AB'de olası mülteci akını tartışılıyor
25 Şubat 2011Libya'da ayaklanma yayılıyor. İktidarı sarsılan Muammer Kaddafi ise dün telefon aracılığıyla devlet televizyonundan bir kez daha halka seslenerek destek istedi. Gösterilerin arkasında El Kaide'nin olduğu öne süren Kaddafi, isyancıların El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu arada çalkalanmakta olan Kuzey Afrika’dan gelmesi beklenen mülteci akını ise Avrupa Birliği’nin kuzey ve güneydeki üyeleri arasında gerginliğe yol açıyor. Konunun yoğun bir şekilde tartışıldığı Brüksel’deki AB İçişleri Bakanları toplantısında İtalya İçişleri Bakanı Roberto Maroni alarm verdi. Afrika’nın kuzeyinden Avrupa’ya dev mülteci dalgalarının geleceğini söyleyen Bakan, geçen haftalarda Tunus’tan gelen mültecilerin hedefinin İtalya olmasına rağmen, tüm Birliğin ortak hareket etmesi gerektiğini belirtiyor. „Akdeniz bölgesinde olanlar, sadece İtalya’nın ve Avrupa’nın diğer Akdeniz ülkelerinin sorunu değil. Bu Avrupa ve dünyanın sorunu." diyen Maroni, "Burada insani açıdan olağanüstü bir durum söz konusu ve bu konuda yalnız bırakılmamalıyız.” şeklinde konuştu.
Bu İtalya'nın yükümlülüğü
İtalya, AB’nin kuzeydeki üyelerinin de mültecilere kapılarını açmasını istiyor. Ancak kuzeydeki ülkeler buna karşı çıkıyor. Alman İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, bunu İtalya’nın bir yükümlülüğü olarak görüyor. "Almanya geçen yıl 40 bin mülteciyi kabul etti. Nispeten az nüfuslu İsveç 30 bin, Belçika 20 bin mülteciye kapılarını açtı. İtalya’nın kabul ettiği mülteci sayısı ise 7 bin." diyen de Maizière, İtalya'nın sorunlarla karşı karşıya olduğunu, ancak henüz bu sorunların altından kalkamayacak raddeye gelmediğini kaydetti.
AB'ye vicdan çağrısı
Alman Bakan, Libya’dan Avrupa’ya daha da büyük bir mülteci dalgasının gelip gelmeyeceğinin belli olmadığını, bu konuda neden yokken bir tahminde bulunulmaması gerektiğini söylüyor. Ancak Avrupalıları, mültecileri her koşulda kıtadan uzak tutmaya çalışmakla eleştirenler de var. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navanethem Pillay, salı günü (23.02) Brüksel’de yaptığı görüşmelerde Avrupa Birliği’nin daha vicdanlı olması çağrısında bulundu. Pillay „Bir insan akını, güvenlik riski veya herhangi bir tehdit olarak değil, insani bir konu olarak görülmelidir. Avrupa şimdi insan haklarını koruma konusundaki yükümlülüğünü yerine getirmeli. Bu insanların acil olarak korunması gerekiyor.” dedi.
Durum 20 yıl öncesini andırıyor
İçişleri bakanları, geldikleri ülkelerde baskı altında oldukları için iltica başvurusunda bulunanlar ile ekonomik nedenlerden dolayı mülteci konumunda bulunanlar arasında ayırım yapılmasına önem veriyorlar. Alman İçişleri Bakanı de Maizière, Tunus’tan gelenlerin çok azının iltica başvurusunda bulunduğunu ve durumun, Almanya’nın yaklaşık 20 yıl önce yüz binlerce sığınmacıya kapısını açtığı Yugoslavya savaşı ile benzerlikler taşıdığını kaydetti. "İnsanlara ancak, ülkelerini terk etmelerine destek olarak değil, ülkelerinde kalıp iş bulmalarını sağlayarak yardım edebiliriz." şeklinde konuşan de Maizière, bunun 90’lı yıllarda Balkanlar’daki gelişmelerden çıkardığıkları ders olduğunu vurguladı.
AB somut adımları erteliyor
Ancak sığınmacıların geldikleri ülkelerde daha iyi yaşam koşullarının sağlanmasına yardımcı olmak, uzun vadeli bir görev. AB ise şu anda aciliyet gerektiren Libya konusunda somut kararlar alınmasını erteliyor. Libya’ya yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı sorusu yanıtsız kalırken, olası mülteci akınına karşı ne yapılacağı konusuna açıklık getirilemedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach / Aydın Üstünel
Editör: Hülya Köylü