1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaAmerika Birleşik Devletleri

ABD olası bir Ortadoğu savaşına müdahil olur mu?

Carla Bleiker
8 Ekim 2024

ABD, Ortadoğu'daki şiddet sarmalında İsrail'in değişmez destekçisi olmaya devam ediyor. Uzmanlar, bu desteğin İran ile olası bir savaşta dahi devam etmesini öngörüyor. Konu, ABD seçimlerinin sonucunu da etkileyebilir.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden el sıkışıyorlar
ABD Başkanı Joe Biden, 25 Temmuz 2024 tarihinde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlamıştıFotoğraf: Susan Walsh/AP Photo/picture alliance

ABD Başkanı Joe Biden, geçen Çarşamba günü sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda, "G7 ülkeleri liderleriyle yaptığımız toplantıda ABD'nin, İsrail'in güvenliğine olan sarsılmaz bağlılığını bir kez daha teyit ettim" ifadelerini kullandı.

Biden'ın destek teyidinin, ABD, Avrupa Birliği (AB) ve pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas'ın, 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasıyla zirveye ulaşan Ortadoğu'daki şiddet sarmalının yıl dönümüne birkaç gün kala gelmesi dikkati çekti. İsrail verilerine göre Hamas, yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdü ve bir kısmı hâlâ Gazze'de tutulan yaklaşık 250 kişiyi rehin aldı.

İsrail'in, misilleme olarak Filistin topraklarında başlattığı ve amacı Hamas'ı yok etmek ve terör örgütünün elindeki rehineleri kurtarmak olarak açıklanan geniş çaplı askerî operasyonda ise Gazze'de çoğu sivil yaklaşık 42 bin kişi hayatını kaybetti.

Hamas'ın Lübnan'daki müttefiki olan Hizbullah'ın, kuzey sınırının hemen ötesinden İsrail'e füze saldırıları düzenlemesiyle çatışmalar bu ülkeye de sıçradı. Önce Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldüren İsrail, ardından Lübnan'a karşı bir kara saldırısı başlattı.

İsrail, Gazze'nin yanı sıra Lübnan'a da hava saldırıları düzenleniyorFotoğraf: -/AFP

ABD'li yetkililer, bölgede topyekûn bir savaştan kaçınmak ve rehinelerin serbest bırakılması karşılığında bir ateşkese varmak istediklerini vurguluyordu. Ancak bu kez de çatışmalara İran aktif olarak dahil oldu ve İsrail'e füze yağdırdı. Bu gelişme, çatışmalara ara verilmesinden ziyade gerilimin daha da tırmanması ihtimalini güçlendirdi.

Biden ve Netanyahu'nun zor ilişkisi

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas ile yürütülen savaştaki tutumu nedeniyle ülkesinde de bazı tepkilerle karşılaşıyor: Netanyahu'nun sert tavrının, Hamas'ın elinde bulunan 100 kadar İsrailli rehinen serbest bırakma ihtimalini azaltmasından endişe ediliyor.

ABD'den de benzer eleştiriler geliyor. İsrail'in en önemli müttefiki, defalarca İsrail'i sivil kayıplardan kaçınmaya ve Gazze'ye daha fazla yardım malzemesi girmesine izin vermeye çağırdı. ABD, zamanda İsrail'in açık ara en büyük silah tedarikçisi konumunda.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council (Atlantik Konseyi) bünyesindeki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi'nin Direktörü Jonathan Panikoff, Washington'ın kayıtsız şartsız İsrail'e destek vermesinin, ABD Başkanı'nın da kişisel olarak Netanyahu'nun da yanında yer aldığı anlamına gelmediğini söylüyor: "Başkan Biden'ın İsrail devletiyle olan ilişkisini, Başbakan Netanyahu ile olan ilişkisinden ayırmak gerekir. Biden'ın, Netanyahu ile yıllardır çok değişken bir ilişkisi var. Ancak İsrail'e ve İsrail'in güvenliğine olan bağlılığı sarsılmaz."

ABD'nin İsrail'e güveni azaldı mı?

Panikoff'a göre ABD, İran'ın füze saldırısını savuşturmak için İsrail'e yardım ettiğinde, bu kararlılık somut olarak sergilendi. Eski bir ABD istihbarat subayı olan Panikoff, aynı zamanda "Biden yönetiminin, Başbakan Netanyahu'nun karar alma mekanizmasından hayal kırıklığına uğradığını" söylüyor ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın İsrail tarafından öldürülmesini buna örnek olarak gösteriyor.

Atlantik Konseyi'nin bir diğer Ortadoğu uzmanı William Wechsler ise "Biden ve Netanyahu arasındaki kişisel güven çok yüksek değil" diyor. Geçen hafta ABD'nin İsrail-Lübnan sınırında Hizbullah ile 21 günlük bir ateşkes için müzakereler yürüttüğünü hatırlatan Wechsler, İsrail'in son hamlesinin Beyaz Saray için de sürpriz olduğunu kaydediyor: "İsraillilerle her gün ateşkes planı hakkında konuşuyorlardı. Ama ABD bu görüşmeleri yaparken, İsraillilerde diğer taraftan Nasrallah'ı öldürme operasyonunu planlıyordu. Biden yönetimi bundan haberdar edilmedi. Her ne kadar güven, temelde devam etse de bu ciddi şekilde sarsıldı."

ABD çatışmaların artması halinde müdahil olur mu?

İran'ın geçen hafta İsrail'e düzenlediği füze saldırısının ardından Netanyahu "İran bu gece büyük bir hata yaptı ve bunun bedelini ödeyecek" demişti. Gözlemciler, İsrail'in misilleme olarak İran'daki hedeflere füze saldırısı yapmasından kaygı duyuyor. Böyle bir misilleme, Lübnan'daki çatışmaların daha da tırmanmasına ve bölge için yıkıcı sonuçlar doğuracak geniş çaplı bir savaşa yol açabilir.

İran, 1 Ekim'de İsrail'e füze saldırısı düzenlediFotoğraf: Amir Cohen/REUTERS

Wechsler'e göre böyle bir savaş, Hizbullah'ın İsrail'e yüz binlerce füze fırlatması ve Demir Kubbe adı verilen İsrail hava savunma sistemini aşması anlamına gelebilir. Eş zamanlı olarak İran'ın da füze fırlatması durumunda, İsrail'de konuşlu ABD hava savunma sistemi de etkisiz hale gelebilir. İsrail'in bunlara karşılık vermesi durumunda ise Hizbullah'ın evlerde ve mahallelerde sakladığı silah ve mühimmat nedeniyle çok sayıda sivilin hayatı tehlikeye girebilir.

Wechsler, böyle bir tırmanış yaşanması halinde ABD'nin büyük olasılıkla olaya müdahil olacağını tahmin ediyor: "Çünkü çok sayıda Amerikalı tehlikede olacaktır. İsrail'de yaşayan Amerikalılar, bölgedeki üslerde bulunan Amerikan askerleri ve Körfez bölgesindeki Amerikan müttefikleri."

İsrail'e destek Harris'e seçimlerde zarar verebilir

Çoğu seçmen için iç meseleler daha büyük bir rol oynasa da ABD'nin İsrail'e verdiği destek, yaklaşan ABD Başkanlık seçimlerini de etkileyebilir. Geçen bahar aylarında ABD'deki birçok üniversitede düzenlenen Filistin yanlısı protestolar, ABD'nin İsrail'e karşı tutumunun başta Demokratlar olmak üzere birçok seçmen için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

George Washington Üniversitesi'nde Mayıs ayında Filistinlilere destek için protesto gösterileri düzenlenmiştiFotoğraf: Nils Hünerfürst/DW

Yoğun bir Arap nüfusa sahip olan Michigan'da 100 binden fazla Demokrat delege, ön seçimlerde o zamanki aday Joe Biden'a oy vermek yerine çekimser kalmıştı. Bu tutumun başlıca nedeni, İsrail'e verilen kayıtsız şartız desteğe duyulan tepkiydi.

2020 başkanlık seçimlerinde Biden, Michigan'ı sadece 154 bin oy farkla kazanmıştı. Diğer kararsız eyaletlerde de benzer bir sonuç ortaya çıkabilir. Panikoff, Washington yönetimin İsrail'e verdiği desteğin Kamala Harris'e, seçimin sonucunu Donald Trump'ın lehine etkileyebilecek kadar çok oya mal olabileceği görüşünü dile getiriyor.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?