AB’de sınır kontrolü tartışması
26 Nisan 2012Schengen Antlaşması’nı imzalayan 26 Avrupa ülkesinde vatandaşlar sınır kontrollerine tabi tutulmadan seyahat edebiliyor. Ancak önce Danimarka, ardından da Fransa ve Almanya'nın Schengen'e sınırlama getirilmesiyle ilgili çıkışları, EURO 2012'nin evsahibi ülkelerinden Polonya'nın, şampiyona sırasında sınır kontrolleri yapmayı planlaması "Avrupa'daki seyahat özgürlüğü kısıtlanıyor mu?" sorusunu da gündeme getirdi.
Alman ve Fransız bakandan mektup
Almanya ve Fransa içişleri bakanlarının Schengen kurallarını değiştirilmesine ilişkin olarak geçen hafta AB Dönem Başkanı Danimarka’ya sundukları mektup, Avrupa Birliği içişleri bakanları toplantısına damgasını vurdu. İki bakan mektuplarında, serbest dolaşımın uygulandığı Schengen Bölgesi içinde ülkelerin istisnai durumlarda 30 günlük sınır kontrolü uygulamasını yürürlüğe koyabilmesini istiyor. Bakanlar, Schengen ülkelerinden birinin sınırlarını korumakla ilgili üzerine düşen görevi yerine getirmemesi sonucu oluşan ‘yasadışı göç’ akınını da bu istisnalar içinde değerlendiriyor. Ayrıca bakanlar bu konuda karar yetkisinin Avrupa Birliği kurumlarında değil, bizzat ülkelerde olmasını istiyor. Şu anda Schengen Bölgesi’nde sınır kontrollerine ancak ‘terör' gibi ağır bir tehdit durumunda ya da ‘spor organizasyonları, önemli uluslararası toplantılar' gibi istisnai durumlarda izin veriliyor.
Yasadışı göç argüman mı?
Geçen yıl Arap baharının tetiklediği göç dalgası ve Danimarka’nın iç siyasi nedenlerle sınır kontrolleri uygulamaya başlaması üzerine yeni bir öneri hazırlayan Avrupa Birliği Komisyonu, Schengen ülkelerinden sınır kontrollerini azami beş günle sınırlandırılmasını istemişti. Komisyon, bu sürenin ancak diğer üye ülkelerin de onay verilmesi halinde uzatılabilmesi istiyor.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström, “Bizim daha fazla Avrupa’ya ihtiyacımız var, daha azına değil” diyerek, uzun süreli sınır kontrollerinin ‘göç dalgası’ gerekçe gösterilerek uygulamaya konmasına karşı çıktı. Öte yandan Fransa içişleri bakanının Alman mevkîdaşı ile birlikte böyle bir öneriye imza atmış olması da, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesi sağ-muhafazakâr iktidarın seçmenlere yönelik hamlesi olduğu öne sürülerek eleştiriliyor. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, “Ne yazık ki popülizm rüzgârı Avrupa entegrasyonunun en önemli başarısı olan serbest dolaşıma kadar ulaştı” dedi.
Avrupa Parlamentosu kontrollere karşı
Bu konuda karar aşamasında söz sahibi olan Avrupa Parlamentosu ise Avrupa Birliği Komisyonu’nun önerileri ile pek çok noktada örtüşüyor. Avrupa Parlamentosu’nun Hrıstiyan Sosyal Birlik Partili üyesi ve içişleri uzmanı Manfred Weber şöyle konuşuyor: “Schengen Bölgesi, Avrupa adına büyük bir başarıdır. Vatandaşlar, sınır kontrollerinin kalkmış olmasının olumlu etkilerini kendi hayatlarında da hissediyorlar. Bu yüzden Avrupa Parlamentosu olarak biz, serbest dolaşım ilkesinin gelecekte de geçerli olması için elimizden geleni yapacağız. Sınır kontrollerinin yeniden uygulamaya konması ise ancak özel durumlarda, örneğin ağır suç teşkil eden bir vaka karşısında, terör durumlarında uygulanabilmeli. Ancak bu istisnalar, kaideye dönüşmemeli.”
"Amacımız kalıcı sınır kontrolü değil"
Öte yandan Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, amaçlarının kesinlikle kalıcı bir sınır kontrolünü uygulamaya koymak olmadığını söyleyerek önerilerini savundu. Alman bakan, serbest dolaşımın ortadan kaldırılmasının söz konusu olmadığını, ortaya attıklarını önerinin ‘son çare’ olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Friedrich ayırca, her ülkenin kendi güvenliğinden sorumlu olduğunun altını çizerek, sınır kontrollerine ilişkin olası kararın da ülkeler tarafından verilmesi konusundaki ısrarını da dile getirdi. Schengen Antlaşması’na ilişkin yeni düzenlemelerin haziran ayı sonuna kadar onaylanması bekleniyor. 26 Avrupa ülkesinde geçerli olan Schengen Antlaşması, sınır kontrolleri olmadan serbest dolaşıma olanak tanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Dpa, Afp, Rtrd, DW / Derleyen: Başak Özay
Editör: Murat Çelikkafa