Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas'ı, "Filistinlilerin meşru lideri" olarak destekleyeceklerini bildirdi. Putin, ülkesini ziyaret eden Abbas ile görüşmesinde, Filistin halkı arasında işbirliğini sağlamak için Abbas'ın elinden gelen her şeyi yapacağı konusunda emin olduğunu ifade etti.

Filistin’in meşru lideri

Rusya Devlet Başkanı, "Rusya'nın sizi Filistin halkının meşru lideri olarak destekleyeceği hususunda sizi temin etmek isterim. Biz Filistin halkının Filistin devleti kurulması yönündeki meşru hakkını her zaman savunduk" dedi.

Abbas da, yaptığı açıklamada, "Yakın zamanda Gazze Şeridi'nde çok acılı ve zor olaylar yaşadık. Ancak bunun üstesinden gelmek ve normal duruma dönmek için elimizden geleni yapmaktan kaçınmayacağız. Böylece yolumuza devam edebiliriz" diye konuştu.

İnsani yardım talebi

Gazze Şeridi'nde denetimin Hamas örgütünün eline geçmesiyle ilgili olarak, "bu olaya rağmen Filistin halkı için sorumluluk duyduklarını" ifade eden Abbas, dost ülkelerden sosyal ve ekonomik durumun daha da kötü hale gelmemesi için Filistin'e insani yardımda bulunmalarını istediklerini kaydetti. Mahmud Abbas, Moskova ziyareti kapsamında dün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la da görüşmüştü.

Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas’ın Moskova ziyaretinde ABD Başkanı George Bush’un Eyül ayında toplanmasını önerdiği Ortadoğu Barış Konferansı’yla ilgili ayrıntıların da gündeme geldiği bildiriliyor.

Hamas-El Fetih yakınlaşması zor

Ancak Kremlin, adeta “iki düşman kardeş“ haline gelen Hamas ve El Fetih arasında bir yakınlaşma tesis edilmesinin ne kadar zor olduğunun da bilincinde. Ne de olsa bugüne dek Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi ülkelerin aynı yöndeki çabaları da istenilen neticeyi vermedi.

ABD, BM ve AB ile birlikte Ortadoğu Dörtlüsü’nün de bir üyesi olan Rusya, resmî olarak bu oluşumun barış çabalarını destekliyor. Ancak Kremlin’in, Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanan Ortadoğu’daki geleneksel bağlantıları da gayri resmi politikasında halen belirleyici bir etken olmayı sürdürüyor.