Acil intihar hattı 14 yıldır kapalı
13 Ocak 2022Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara’nın kaldığı cemaat evinde gördüğü baskılar nedeniyle yaşamına son vermesi, gözleri bir kez daha intihar vakalarına ve buna karşı devletin alması gereken önlemlere çevirdi.
Sağlık Bakanlığı’nın ruhsal bunalımda olan kişilere yönelik yardım amacıyla kurduğu Alo 182 Umut Işığı Hattı, 2008’de kapatıldığı için vatandaşların acil durumda kapısını çalabileceği başka bir özel hat bulunmuyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği'nde intiharı önleme çalışma birimi üyesi olan Doç. Dr Yunus Hacımusalar, pandemiyle birlikte intihar vakalarında artış yaşandığını vurgularken, Türkiye’nin etkin bir intiharı önleme ulusal politikası olmadığını kaydetti.
TÜİK 2 yıldır verileri açıklamıyor
Türkiye’de 2002-2019 yılları arasında 53 bin 425 kişi intihar ederek hayatına son verdi. Ancak TÜİK, son iki yıldır koronavirüs gerekçesiyle ölüm istatistiklerini açıklamadı. Bu nedenle, bu istatistiklerin içerisindeki intihar oranları da kamuoyuna yansıyamadı.
Peki, intiharlara karşı devletin politikası ne?
Türkiye’de intihar vakalarının önlenmesi amacıyla kurulan 182 Umut Işığı Hattı, 2008 yılına kadar faaliyetini sürdürüyordu. Ancak bu özel hat, 2008 yılında ekonomik gerekçelerle durduruldu. Bu nedenle bunalıma giren yurttaşların acilen arayabileceği herhangi bir numara bulunmuyor.
"İntiharlarda artış gözlemliyoruz"
DW Türkçe, intihar vakalarını Türkiye Psikiyatri Derneği’nde krize müdahale ve intiharı önleme çalışma birimi üyesi olarak çalışan, ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı Doçent Doktor Yunus Hacımusalar'a sordu. Son dönemde intihar vakalarında artış yaşandığını belirten Hacımusalar, şunları kaydetti:
"Türkiye’deki verilere baktığımızda her gün 10 kişi intihar sonucu hayatını kaybetmekte. Ancak 2020-2021 ölüm verileri açıklanmadığı için intihar oranlarında nasıl bir değişiklik olduğunu bilemiyoruz. Ancak basına yansıyan haberler, bizim sağlık kuruluşlarındaki değerlendirmelerimiz sonucunda intihar davranışında bir miktar artış gözlememiz var.”
Hacımusalar, “Türkiye’nin intiharları önleme konusunda ulusal bir programı var mı?” sorusuna “hayır” yanıtını verdi. Türkiye'nin etkin, uygulanabilir ve sürdürebilir bir politikası olmadığını anlatan Doç. Dr. Hacımusalar, intiharın bir halk sağlığı soru olduğuna dikkat çekti. Aynı zamanda intiharın önlenebilir ölüm sebeplerinden biri olduğunu ifade eden Hacımusalar, “Bu nedenle ulusal anlamda etkin intihar önleme politikalarının uygulanması intihar davranışını azaltabilir” diye konuştu.
"İşbirliği önemli"
Hacımusalar, intiharı önleme konusunda bütün kamu kurum ve kuruluşlarının birlikte çalışmasının, işbirliği yapmasının olmazsa olmaz olduğunu söyledi. Bu konuda çalışmaların yeni başladığını ifade eden Hacımusalar, Türkiye Psikiyatri Derneği ile Sağlık Bakanlığı’nın illerde intiharı önleme komisyonları kurmaya başladığını dile getirdi. Hacımusalar, şunları kaydetti:
"Bu işbirliğini sağlamadan sürdürülebilir, uygulanabilir bir intihar politikası yürütmek maalesef mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı son bir iki yıl içinde bütün illerde intiharı önleme komisyonlarını yeniden aktif hale getirme konusunda çalışma içerisindedir. Bu programda hem ulusal bazı politikalar oluşturulacak, hem de aynı zamanda bölgesel tedbir alınması konusunda etkin bir çalışma sürdürülecek. Bu çalışmanın içerisinde kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinin eğitimi, halkın ya da sağlık çalışanlarının intihar davranışında bilgilendirilmesi, intihar düşüncesi olduğunda sağlık kuruluşuna başvurusunun kolaylaştırılması; aynı zamanda bölgesel, uygulanabilirse ulusal bazda intihar danışma hattı ya da bu hastaların yönlendirilebileceği, kolayca başvurabilecekleri bir merkezin oluşturulması önleme politikası arasında yer almaktadır.”
"Pandemide artış oldu"
Hacımusalar, pandemi sürecinin de intiharlar üzerinde etkisi olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Pandemiyle birlikte ortaya çıkan sosyal ve ekonomik problemler intiharı tetikleyen faktörlerin en önemlileridir. Bu nedenle intiharı önleme programları içerisinde mutlaka sosyal ve ekonomik politikaların eklenmesi de gerekmektedir. Maalesef ki pandeminin etkisiyle birlikte son zamanlarda hem ruhsal hastalıkların görülme oranında bir artış olmuş, hem de pandemi yoğunluğu nedeniyle sağlık hizmetine ulaşmada bazı kısıtlılıklar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle de intihar davranışını arttıran nedenler arasında pandemi ve buna bağlı ekonomik sorunlar önemli bir yer tutmaktadır. Pandeminin etkileri yalnızca pandemi döneminde değil sonrasında da ortaya çıkacaktır. Bu uzun süreli bir etki olarak karşımıza çıkabilir.”
Hacımusalar, özellikle gençlerin intiharları konusunda, risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, buna karşılık sosyal destek programlarının arttırılması intiharları azaltacağını kaydetti.
Alican Uludağ
©Deutsche Welle Türkçe