türkiye-AB ilişkileri açısından olumlu bir atmosfer yaratsa da hali hazırda aşılması gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Türkiye Avrupa Birliği’nin verilerine göre Ocak 2013 itibariyle değişik aşamalarda 20 fasıl henüz açılmış değil.

“Gelişmeler olumlu ama büyük değil”

Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanvekili ve AKP Milletvekili Haluk Özdalga, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada söz konusu adımların olumlu olduğunu ancak AB ilişkilerinde büyük bir hareketlenme yaratmayacağını belirtiyor. Özdalga, “Euro krizi nedeniyle Avrupa’daki tartışmaları yakından takip ediyoruz. Bu gelişmeler Avrupa Birliği’nin mevcut yapısını değiştirme potansiyeli taşıyor. Değişen AB’de Türkiye daha rahat yer bulabilir. Aslında Almanya Başbakanı Merkel’in siyaseti büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Kendisinden Türkiye’nin AB üyeliği konusunda daha büyük bir destek görmeyi umardık. Son adımlar olumlu. Birkaç faslın daha açılması gerekiyor. Ama biz bunu büyük bir hareketlenme olarak görmüyoruz” ifadelerini kullanıyor.

“Kıbrıs seçimleri de önemli”

Bahçeşehir Üniversitesi Avrupa Birliği İlişkileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cengiz Aktar söz konusu gelişmelerin olumlu bir atmosfer yarattığı görüşünde. Aktar, Türkiye-AB ilişkileri açısından mevcut gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “Bu tip adımların geleceği aslında öncesinden hissediliyordu. Bu değişikliği yaratan esas unsur Fransa seçimleri oldu. Bir faslın açılması için 27 ülkenin hepsinin onayının gerektiğini belirtmek gerek. Ancak söz konusu fasıl açılımının arkası gelecektir. Bu noktada Kıbrıs seçimlerinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Kıbrıs’ta Anastiadis’in seçilmesi Türkiye açısından işleri kolaylaştıracaktır. Türkiye ile Almanya arasında zaten ciddi bir ortaklık söz konusu. Ben bu olumlu gelişmelerin de Türk tarafının yapacağı açıklamalarla taçlandırılması gerektiğini düşünüyorum. Hükümet, 2023 yılında AB üyeliği hedefini ciddiyetle telaffuz etmeli.”

“Avrupa’da siyasi irade değişmeli”

Türkiye ile AB ilişkileri açısından son dönemdeki gelişmelerin sonuç yaratmayacağını düşünenlerden birisi de Avrupa Birliği Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Haluk Günuğur. Günuğur, son gelişmelerin taktiksel olduğunu, sonuç yaratması için Avrupa’daki siyasi iradenin değişmesi gerektiğini vurguluyor. Günuğur, “AB ilişkilerinde bir faslın açılması değil, fasılların kapatılması önemli. Şu aşamada Kıbrıs Rum tarafının 6 fasılda, Fransa’nın da 5 fasılda vetosu var. Fransa’da Hollande’ın gelmesi bu konuda hiçbir değişim yaratmadı. Ben Almanya’daki seçimlerin sonuçlarının da etkili olmayacağını düşünüyorum. Bunların yanında AB konusunda Türk hükümetinin de beceriksiz olduğu ifade edilebilir. Hırvatistan ile müzakerelere aynı günde başlandı. Hırvatistan tam üyeliğe giderken, Türkiye için sadece bir fasıl kapatıldı” açıklamalarını yapıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Selçuk Oktay / İstanbul

Editör: Beklan Kulaksızoğlu