AB'de Berlusconi dönemi
24 Aralık 2003AB Dönem Başkanlığı döneminde İtalya’nın Başbakanı Silvio Berlusconi son altı ayda manşetlerden inmedi. Berlusconi hem konsey başkanı olarak hem de başbakan olarak sürekli gündemde kaldı, ancak daha ziyade olumsuz haberlerle. Berlusconi kendisine ve makamlarına gölge düşürdü. Almanya’da yayınlanan Neue Rhein / Neue Ruhr gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Richard Kiessler’in yorumu ...
"AB Dönem Başkanlığı yıl sonunda İtalya’dan İrlanda’ya geçince birçok kişi rahat bir nefes alacak. Ancak bu önemli görevi devralacak olan İrlanda yüzünden değil, daha ziyade Silvio Berlusconi yüzünden. Berlusconi kendi çabasıyla bugünlere kadar gelebilmiş, sıfırdan başbakanlığa ve medya imparatorluğuna yükselmiş bir lider. Ancak AB Dönem Başkanlığı'nı pek yürütemedi.
Brüksel’de yapılan ve başarısızlıkla sona eren devlet ve hükümet başkanları zirvesinde görüşmeleri çok dar bir zaman çerçevesine oturtan Berlusconi, AB için iyi bir arabulucu olmadığını da birkez daha ortaya koydu.
Berlusconi daha önce de hatırlanacağı gibi Avrupa Parlamentosu’nda Alman milletvekili Martin Schulz için ‘Nazi’lerin toplama kampındaki bekçi’ benzetmesini kullanmıştı. Berlusconi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ise Çeçenistan’daki sert operasyonlardan dolayı övgüler yağdırmış, Rusya ve İsrail’in de Avrupa Birliği’ne alınması gerektiği yönündeki teklifi ise yine Avrupa çapında hayretle karşılanmıştı.
İtalya, 1957’de Roma’da imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasından beri Avrupa Birliği’nin birleşme ve entegrasyon sürecine hep önayak olmuştur – ta ki Berlusconi dönemine kadar. Berlusconi’nin Avrupa anlayışı biraz farklı. Onun için Avrupa demek, iç politik alanda çıkarları korumak demek, sahip olduğu medya imparatorluğunun başarısını ilerletmek demek, kişisel çıkarlar demek.
Şüphesiz, kendine aşık bu İtalyan milyonerinin Avrupa Birliği’ni son altı ayda hakkıyla temsil etmeye layık bir kişi olmadığı ortada. Berlusconi altı ay önce devraldığı dönem başkanlığının büyük bir ‘zafer’ olarak görülmesi gerektiğini söylüyor. Ama buna kendi ülkesi İtalya’da bile inananların sayısı çok olmasa gerek.
Berlusconi yeni medya yasası nedeniyle Devlet Başkanı Carlo Azeglio Ciampi ile de daha yeni birbirine girdi. Bu anlaşmazlıkta da kendi çıkarları sözkonusu olduğu zaman kanun tanımadığını birkez daha ortaya koydu.
Elindeki iktidarı bu kadar kötüye kullanan birinin cezasız kalacağını düşünmek, İtalya’daki istikrarlı demokrasiye saygısızlık olur. Merkez-sağ koalisyon kendi içinde çatırdıyor, Forza İtalia partisi de hızla uçurumdan aşağıya yuvarlanıyor. Berlusconi’yi fırtınalı günler bekliyor."