1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD-Rusya ilişkilerinde kritik süreç

Christina Bergmann28 Şubat 2008

NATO’nun doğuya doğru genişlemesinden füzesavar projesine birçok faktör Washington-Moskova hattını geriyor. Rusya’da Putin’in yerini alması beklenen Dimitri Medvedev döneminde de ilişkilerde olumlu gelişme beklenmiyor.

ABD-Rus ilişkileri son yıllarda giderek gerildi
ABD-Rus ilişkileri son yıllarda giderek gerildiFotoğraf: AP

Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkiler pürüzlerle dolu. NATO’nun doğuya genişlemesi, Irak savaşı, İran’ın nükleer programından kaynaklanan anlaşmazlık, Kosova’nın bağımsızlığı ve Amerikan füzesavar projesi ilişkileri zorluyor. Rusya’daki devlet başkanlığı seçimi, eski günlerini arayan bu dev ülke ile Amerikan süper gücü arasındaki tansiyonu düşürebilir mi?

ABD Başkanı George Bush ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2001 yılında Slovenya’da yaptıkları ilk buluşmada çok iyi anlaşmışlardı.

Başkan Bush, “Putin’in gözlerine bakıp ruhunun derinliklerini gördüm” şeklindeki tarihi sözleriyle, Rus liderin ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini ima etmekteydi. 2001 yazında ABD ve Rusya’nın ortak çıkar ve sorumlulukları vardı. “Başkan Putin ile yaptığım buluşma, sadece iki ülkenin değil ama bütün dünyanın yararına olacak yapıcı ilişkilerin ilk adımı olmuştur.”

ABD'nin füzesavar sistemi projesi, Rusya'nın tepkisini çektiFotoğraf: dpa


11 Eylül’de gelelen teklif

Önce öyle de olmuştu. 11 Eylül saldırılarının ardından Putin Bush’a kapsamlı destek vermeye hazır olduğunu duyurmuş ve öncelikle Afganistan’daki El Kaide ile mücadeleyi ortaklaşa yürütebileceklerini söylemişti. ABD bu öneriyi önce memnuniyetle kabul etmiş ama aynı yılın Aralık ayında, füzesavar sistemlerinin sınırlandırılması anlaşmasını tek taraflı iptal etmişti.

Büyükelçi Jack Matlock, ilerki yıllarda ABD ve Batı’nın, doğrudan Rusya’yı hedef almayan ancak Moskova tarafından kibirlilik olarak tanımlanan kararlar aldığını hatırlatıyor. 1980’li yılların sonlarında Moskova büyükelçiliği görevinde bulunan Matlock şunları söylüyor: “Hadiselere Rusya açısından bakacak olursak, Putin Rusları Küba ve Vietnam’dan çekiyor. Biz ise karşılığında Romanya ve Bulgaristan’ın NATO üyeliğini gündeme getiriyor, hatta Ukrayna’nın da ilerde ittifaka katılabileceğini söylüyoruz. Küçük düşürmek diye buna denir.”

Büyükelçi Matlock Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde füzesavar sistemi üslendirilmesinin yerinde bir karar olduğunu ancak uluslararası mutabakatı gerektirdiğini belirtiyor. ‘Rusya’nın böyle tepki göstermesi normal' diyen büyükelçi ancak bu gerginliğin yeni bir soğuk savaşa yol açacağını sanmadığını söylüyor: “Dikkatli bakarsak, ilişkilerin hiç te o kadar kötü olmadığını görürüz. İkili ekonomik ilişkiler sürekli gelişiyor, seyahat kısıtlaması yok. ABD’de çok Rus var. Rusya’da iş yapan Amerikalılar’ın sayısı da artıyor.”

Demokrat Parti'nin başkan adaylarından Hillary Clinton'a göre Rusya'da kararları yine Putin verecekFotoğraf: AP


”Kararları yine Putin verecek”

Jack Matlock, ABD ve Rusya’nın başta nükleer silahlar konusu olmak üzere ortak çıkarlarına önem vermelerinin ilişkilerin daha da düzelmesine yarayacağı kanaatinde: “Ronald Reagan ve Baba Bush'un Mihail Gorbaçov ile kararlaştırdıkları hızlı ve denetlenebilir silahsızlanma politikasını yeniden canlandırmalıyız. Bu konu 1990’lı yıllarda ihmal edildi. Hele son yedi yıldır iki ülke de geçmişi hatırlatan politikalar izliyor.”

Demokrat Parti’nin başkan adaylarından Hillary Clinton, Bush yönetiminin Rusya’ya tutarsız davrandığını belirtiyor ve Dimitri Medvedev’in devlet başkanlığına seçilmesinin kesinlik kazanmasını, Putin’in iktidarda kalması için düzenlenmiş bir manevra olarak nitelendiriyor: “Hiç şüphem yok ki, buluşmalar, resmen devlet başkanı sıfatını taşıyan şahıs ile yapılacak ama kararları yine Putin verecek.”

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Sonraki bölüme git DW Gündemi

DW Gündemi

Sonraki bölüme git Daha fazla DW içeriği