1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB sınırları akıllanıyor

3 Haziran 2012

AB, ‘akıllı sınır’ sistemleri ile sınırların daha sıkı bir şekilde gözetlenmesi hedefliyor. Ancak ‘akıllı sınır’ planları yoğun eleştirilere de hedef oluyor.

Fotoğraf: picture alliance/dpa

AB’nin sınırlarının korunması için 2008 yılında başlatılan ‘akıllı sınır' projesi ile ilgili tartışmalar, Heinrich-Böll Vakfı'nın geçtiğimiz hafta kamuoyuna sunduğu araştırmanın ardından yeniden alevlendi.

Proje kapsamında kurulması planlanan sistemlerden biri, Avrupa Sınır Gözetim Sistemi, kısa adıyla EUROSUR. Projenin amacı, sınırlar ötesi suç olaylarının önünü kesmek, kaçak göçü engellemek ve Akdeniz’den tekneler yoluyla Avrupa’ya ulaşmaya çalışan mülteciler arasında ölüm vakalarının sayısını azaltmak.

AB yeni projeyle kaçak göçü de engellemek istiyorFotoğraf: picture-alliance/dpa

Proje kapsamında AB üyesi ülkelerin veri bankaları birbirine bağlanacak ve yeni iletişim şebekeleri oluşturulacak. Dış sınırların gözetiminin insansız uçaklar ve uydu sistemleriyle iyileştirilmesi de planlanıyor. Avrupa Komisyonu, EUROSUR’u Avrupa çapında entegre bir sınır idare sistemi kurulması yönünde önemli bir adım olarak görüyor.

EUROSUR’un yanında iki akıllı sınır projesi daha planlanıyor. Giriş-Çıkış Sistemi "EES" ile yabancıların Avrupa’ya giriş-çıkışları kontrol edilecek. Kayıtlı Yolcu Programları "RTP" ile de verilerini daha önceden Avrupa makamlarına bildirip kontrol ettiren üçüncü ülke vatandaşlarının AB’ye daha hızlı giriş yapmaları sağlanacak.

"Projenin zaafları var"

Alman Yeşiller partisine yakınlığıyla bilinen Heinrich-Böll Vakfı, Komisyon’un planlarını incelettiği araştırmada akıllı sınır sistemlerinin çeşitli zaaflarını ortaya koydu. Araştırmanın yazarlarından olan ve ‘Statewatch’ adlı İngiliz vatandaşlık hakları örgütünde görev yapan Ben Hayes, Komisyon’un Akdeniz’deki mültecilerin hayatını kurtarma kılıfının altında başka niyetler yattığını söylüyor.

AB ülkelerinin sınırlarında kontrol sistemi genişletiliyorFotoğraf: picture-alliance/dpa

Hayes, “Komisyon’un düzenlemesine baktığımızda mültecilerin nasıl kurtarılacağına ya da durumlarının ne olacağına dair hiçbir yerde hiçbir ifade geçmiyor. Bunun yerine mültecilerin Avrupa’ya ulaşmasını engellemek üzere geri gönderme operasyonları geliştiriliyor” diyor.

"Şirketler para kazanacak"

AB Komisyonu, akıllı sınır sistemleri ve biyometrik kontrollerle özellikle vizesi dolduğu halde Birlik ülkelerinde kalmaya devam edenlerin izini de sürmek istiyor. Araştırmayı yapan uzmanlar ise bu sistemlerin getireceği faydanın, sistemi kurmak için harcanacak çaba ve masrafa değmeyeceği görüşünde. Yılda üçüncü ülkelerden AB ülkelerine yaklaşık 100 milyon kişi giriyor. Her yolcunun verilerinin kaydedilmesi durumunda ortaya çıkacak devasa veri bankası, verilerin korunması için çalışanlar açısından bir kabus anlamına geliyor.

Araştırmacı Ben Hayes, “Sahip olmak istedikleri kapasite, Akdeniz ya da Kuzey Atlantik’in her yerinde Avrupa’ya doğru yol alan her teknenin izini sürebilecek durumda olmak. İleri teknoloji sistemleri kurulması planlanıyor, ama projenin teknik ya da maddi olarak hayata geçirilebilirliği ile ilgili bağımsız uzmanlara danışılmış değil. Teknik konularda sadece bu tür güvenlik teknolojilerini satan şirketlere danışılıyor” değerlendirmesini yapıyor.

Hayes, göç konusunda teknolojik çözümlere yönelinmesinin ardında güvenlik şirketleri lobisinin bulunduğunu belirtiyor ve 24 üye ülkenin tüm sınır sistemlerinin oluşturulması işinden güvenlik teknolojisi şirketlerinin büyük paralar kazanacağına dikkat çekiyor. Proje, 2007-2013 yıllarını kapsayan 1 milyar 820 milyon euroluk ‘Dış Sınırlar Fonu'ndan finanse ediliyor.

Araştırmayı hazırlayan uzmanlardan Ben HayesFotoğraf: Nicola Egelhof, Heinrich-Böll-Stiftung

AP'nin onayına sunulacak

AB Komisyonu tarafından 2008 yılında oluşturulan proje ancak bu yıl Avrupa Parlamentosu’nun onayına sunulacak. Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubu üyesi Ska Keller, bu kadar zaman ve para harcandıktan sonra Parlamento’nun projeyi reddetmesinin gerçekçi olmayacağını belirtiyor.

Keller veri koruma konusundaki endişesini de dile getiriyor. Vizesi dolduğu halde Avrupa’da kalmaya devam edenleri tespit etmeye yönelik bir veri bankasının boyutuna dikkat çeken Avrupa Parlamentosu üyesi, böyle bir veri bankasının kısa sürede polis ve soruşturma birimlerinin de ilgisini çekeceğini ve kişisel bilgilerin korunması açısından çok tehlikeli olduğunu belirtiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Rachel Gessat, Çeviri: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Köylü

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik