Kerhen mi, gönüllü mü?
21 Şubat 2012Yunanistan’ı kurtarma operasyonu uzadıkça ülke daha fazla spekülasyon cennetine dönüyor. Banka ve sigorta şirketleri alacaklarının büyük bölümünden feragat etmek zorunda kalırken, yatırım fonları bankaların gözden çıkardığı tahvilleri piyasadan topluyor ve aynı zamanda, geleceği olmayan bu tahvillere temerrüt sigortası yaptırıyor. Bu işlemlerin tercümesi şöyle: Özel yatırım fonları, Yunanistan’ın yüzde yüz gözüyle baktıkları iflasına bahse giriyorlar.
DZ Bank Avrupa devlet tahvilleri analisti Hendrik Lodde, borçların gönüllü olarak kısmen silinmesi durumunda temerrüt sigortasının işlemeyeceğini şu sözlerle hatırlatıyor: “Poliçeler işe yaramayacak, buharlaşıp gidecek. Bu nedenle iflasa oynayan yatırımcı gerçek iflas, yani Yunanistan’ın istemeden borç ödeyemez duruma düşmesini bekliyor.”
Yatırımcılar tahvil takasına yanaşmayabilir
Böyle bir durumda hedge fonlar arzulanan gönüllü borç affına katılmayacaklar. 100 milyar euroluk borç indiriminin gerçekleşmesi için ise özel alacaklının yüzde 90’ının bu operasyona katılması gerekiyor. Alman iktisat gazetesi ‘Handelsblatt’ın haberine göre, merkez bankaları, cebinde Yunan devlet tahvili bulunduran her yatırımcının tahvil takasına yanaşmayacağını, yani alacaklarının %70’inden feragat etmeyeceğini hesaba dahil ediyor.
Bu durumda Yunanistan parlamentosu bir yasayla bütün özel alacaklıları kısmi borç affına katılmaya zorlayabilir. Atina yönetiminin hâlâ bu yola başvurmuş olmamasının nedenlerine gelince... Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kreditörler, zoraki ‘saç tıraşı’ plansız iflas olarak algılanabileceği için bunu mutlaka önlemek istiyorlar. Bankacı Lodde, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Plansız iflas, herkesin bir yerlerden bir şeyler almayı ummasıdır.”
Alman özel sektörüne bağlı araştırma enstitüsünün uzmanlarından Jürgen Matthes, “Zoraki temerrüt aynı zamanda kredi derecelendirme şirketlerinin tepkisini kestirmeyi de zorlaştırır”, diyor. Matthes sözlerini, “Derecelendirme şirketlerinin gönüllü borç yapılandırmayla ilgili açıklamalarından, Yunanistan'ın geçici olarak kredi verilmez konumuna düşürüleceğini ve borç stokunun ve borç servisinin azalmasıyla reytinginin zamanla düzeleceğini tahmin ettikleri sonucu çıkıyor" açıklamalarıyla sürdürüyor.
Bu durumda Yunanistan re finansman ihtiyacını karşılayabilmek için banka ve devlet tahvillerini teminat olarak merkez bankasına yatırabilir. Zoraki borç tıraşında ise uzun süre kredi verilmemesinden kurtulamaz ve bankaları iflas edebilir.
Senetler saatli bomba
Aylardır, finans piyasalarında meydana gelebilecek zincirleme reaksiyonlardan da söz ediliyor. Hangi banka ya da yatırım şirketinin ne kadar bulundurduğunu kimsenin bilmediği ve hazine tahvillerinin temerrüde karşı sigorta edilmesiyle yatırım aracına dönüşen senetler (CDB) saatli bombaya benzetiliyor. Finans uzmanı Jürgen Matthes bu senaryoyu biraz abartılı buluyor: “Önümüzdeki verilerden, dolaşımdaki tahvil sigorta senetlerinin net tutar açısından yüksek hacimli olmadığı anlaşılıyor.”
Bankacı Hendrik Lodde ise mutlak rakamların anlam ifade etmediği görüşünde: “Örneğin büyük bir sigortacılık şirketi yüksek miktarda alacak sigortası yaptıysa borç affından olumsuz etkilenir.”
"Piyasa ekonomisi için en iyi çözüm zoraki iflas"
Ancak Lodde, piyasa mekanizmasına en uygun çözümün, sigorta ettireni ortada bırakmayacağı için, zoraki iflas olduğunu belirtiyor. Tabii büyük kazanç için riski göze alanın zarara katılması da, piyasa mekanizmasının bir parçası.
Muhtemel tahvil zararı üzerinden borç finansmanı yaptığı izlenimi uyandırmak istemeyen Avrupa Merkez bankası hafta sonunda elindeki Yunan tahvillerini yeni bonolarla takas ederek zoraki borç affından etkilenme tehlikesini savuşturmuş oldu. Bu takas aynı zamanda merkez bankasının gönüllü borç affı formülüne güvenmediğini de gösteriyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Zhang Danhong / Çeviren: A. Günaltay
Editör: Gezal Acer