Demokratların adayı Rashida Tlaib, ABD Kongresi'ndeki ilk Müslüman kadın üye olmaya hazırlanıyor. Filistin kökenli Tlaib, "İnsanlar adımı telaffuz edemese de onlar için yaptıklarımı hatırlıyorlar" diyor.
Filistin asıllı ABD'li politikacı Rashida TlaibFotoğraf: picture-alliance/A.Goldis
Reklam
Amerika Birleşik Devletleri'nde Demokratların Michigan eyaletinde düzenlediği ön seçimleri kazanarak partinin Kongre ara seçimlerinde adayı olmayı başaran Rashida Tlaib, ABD siyasi tarihinde bir ilke imza atmaya hazırlanıyor.
Oyların yüzde 33.6'sını alarak diğer beş Demokrat adayı geride bırakan Filistin asıllı Tlaib'in 6 Kasım'daki seçimleri kazanma ihtimali oldukça yüksek. Nedeni şu an için karşısında Cumhuriyetçilerden bir rakip bulunmaması. 42 yaşındaki Tlaib, seçildiği takdirde ABD Kongresi'nin ilk Müslüman kadın üyesi olacak.
Temsilciler Meclisi'ne girmeye hazırlanan Tlaib, kendisini "Filistin kökenli Amerikalı", "Müslümanlığı ile gurur duyan bir kişi" ve "yürekten bir sosyal hizmet görevlisi" olarak tanımlıyor.
Detroit News'e konuşan Tlaib, "İnsanlar benim inancımı anlamasa da ben onu kamu hizmeti yolu ile güçlü bir şekilde dışa vuruyorum. İnsanlar benim adımı telaffuz edemese de onlar için yaptıklarımı hatırlıyorlar" diyor.
Ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetinin yanı sıra kadınlara eşit ücret ödenmesini savunan kadın politikacı, kampanyası boyunca 1 milyon doların üzerinde destek toplamayı başardı.
42 yaşındaki politikacı Michigan'daki eyalet meclisinde 2009 ile 2014 yılları arasında görev yapmıştı. Tlaib, Michigan'daki meclisin de ilk Müslüman kadın üyesi olmuştu.
Fotoğraf: picture-alliance
Trump'ın konuşmasını kestiği için gözaltına alınmıştı
Tlaib, ABD Başkanı Donald Trump'ın Detroit'te 2016 yılında yaptığı konuşmayı "Çocuklarımız daha iyisini hak ediyor" diyerek bölmüştü. Trump'a "ABD anayasasını okumalısın" diye tepki gösteren Tlaib, bu eylemi nedeniyle güvenlik görevlileri tarafından salondan çıkarılarak gözaltına alınmıştı.
Tlaib, daha sonra başından geçenleri CNN televizyonuna anlatırken, "Annem, ulusal televizyon yayınında gözaltına alınmama çok üzüldü. Gözaltına alındım. Ama sorun değil. Yapabileceğim en Amerikalı şeyi yaptım" ifadesini kullanmıştı.
ABD'de Kasım ayında düzenlenecek Kongre ve yerel yönetici seçimlerinde çoğunluğu Demokratlardan olmak üzere 90'dan fazla Müslüman adayın yarıştığı belirtiliyor. Bu, 2001'deki 11 Eylül saldırılarından bu yana en yüksek aday sayısı.
ABD'de yaklaşık olarak 3,45 milyon Müslüman yaşıyor. Müslümanlar ABD nüfusunun yüzde 11'ini oluşturuyor.
Müslüman kadınlar "sansürsüz" konuşursa
Norveçli gazeteci ve yazar Birgitte C. Huitfeldt son kitabı "Sansürsüz“de farklı ülkelerdeki Müslüman kadınların yaşamlarını kaleme aldı.
Fotoğraf: Nawal El Saadawi
Mısır’da özlem duyulan özgürlüğe doğru
Kitap Mısırlı bir doktor, yazar ve kadın hakları savunucusu olan Nawal El Saadawi’nin hikayesiyle başlıyor. Saawadi'ye göre “Ataerkil, emperyalist ve militarist bir sistem içinde kadınlar özgürleşemez. Özgürlük olmayan sahte bir demokrasi ve adil olmayan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz
Fotoğraf: Nawal El Saadawi
Sürgünde yaşayan bir psikanalist
Suriyeli psikanalist Rafah Nached 2011 yılında Şam’da, Esad rejimine yönelik protestolara katılmış ve travma yaşamış kişilere yardım ettiği için tutuklandı. İki ay sonra serbest bırakıldı. O günden beri Paris’te yaşıyor. Nached’e göre “Arap dünyası değişimi reddediyor. Kitlelere uyum sağlamayanlar anarşist ya da anormal sayılıyor”
Fotoğraf: Liberation
Demokrasi halkın iradesidir
Shirin Ebadi, kadın, çocuk ve göçmen hakları konusunda çalışan İranlı bir avukat. 2003 yılında Nobel Barış Ödülü kazanan avukat İran’da polis ve hükümet tarafından tehdit ediliyor. “Demokrasi açısından Doğu ve Batı yoktur. Demokrasi halkın iradesidir. Bu sebeple önerilen farklı demokrasi modellerini kabul etmiyorum.”
Fotoğraf: Shirin Ebadi
İsrailliler ve Filistinlilerin barışı
Filistinli milletvekili, aktivist ve bilim kadını Hanan Askrawi’ye göre “işgal etmek erkildir ve militaristtir. İsrail ve Filistin arasındaki kavga sonradan icad edilmiştir ve kadınlar olarak bunu sona erdirmemiz gerekir.” Yahudi mültecilere ilişkin tartışmalı açıklamalarına rağmen Ashrawi İsrail ve Filistin arasındaki barış görüşmelerine önemli katkı sağladı.
Fotoğraf: Hanan Ashrawi
Yemen’deki erkeklerin kadın korkusu
Feminist Amal Basha’nın ülkesi Yemen cinsiyet temelli eşitlik konusunda BM'nin yayınladığı listede sonlarda. Ülkede, kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel hakları şeriat yüzünden kısıtlanıyor. Basha’ya göre “Kadınlar barışın sesi olduğu için erkekler kadınlardan korkuyor. Kadınlar silah taciri olmadıkları için erkekler gibi savaştan medet ummuyor”
Fotoğraf: Salzburg Global Seminar
Libya’da umut var mı?
BM’de çalışan Libyalı Hajer Sharief’e göre ülkelerinde sürmekte olan iç savaşı sona erdirmek için hem kadınlara hem erkeklere görev düşüyor. “Eğer ailelere yakından bakarsanız oğlunu savaşa gönderen anneleri görürsünüz. Bu kadınlar silah taşımıyorlar ancak Libya’daki şiddet sarmalına katkı sağlıyorlar.”
Fotoğraf: Nader Elgadi
Ürdün’de namus cinayetleri
Ürdünlü feminist, insan hakları aktivisti ve araştırmacı gazeteci Rana Husseini ağırlıklı olarak kadınlara yönelik şiddete ilişkin yazılar yazıyor. Ona göre “Ürdün toplumu, hakarete ya da tecavüze uğraması, çocuk doğurması, yanlış bedende doğmuş olması, hatta kendi kocasının sadakatsizliğinden bile kadını sorumlu tutuyor, bu durum namus cinayetlerinin sebebi”