1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB’nin sahte para mücadelesi

Alexander Andreev12 Eylül 2007

Soğuk Savaş döneminde Moskova’nın Batıya karşı kullandığı Bulgar sahtecilik birimleri mafyanın denetimine geçti. Avrupa Birliği, adli ve güvenlik alanındaki boşlukların kapatılması için Sofya’ya baskısını artırıyor.

İspanya'da son ele geçirilen sahte banknotlar uzmanlar tarafından "kusursuza yakın" olarak niteleniyor.
İspanya'da son ele geçirilen sahte banknotlar uzmanlar tarafından "kusursuza yakın" olarak niteleniyor.Fotoğraf: dpa Zentralbild

Eylül ayı başında İspanyol polisi bir sahte para çetesi çökerterek, rekor miktarda sahte para ele geçirdi. 2000 adet sahte 200 Euro banknotu, uzmanlar tarafından “neredeyse kusursuz” olarak nitelendiriliyor.

Bunun son yıllarda Avrupa’da ele geçirilen en büyük sahte para miktarı olduğunu bildiren İspanyol polisi, operasyon sırasında gözaltına alınanların, banknotları piyasaya süren 6 Romanya vatandaşı ve sahte parayı İspanya’ya sokan 4 Bulgaristan vatandaşı olduğunu açıkladı.

Sahte parayla ilgili yoğun araştırmalarıyla bilinen Bulgar gazeteci Christo Christov, „Sofya, Filibe ve Varna’daki sahte para atölyeleri 2001-2002 yıllarında en şaşaalı dönemlerini yaşadılar” saptamasında bulunuyor.


Europol araştırdı


Alman Main-Post gazetesinin haberinde de, banknotların, uzmanların bile özel aletler olmadan gerçeklerinden ayırt edemeyecekleri kadar kaliteli olduğuna dikkat çekiliyor.

Avrupa Polis Teşkilatı Europol’un verilerine göre, sadece 2006 yılında 49 milyon Euro’ya denk düşen sahte para ele geçirildi.

Yetkililer, en fazla sahte paranın Bulgaristan’da üretildiğini, ve son dönemde özellikle 200 Euroluk banknotların gözde olduğunu bildiriyor.

Bulgaristan’ın bu alanda en kötü üne sahip olmasının, Soğuk Savaş dönemine uzanan nedenleri var. Bulgaristan’ın komünist geçmişindeki devlet güvenlik birimleri üzerine araştırma yapan uzmanlar, sahte para üretimi ile ilgili teknolojik bilgi birikiminin bu dönemde oluştuğunu kaydediyorlar.

KGB’nin “görev dağılımı”

Sovyet gizli haberalma teşkilatı KGB’nin o dönemde yaptığı “iş dağılımı”nda, Bulgaristan’a sahte para, sahte belge ve sahte kredi kartı üretmek düşüyordu.

Komünist rejimin tarihe karışmasıyla, grafikerinden baskı makinasına, tüm bu altyapı “özelleştirildi”.

70’li ve 80’li yıllarda silah, uyuşturucu, ve sahte paranın batıya sızdırılması için kullanılan ve dönemin devlet güvenlik kurumlarının kontrolünde olan dağıtım kanalları da, günümüzde organize suç örgütlerinin elinde ve sahte euro ve dolar banknotlarının dağıtımında kullanılıyor.

Sahte paraya hapis yok

Gazeteci Christo Christov, sahte para endüstrisindeki patlamayı, “Adalet makamları zayıf ve polis de etkisiz. Polis, perde arkasındakileri ortaya çıkaracak yeterli delil toplayamadığı için, sonuçta sadece atölyeler kapatıldı, ama kimse hapse girmedi” sözleriyle açıklıyor.

Bavyera eyaleti kriminal dairesi sahte para ile mücadele bölümü başkanı Eduard Liedgens, günümüzde en iyi sahte banknotların, Litvanya ve Bulgaristan’dan geldiğini belirtiyor.

Liedgens, bunun arkasındaki faktörler olarak, bilgi birikimi olan grafikerlerin ve baskıcıların, emeklerini ucuza pazarlamalarını, kağıt üreticileri ile iyi ilişkileri ve eski istihbarat görevlilerinin, süreçte rol almasını gösteriyor.

Brüksel’den Sofya’ya baskı

Bulgaristan’da sahte para dağıtımı, AB üyeliğinden önce de cezaya tabiydi. Ancak sahte para üretimi suç sayılmıyordu.

Nihayet Brüksel’in baskısı sonucu, ceza hukukunda gerekli değişiklikler yapıldı. Zira kanunlardaki bu boşluktan yararlanan birçok kişi, yıllardır adalet tarafından yakalanmadan sahte para üretiyordu.

Hatta mahkeme karşısına çıkarılan bir sahte para üreticisi, bastığı banknotlar ile odasının duvarlarını kaplayacağını söyleyip, cezadan kurtulmuştu.


ABD’nin çabaları


Sahte para konusunda araştırmalar yapan gazeteci Christo Christov, bu alanda Bulgaristan’da mücadele verenlerin sadece Avrupalılar olmadığına dikkat çekiyor:

“Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın çabaları ve Federal Soruşturma Dairesi FBI’ın Sofya’da bir ofis açmasının ardından birçok atölyenin yeri saptandı ve basıldı. Bu atölyelerde sahte belgeler de basıldığı için, terörle mücadele kapsamına giriyorlardı.”