1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Af Örgütü Türkiye: Gözaltılar korkutma amacı taşıyor

13 Temmuz 2017

Büyükada'daki toplantılarına baskın yapılan 10 insan hakları savunucusunun gözaltına alınmasıyla ilgili DW Türkçe'ye konuşan Af Örgütü'nden Andrew Gardner, insan hakları savunucularının korkutulmak istendiğini söyledi.

Amnesty International Protest Türkei Festnahmen
Fotoğraf: Getty Images/E.Dunand

Af Örgütü'nün Türkiye şubesi araştırmacılarından Andrew Gardner, 5 Temmuz günü Büyükada'da bir otelde toplantı yapan 8'i Türk 10 insan hakları savunucusunun gözaltına alınmasını "korkutma amaçlı genel bir mesaj verme" olarak değerlendiriyor. İki üyesi aynı toplantıda gözaltına alınan Yurttaşlık Derneği Eş Koordinatörü Hakan Ataman ise olaya "bilinçli bir karalama" olarak bakıyor.

Andrew GardnerFotoğraf: picture alliance/AA/A.Ozdil

Gardner: Suçlamaları bilmiyoruz

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Gardner, 5 Temmuz'da gözaltına alındıktan sonra 11 Temmuz günü gözaltı süreleri 7 gün uzatılan 10 insan hakları savunucusunun dosyasına getirilen gizlilik kararı sebebiyle tam olarak ne ile suçlandıklarını bilmediklerini söyledi. Kendilerinin bildiği kadarıyla bu kişilerin toplantıya katılmış olmaları ve bir terör örgütü üyesi olmalarından şüphe edildiği için gözaltına alındıklarını belirten Gardner, yapılanların hukuksuz olduğunu belirtti.

Af Örgütü'nün Türkiye araştırmacısı, gözaltına alınanların ve bağlı bulundukları kuruluşların Türkiye'nin önde gelen sivil toplum ve insan hakları savunucuları ve kuruluşları olduğunu söyledi.

Gardner, "Bu insanlar doğrudan insan haklarını savundukları için hedef haline geldi. Bu baskın, insan hakları kuruluşlarına daha genel bir mesaj. Onları korkutmak için yapıldı" dedi.

Gözaltına alınanlar arasında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği'nden Nalan Erkem ve Özkem Dalkıran, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Günal Kurşun ve Veli Acu, Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün, Eşit Haklar İzleme Derneği'nden Nejat Taştan ve Hak İnsiyatifi'nden Şeyhmus Özbekli bulunuyor. 8 Türk vatandaşına ek olarak Peter Steudtner ve Ali Gharavi isimli iki yabancı eğitmen de halen gözaltında.

"Lekeleme, karalama kampanyası"

DW Türkçe'ye konuşan Yurttaşlık Derneği Eş Koordinatörü Hakan Ataman ise bu baskın ve gözaltıları "bilinçli ve kasıtlı olarak Türkiye'deki insan hakları savunucularını ve insan hakları için çalışan sivil toplum kuruluşlarını lekemek, karalamak, gözden düşürmek" için yürütülen bir faaliyet olarak değerlendirdi.

Ataman, karalama kampanyasının sonucunda da insan hakları savunucularını adeta birer suçlu gibi göstermeye çalıştıklarını da sözlerine ekledi.

Gözaltında tutulan üyeleri Erkem ve Dalkıran ile düzenli olarak avukatları vasıtasıyla görüştüklerini ifade eden Ataman, temizlik malzemesi, havlu ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarını karşıladıklarını söyledi.

Hakan AtamanFotoğraf: Hakan Ataman

"Bu dosya çok önemli"

Dosyanın uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından da yakından takip edildiğini söyleyen Af Örgütü'nden Gardner, kuruluşların endişe içinde olduğunu belirtti.

Gardner, "Gözaltına alınan bu insanlar; keyfi tutuklamalar, işkence ve bütün insan ihlallerini araştıran, raporlaştıran kurumların temsilcileri. Dolayısıyla stratejik önem taşıyorlar. Eğer bu insanlar gerçekten tutuklanacaksa demek ki hiçbir insan hakları kurumunun güvencesi yok" dedi.

"İnsan haklarını savunmak suç sayılmış olacak ve insan hakları savunucusu olarak biz suç işlemiş oluyoruz anlamına geliyor. O yüzden bu dosya çok önemli bir dosya. (Gözaltına alınanlar) gerçekten tutuklu mu olacaklar? Türkiye'de ve dışındaki insanlar, Türkiye'nin hukuk sistemi ve Türkiye'de sivil topluma yönelik baskılar konusunda gerçekten ne olduğunu anlayacaklar" diyen Gardner, bu durumun çok üzücü bir olay olduğunu ifade etti.

Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty ile 3 Soru 3 Cevap

04:18

This browser does not support the video element.

Uluslararası sivil toplum kuruluşlarından açıklama

İnsan hakları konusunda uluslararası alanda faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarından Uluslararası Af Örgütü, Avaaz, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü 13 Temmuz'da konuyla ilgili ortak bir açıklama yaptı.

Açıklamada, bu beş örgütün insan hakları savunucularının "bir terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla karşı karşı olmalarını korku ve dehşetle takip ettikleri belirtildi.

İdil EserFotoğraf: picture-alliance/dpa/Amnesty International

"Aziz Nesin'in bile aklına gelmeyecek absürtlükte bir hukuksuzluk"

Avukatı vasıtasıyla yazdığı mektubu ileten Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, mağdurun kimliğinden bağımsız olarak insan haklarını savunmak dışında bir suçunun olmadığını belirtti.

Eser mektubunda, "Aziz Nesin'in bile aklına gelmeyecek absürtlükte bir hukuksuzluğun, kabusun içine düştüm ama insan haklarının/doğrunun yanında olmanın huzuru içindeyim. Bu sürrealist tablonun bir linç atmosferine dönüşmeden önce, gerçeğin üzerindeki bulutun kalkacağına, hukukun ve adaletin tecelli edeceğine ve kaldığım yerden çalışmaya devam edeceğime inanmak istiyorum" dedi.

Deniz Çiyan

©Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik