Avrupa Birliği ülkeleri, terör ve şiddet tehdidine karşı mücadele etmek üzere yasal düzenlemeleri artırırken Avrupa akademik çevreleri de Brüksel'e “Teröre karşı mücadele ederken, insan haklarını çiğniyorsunuz” uyarısı yapacak.

Avrupa Parlamentosu, AB Komisyonu, karar organı AB Konseyi'nden temsilciler ve Avrupa'nın çeşitli üniversitelerinden akademisyenler, Avrupa için hassas önemdeki güvenlik ve özgürlükler konusunu, üç gün boyunca düzenlenen geniş katılımlı yıllık konferansta masaya yatırıyor.

Toplantılarda, 23 Avrupa üniversitesi ve Avrupa'nın dört bir yanındaki araştırma merkezinin ortaklaşa hazırladıkları rapor açıklanacak. Dört yıllık çalışmanın ürünü olan bu rapor, akademik dünyanın siyasilere yaptığı uyarılar olarak yorumlanıyor.

11 Eylül sonrası önlemler sorunu

Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen bir projenin ürünü olan bu rapor, dünyayı sarsan 11 Eylül terör saldırılarının ardından Avrupa'da teröre karşı mücadelede alınan önlemlerin, sanıldığının aksi bir etki yaptığına dikkati çekiyor. Terör ve şiddete karşı düşünülen yeni teknolojik çözümlerin ise güvenlik sorununu daha fazla artırdığı görüşünü dile getiriyor. Eski bilindik istihbarat yöntemleri de, terörle mücadeledeki en etkili silahlar olarak açıklanıyor.

Bununla birlikte, Avrupa'nın belli başlı ülkelerinde sıkılaştırılan güvenlik önlemlerinin ve yasal düzenlemelerin, Avrupa'daki temel hakları ve hukukun üstünlüğünü gözardı ettiği görüşüne de yer veriliyor. Bu da, AB'nde siyasi karar alıcılara, güvenlik önlemleri ile özgürlükler arasındaki dengeyi gözetin mesajını vermesi açısından önem kazanıyor.

Terörle mücadelede işbirliği

Toplantıda Türkiye'den katılımcı bulunmuyor. Ancak genişleme sürecinden de bahsedilecek olması, Türkiye ve AB arasında terörle mücadeledeki işbirliğini gündeme getirecek. Ayrıca, sığınma, göç politikası ve sınır sorunları da tartışılacak diğer konular olarak öne çıkacak.

Öte yandan Avrupa'daki akademik çevreler, AB'nin iç ve yapısal reformlarını gerçekleştirecek, 'Reform Anlaşmasına' ilişkin prensipte varılan anlaşmadan ise oldukça memnun. Özellikle, 'Avrupa Temel Haklar Şartının' hukuki bağlayıcılığının olmasının gereğine vurgu yapılıyor. Ancak bu şekilde Avrupa'daki kişisel özgürlüklerin, Avrupa ülkeleri tarafından çiğnenmesinin önüne geçilebileceği görüşü savunuluyor.