AB’nin mülteci sorunu
13 Ağustos 2013 BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, Malta ve İtalya’ya sadece bu yılın ilk altı ayında gelen mülteci sayısı 8 bin 400’u buldu. Nüfusu 415 bin olan küçük Akdeniz adası Malta için bu, oldukça büyük bir rakam.
ProAsyl adlı mültecilerle dayanışma örgütünün sözcüsü Karl Kopp, şunları kaydediyor: “AB’nin dış sınırlarındaki ülkeler kapasitelerinin üzerinde bir mülteci akınıyla karşı karşıya. Ancak bu durum, tabii ki, oralarda yaşanan insan hakları ihlâllerini, hiçbir şekilde haklı gösteremez.”
Avrupa Adalet Divanı, haziran ayında Malta’yı Somalili bir mülteciye tazminat ödemekle yükümlü kıldı. Zira söz konusu mülteci, sınır dışı edilmek amacıyla tutulduğu hapishanede, aylarca aşırı sıcağa veya soğuğa katlanmak zorunda kalmış, mültecinin dışarı çıkmasına da izin verilmemişti. Adalet Divanı, kararın, aşağılayıcı ve insan onuruna yaraşmayan muameleden dolayı verildiğini açıkladı.
İstisnai düzenleme
Peki, AB, Malta, Yunanistan ve İtalya gibi mülteci akınına uğrayan ülkelerin yükünü hafifletmek için ne yapabilir? Zira mülteciler şimdiye dek AB devletleri arasında birbirlerine paslanıyordu. Bunun en önemli sebebi, mültecinin ilk sığınma başvurusunu yaptığı ülkeye geri gönderilmesini öngören düzenlemeler. Mülteciler, Kuzey Avrupa ülkelerine geçmeyi başarsalar bile ilk başvuru yaptığı Güney Avrupa ülkelerine geri gönderiliyor. Almanya’da şu anda yalnızca Yunanistan üzerinden AB topraklarına giren mültecilerin geri gönderilmesini engelleyen istisnai bir düzenleme yürürlükte.
Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Avrupa Parlamentosu üyesi Axel Voss, bu uygulamada, AB’nin, eskiden mültecilerin tek tük geleceğinden yola çıkmasının etkili olduğunu söylüyor ve ortak bir çözüm bulunması gerektiğini savunuyor: “Bu durum, artık münferit olarak devletleri ilgilendiren bir konu olmaktan çıktı. Özellikle Arap dünyasındaki huzursuzlukların ardından gördük ki, bir anda yığınla mülteci AB’ye geliyor. Bu akına maruz kalan bazı üye ülkeler ise durumun üstesinden gelmekte zorlanıyor.”
Haziran ayı başında AB’de ortak bir mülteci politikası yürürlüğe girdi. Bu politika, ortak bir iltica süreci ve sığınma talebi kabul edilen mülteciler için Birlik genelinde geçerli, hukuki bir statü öngörüyor. AB, sığınma talebinde bulunanların Birlik genelinde eşit ve adil muameleye tutulmasını hedefliyor.
ProAsyl adlı mültecilerle dayanışma örgütünün sözcüsü Karl Kopp, bu düzenlemenin kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini kaydediyor. Kopp, bazı ulusal mahkeme ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararlarının da mültecilerin durumunun iyileştirilmesine yardımcı olduğunu anlatıyor.
Avrupa Parlamentosu üyesi Axel Voss, Malta ve Kıbrıs gibi küçük ülkelerin diğer AB ülkelerinin yardımına ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Zira bu ülkelerin karşı karşıya bulunduğu iltica sorunu ile hiçbir AB ülkesinin tek başına başa çıkamayacağını vurguluyor. Çünkü iltica başvurusunda bulunanların ilk aşamada tutuklanması gerektiği için, Malta gibi küçük ülkelerde hapishanelerde yığılmalar yaşanıyor. Bu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tespit ettiği durumlardan birini oluşturuyor. Axel Voss, bu durumun bugünden yarına değişmesinin zor olduğunu görüşünde.
İnsanlık dışı koşullar
ProAsyl sözcüsü Karl Kopp’un bu insanlık dışı koşulların değişmesi için somut bir önerisi var: “AB artık insanları hapsetmemeli ve AB bütçesinden, yeni hapishaneler inşa etmemeli. AB Yunanistan’da insan onuruna yaraşır konaklama yerlerini finanse etmeli, tutuklama rejimini kaldırılmalı. Gözetim evleri açmalı. Ve kadın, çocuk ve bakıma muhtaçlar kişileri, insani kriterlere uygun biçimde AB ülkelerine dağıtmalı. Ayrıca mültecilere sınırlarını kapatmak yerine, örneğin Yunanistan’a yasal geçiş yolları açmalı.”
Kopp, Avrupa’da mültecilerin kötü muameleye maruz kalıp, istismar edildiğine ve bazen öldüğüne dikkat çekiyor. Kopp'a göre, bu hazin bu durum, Avrupa içerisinde bir insan hakları skandalı.
AB kuzey ülkelerine, kriz bölgelerinden daha fazla mülteciye kapılarını açma çağrısında bulunuyor. Almanya bu yıl 5 bin Suriyeli mülteciyi kabul edecek. Ancak BM verilerine göre ülkedeki çatışma ortamından kaçan Suriyeli sayısı 1 milyon 800 bin dolayında. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Suriye sorununa siyasi bir çözüm bulunmadığı takdirde bu sayının artacağı uyarısında bulunuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
DW/SP/BD/BÖ/NH