1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD ekonomisinin gözü Avrupa’da

Cem Sey – Deutsche Welle - Washington20 Şubat 2008

Amerikan ekonomisi, geçen yaz ödenmeyen emlak kredileriyle başlayan ekonomik krizi aşmaya çalışıyor. Bu süreçte, en büyük pazar durumundaki Avrupa ile ilişkilere ağırlık veriliyor.

Amerikan ekonomi emlak krizini aşamadı
Amerikan ekonomi emlak krizini aşamadıFotoğraf: AP

Geçtiğimiz yaz aylarında Amerika Birleşik Devletleri’nde geri ödenemeyen emlak kredileriyle başlayan ekonomik bunalım giderek büyüyor. Washington, ülkenin uzun süreli bir bunalıma sürüklenmesinden çekiniyor. Avrupa Birliği ülkeleriyse, bu bunalımın kendilerine de sıçramasından korkuyor. Oysa Amerika Birleşik Devletleri’nde ekonomi uzmanları, ülkelerinin özellikle Avrupa’yla çok büyük ve yoğun ekonomik ilişkiler içinde olduğuna işaret ediyor ve bu ilişkilerin ekonomik bunalımı aşmakta kendilerine yardımcı olacağına inanıyor. Avrupa’nın Atlantik Okyanusu’nun karşı yakasında müthiş bir büyüme ve kâr potansiyeline sahip olduğunu da düşünüyorlar.

John Hopkins Üniversitesi Profesörü Daniel HamiltonFotoğraf: Johns Hopkins University/SAIS

Avrupa’da ekonominin büyümesi, Amerika Birleşik Devletleri’ne ilaç gibi geliyor. Washington’daki Johns Hopkins Üniversitesi Profesörü Daniel Hamilton, kriz günlerinde bunun önemini vurguluyor: “Burada ekonomik sorunlarımız var. Ama rakamlar, Avrupa’nın, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu ilişki olmaksızın büyüyeceğinden daha iyi büyümesine yardımcı olduğunu gösteriyor. Yoksa herşey daha kötü olacaktı.”

Daha önce Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ında Avrupa’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevinde de bulunan Daniel Hamilton, kısa süre önce Joseph Quinlan’la birlikte, “2008 Yılında Transatlantik Ekonominin Durumu” adlı bir rapor yayınladı. Raporda, Amerika Birleşik Devletleri’yle Avrupa arasındaki ilişkilerin kötü durumda olduğundan yakınılmasına hiç gerek olmadığını savunuyor: “Yatırımları ve ticaret rakamlarını topladığımızda, herhalde herkesin içgüdüyle farkına vardığı bir gerçeği görüyoruz: Bu dünyada sahip olduğumuz en önemli ilişkilerimiz birbirimizle.”

ABD firmalarının yatırım hacmi 1,2 trilyon dolar

Fotoğraf: AP

Raporda yeralan rakamlar da bunu doğruluyor. Amerikan firmalarının Avrupa’daki toplam yatırım hacmi 1 trilyon 200 milyar dolar. Avrupa firmalarının Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yatırımıysa 1 trilyon 300 milyar dolar tutuyor. Atlantik Okyanusu’nun iki yakası arasındaki ticaretin toplam hacmi 3 trilyon 750 milyar dolar. Bu iş ilişkileri, her iki tarafta toplam 14 milyon insana iş sağlıyor. Hamilton çarpıcı rakamlara dikkat çekiyor: “Sadece Indiana ya da Teksas gibi eyaletlerdeki Avrupa kaynaklı yatırımlar, Amerikan şirketlerinin Çin ve Japonya’daki toplam yatırımlarından fazla.”

Buna karşılık, örneğin İrlanda’daki doğrudan Amerikan yatırımları 13 milyar 300 milyon dolarla, Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm Güney Amerika kıtasındaki yatırımlarından fazla. Transatlantik ekonomik ilişkilerin temelinin ne kadar sağlam atıldığını genel tablonun da gösterdiğini anlatıyor Hamilton: “Amerikan şirketlerinin global kârlarının yarısından fazlası ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki toplam yabancı yatırımların dörtte üçü Avrupa’dan geliyor. Bunun tersi de geçerli. Birbirimizin en önemli pazarıyız. Buna hiç kuşku yok.”

Dolar-euro paritesi

Fotoğraf: AP

Dolar’ın Euro karşısında değer kaybetmesi de ekonomik ilişkileri etkilemiyor. Hamilton bunu açıklamak için Alman şirketlerini örnek veriyor: “Almanya ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaretin üçte ikisi, şirketlerin kendi bünyeleri içinde yaptığı ticaretten oluşuyor. Bu şekilde dövüz kurlarının etkilerini de bloke etmek olanaklı. Bu nedenle de, Euro’nun yüksek değerine rağmen, Almanlar bugüne kadar hiç yapmadıkları boyutta ihracat yapıyor.”

Dan Hamilton, Avrupa şirketlerinin şu günlerde yapacağı en akıllıca işlerin başında Atlantik’in karşı yakasında yatırım yapmak olduğunu ileri sürüyor: “Euro’yla burada daha fazla şey satın almak olanaklı olduğu için, bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde yatırım yapmanın tam zamanı denebilir. Öte yandan, burada bulunan şirketler kârlarını burada tekrar yatırıma dönüştürüyorlar.”

Buna rağmen, Hamilton stratejik bakımdan hem Amerikan, hem de Avrupa şirketlerinin Asya’da yatırımlarına ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyor. İki tarafın da Asya’yla yapısal bir ticari açığı bulunduğuna işaret eden ekonomi uzmanı, “ama” diyor, “hangi yatırımcıyla konuşsam, en iyi kârı hep ya Avrupa’da ya da Amerika Birleşik Devletleri’nde elde ettiğini söylüyor” diyor.

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster