Bilim insanları, bu asrın sonuna kadar ortalama sıcaklıkların dört derece artabileceği uyarısında bulunuyor. Afrika ülkeleri ise şimdiden küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile karşı karşıya.
Reklam
Afrika iklim adaleti istiyor
Bilim insanları, bu asrın sonuna kadar ortalama sıcaklıkların dört derece artabileceği uyarısında bulunuyor. Afrika ülkeleri ise şimdiden küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile karşı karşıya.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/S. Maina
Afrika’da su tükeniyor
Dünya Bankası, küresel ısınmanın iki derece ile sınırla kalması halinde dahi Afrika’nın güneyinde yağışların üçte bir oranında azalabileceği tahmininde bulunuyor. Bunun olası sonucu ise kuraklık riskinin artması. 90’lı yılların ortasında yaşanan ağır kuraklık dönemlerinde Etiyopya’da büyükbaş hayvanların neredeyse tümü telef olmuştu.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/S. Maina
Şiddetli yağışlar
Afrika’nın doğusunun gelecekte daha fazla yağmur alması bekleniyor. Ancak bu yağışların yılın belli dönemlerine eşit olarak dağılmak yerine, birkaç gün arka arkaya ve çok şiddetli şekilde etkili olması bekleniyor. 2011 yılında şiddetli sağanak yağışlar Tanzanya’nın liman kenti Dar Es Selam’ın bir bölümünü tamamen sular altında bırakmıştı.
Fotoğraf: cc-by-sa-Muddyb Blast Producer
Açlık artacak
Afrika’da tarım ürünlerinin yüzde 90’ı küçük ölçekli çiftçilerde elde ediliyor. Birleşmiş Milletler, çiftçilerin kuraklık, sel ve diğer aşırı hava olaylarına karşı daha dayanıklı hale getirilmemesi halinde, 2050 yılına kadar kıtada açlık çekenlerin sayısının yüzde 20 oranında artacağı tahmininde bulunuyor.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Joe
Sağlık açısından riskler
Tarımsal üretimin verimsiz olmasının yol açtığı yetersiz beslenme, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu bir sorun. Çok sayıda Afrikalı açlıktan kaçmak için büyük şehirlerin gecekondu mahallelerine taşınıyor. Buralarda ise kolera gibi hastalıklar rahatlıkla yayılabiliyor. Sıcaklıkların artmasının sıtma gibi hastalıkların yayılmasını da kolaylaştıracağına dikkat çekiliyor.
Fotoğraf: Getty Images/S. Maina
Tür çeşitliliği azalacak
Yüksek sıcaklıklar tüm ekolojik sistemi olumsuz etkiliyor. Çok sayıda hayvan ve bitki söz konusu değişikliklere çabuk uyum sağlayamıyor. Dünya İklim Konseyi’nin bir araştırmasına göre, türlerin yüzde 20 ila 30’u iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Fotoğraf: CC/by-sa-sentouno
Kilimanjaro Dağı buzsuz kalacak
Kilimanjaro Dağı’nın doruklarındaki buzulların 12 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Son 100 yıl içinde bu buzulların neredeyse yüzde 80’i eridi. Mevcut koşulların sürmesi durumunda, 2022-23 yılları arasında bu buzulların tarih olması bekleniyor. Kuraklık ve yetersiz yağış nedeniyle buzullar hızla eriyor.
Fotoğraf: Jim Williams, NASA GSFC Scientific Visualization Studio, and the Landsat 7 Science Team
Son ağaç kesildiğinde…
Uzmanlar, iklim değişikliğinin başlıca sorumlusunun Avrupa ve Asya ülkelerindeki termik santraller, fabrikalar ve otomobiller olduğunu belirtiyor. Ancak Afrika ormanlarındaki ağaçların kesilmesi atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmanın yanı sıra toprağın verimsizleşmesine de yol açıyor.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/T. Karumba
Bilinçli toplum
İklim değişikliğinin doğa üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden Afrikalılar bu süreci geriye döndürmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Örneğin Kenya’da bilinçli vatandaşlar uzun bir süredir ağaç ekimini teşvik ediyordu, bu sayede ormanlık alanlarda yüzde 7’lik artış sağlandı. Ormanlar, tarımsal alanların yok olmasını engelliyor ve karbondioksiti tutuyor.
Fotoğraf: DW/H. Fischer
Çeşitlilikle koruma
Tek bir tür bitkinin ekili olduğu tarım alanları kuraklık ve haşerelere karşı daha duyarlı. Oysa farklı türler ekildiğinde, bir türden ürün alınamasa bile, diğerleri ürün vermeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ekolojik tarımın geleneksel tarıma göre iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı dayanıklılığı artırdığı görüşünde.
Fotoğraf: Imago
Sözler, icraatler...
Yeratında yağmur sularının depolanması, hasat kaybı olduğunda devreye girecek sigorta sistemleri iklim değişikliğinin sonuçları ile mücadelede acil olarak alınması gereken önlemler. Birleşmiş Milletler yetkilileri, kalkınma yardımları ve iklimin korunmasının birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Fotoğraf: picture alliance/Philipp Ziser
Umutlar Paris’te
Dört yıl önce Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda protestocular 'derhal iklim adaleti' istemişti. Gözler bu sene aralık ayında Paris'te yapılacak İklim Konferansı’na çevrildi. Konferansta küresel ısınmayı iki derece ile sınırlayacak küresel bir iklim anlaşması ele alınacak.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Joe
11 fotoğraf1 | 11
Dünya Bankası, küresel ısınmanın iki derece ile sınırla kalması halinde dahi Afrika’nın güneyinde yağışların üçte bir oranında azalabileceği tahmininde bulunuyor. Bunun olası sonucu ise kuraklık riskinin artması. 90’lı yılların ortasında yaşanan ağır kuraklık dönemlerinde Etiyopya’da büyükbaş hayvanların neredeyse tümü telef olmuştu.
Afrika iklim adaleti istiyor
Bilim insanları, bu asrın sonuna kadar ortalama sıcaklıkların dört derece artabileceği uyarısında bulunuyor. Afrika ülkeleri ise şimdiden küresel ısınmanın olumsuz etkileri ile karşı karşıya.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/S. Maina
Afrika’da su tükeniyor
Dünya Bankası, küresel ısınmanın iki derece ile sınırla kalması halinde dahi Afrika’nın güneyinde yağışların üçte bir oranında azalabileceği tahmininde bulunuyor. Bunun olası sonucu ise kuraklık riskinin artması. 90’lı yılların ortasında yaşanan ağır kuraklık dönemlerinde Etiyopya’da büyükbaş hayvanların neredeyse tümü telef olmuştu.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/S. Maina
Şiddetli yağışlar
Afrika’nın doğusunun gelecekte daha fazla yağmur alması bekleniyor. Ancak bu yağışların yılın belli dönemlerine eşit olarak dağılmak yerine, birkaç gün arka arkaya ve çok şiddetli şekilde etkili olması bekleniyor. 2011 yılında şiddetli sağanak yağışlar Tanzanya’nın liman kenti Dar Es Selam’ın bir bölümünü tamamen sular altında bırakmıştı.
Fotoğraf: cc-by-sa-Muddyb Blast Producer
Açlık artacak
Afrika’da tarım ürünlerinin yüzde 90’ı küçük ölçekli çiftçilerde elde ediliyor. Birleşmiş Milletler, çiftçilerin kuraklık, sel ve diğer aşırı hava olaylarına karşı daha dayanıklı hale getirilmemesi halinde, 2050 yılına kadar kıtada açlık çekenlerin sayısının yüzde 20 oranında artacağı tahmininde bulunuyor.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Joe
Sağlık açısından riskler
Tarımsal üretimin verimsiz olmasının yol açtığı yetersiz beslenme, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu bir sorun. Çok sayıda Afrikalı açlıktan kaçmak için büyük şehirlerin gecekondu mahallelerine taşınıyor. Buralarda ise kolera gibi hastalıklar rahatlıkla yayılabiliyor. Sıcaklıkların artmasının sıtma gibi hastalıkların yayılmasını da kolaylaştıracağına dikkat çekiliyor.
Fotoğraf: Getty Images/S. Maina
Tür çeşitliliği azalacak
Yüksek sıcaklıklar tüm ekolojik sistemi olumsuz etkiliyor. Çok sayıda hayvan ve bitki söz konusu değişikliklere çabuk uyum sağlayamıyor. Dünya İklim Konseyi’nin bir araştırmasına göre, türlerin yüzde 20 ila 30’u iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Fotoğraf: CC/by-sa-sentouno
Kilimanjaro Dağı buzsuz kalacak
Kilimanjaro Dağı’nın doruklarındaki buzulların 12 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Son 100 yıl içinde bu buzulların neredeyse yüzde 80’i eridi. Mevcut koşulların sürmesi durumunda, 2022-23 yılları arasında bu buzulların tarih olması bekleniyor. Kuraklık ve yetersiz yağış nedeniyle buzullar hızla eriyor.
Fotoğraf: Jim Williams, NASA GSFC Scientific Visualization Studio, and the Landsat 7 Science Team
Son ağaç kesildiğinde…
Uzmanlar, iklim değişikliğinin başlıca sorumlusunun Avrupa ve Asya ülkelerindeki termik santraller, fabrikalar ve otomobiller olduğunu belirtiyor. Ancak Afrika ormanlarındaki ağaçların kesilmesi atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmanın yanı sıra toprağın verimsizleşmesine de yol açıyor.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/T. Karumba
Bilinçli toplum
İklim değişikliğinin doğa üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden Afrikalılar bu süreci geriye döndürmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Örneğin Kenya’da bilinçli vatandaşlar uzun bir süredir ağaç ekimini teşvik ediyordu, bu sayede ormanlık alanlarda yüzde 7’lik artış sağlandı. Ormanlar, tarımsal alanların yok olmasını engelliyor ve karbondioksiti tutuyor.
Fotoğraf: DW/H. Fischer
Çeşitlilikle koruma
Tek bir tür bitkinin ekili olduğu tarım alanları kuraklık ve haşerelere karşı daha duyarlı. Oysa farklı türler ekildiğinde, bir türden ürün alınamasa bile, diğerleri ürün vermeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ekolojik tarımın geleneksel tarıma göre iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı dayanıklılığı artırdığı görüşünde.
Fotoğraf: Imago
Sözler, icraatler...
Yeratında yağmur sularının depolanması, hasat kaybı olduğunda devreye girecek sigorta sistemleri iklim değişikliğinin sonuçları ile mücadelede acil olarak alınması gereken önlemler. Birleşmiş Milletler yetkilileri, kalkınma yardımları ve iklimin korunmasının birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Fotoğraf: picture alliance/Philipp Ziser
Umutlar Paris’te
Dört yıl önce Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda protestocular 'derhal iklim adaleti' istemişti. Gözler bu sene aralık ayında Paris'te yapılacak İklim Konferansı’na çevrildi. Konferansta küresel ısınmayı iki derece ile sınırlayacak küresel bir iklim anlaşması ele alınacak.
Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Joe
11 fotoğraf1 | 11
Afrika’nın doğusunun gelecekte daha fazla yağmur alması bekleniyor. Ancak bu yağışların yılın belli dönemlerine eşit olarak dağılmak yerine, birkaç gün arka arkaya ve çok şiddetli şekilde etkili olması bekleniyor. 2011 yılında şiddetli sağanak yağışlar Tanzanya’nın liman kenti Dar Es Selam’ın bir bölümünü tamamen sular altında bırakmıştı.
Açlık çekenlerin oranı yüzde 20 artacak
Afrika’da tarım ürünlerinin yüzde 90’ı küçük ölçekli çiftçilerde elde ediliyor. Birleşmiş Milletler, çiftçilerin kuraklık, sel ve diğer aşırı hava olaylarına karşı daha dayanıklı hale getirilmemesi halinde, 2050 yılına kadar kıtada açlık çekenlerin sayısının yüzde 20 oranında artacağı tahmininde bulunuyor.
Tarımsal üretimin verimsiz olmasının yol açtığı yetersiz beslenme, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu bir sorun. Çok sayıda Afrikalı açlıktan kaçmak için büyük şehirlerin gecekondu mahallelerine taşınıyor. Buralarda ise kolera gibi hastalıklar rahatlıkla yayılabiliyor. Sıcaklıkların artmasının sıtma gibi hastalıkların yayılmasını da kolaylaştıracağına dikkat çekiliyor.
Yüksek sıcaklıklar tüm ekolojik sistemi olumsuz etkiliyor. Çok sayıda hayvan ve bitki söz konusu değişikliklere çabuk uyum sağlayamıyor. Dünya İklim Konseyi’nin bir araştırmasına göre, türlerin yüzde 20 ila 30’u iklim değişikliği nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
BATAN ADALAR
İklim değişiminin etkileri dünyanın her yerinde giderek daha fazla hissedilecek. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin raporunda özellikle de ada devletler ve kıyı bölgelerine yönelik tehdide dikkat çekiliyor.
Fotoğraf: picture alliance/chromorange
Kayıp cennet
Deniz seviyesinin yükselmesi özellikle ada devletlerini tehdit ediyor. En büyük tehlike ise dünyada en düşük yükseklikteki topraklara sahip olan Maldivler için geçerli. Hint Oktanusu'ndaki 26 atolün deniz seviyesinden ortalama yükseliği sadece bir buçuk metre.
Fotoğraf: picture alliance/chromorange
Sular altında
Su kütleleri pek çok ada sakinini evlerinden etti. Pasifik Okyanusu'ndaki Kribati Adaları’nda birkaç köy tamamen sular altında kaldı. Halkın bir bölümü daha yüksek yerlere kaçarken, çiftçiler, ekinlerine giderek yaklaşan tuzlu su nedeniyle endişeli. Her sel felaketi aynı zamanda açlık tehlikesi anlamına geliyor.
Fotoğraf: John Corcoran
Geçici yuva
Kribati Adaları’nda yaklaşık 100 bin insan yaşıyor. Suların yükselmesi sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalanlar genelde baş ada Tarawa'ya göç ediyor. Burada kıyıya inşa edilen bir duvarla, kıyıdaki arazilerin yükselen sudan korunması hedefleniyor. Fakat bu önlemin kalıcı bir çözüm getireceği düşünülmüyor.
Fotoğraf: picture-alliance/AP
Okyanusla mücadele
Hollanda deniz seviyesinin yükselmesine karşı verilen mücadelede oldukça ünlü. Denize karşı ilk bariyerler bundan bin yıl önce inşa edildi. Günümüzde baraj ve bentlerden oluşan sistem, evleri deniz seviyesinin altında bulunan ve nüfusun üçte ikisini oluşturan Hollandalıları sulara karşı koruyor. Ancak su seviyesinin yükselmesine karşı bentlerin güçlendirilmesi çalışmaları sürüyor.
Fotoğraf: picture-alliance/Ton Koene
Batan 'dünya kültür mirası'
İtalya'nın kuzeydeğusundaki dünyaca ünlü Venedik kenti de sellerden muzdarip. Uzmanlar kentte su seviyesinin daha da yükseleceği görüşünde. İtalyan hükümeti, Mose adlı selden korunma projesine 9.6 milyar dolarlık yatırım yaptı. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan kent için oluşturulan projenin 2016'da tamamlanması planlanıyor.
Fotoğraf: AP
Karayipler’deki kriz
Okyanusun ortasında bulunan pek çok küçük ada ise pahalı korunma projeleri için yeterli mali kaynağa sahip değil. Karayipler’deki pek çok ada, sadece yükselen suların değil,aynı zamanda giderek daha da sıklaşan fırtına ve kasırgaların da tehdidi altında. Karayip adalarından Saint Lucia ve Dominica’da sıkça meydana gelen fırtınalar muz ve avokado gibi ekim alanlarını tahrip ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/Robert Harding World Imagery
Tropikal fırtınalar
İklim değişikliğinin sonuçları giderek daha kestirilemez hale geliyor ve doğal afetlerin yol açtığı yıkımın boyutları giderek büyüyor. Örneğin geçen kasım ayında Filipinler'de şiddetli yıkıma yol açan Haiyan Tayfunu'nda bölgedeki evlerin tayfuna dayanıklı inşa edilmemesi sonucu 6 bin 200 kişi öldü.
Fotoğraf: DW/T.Kruchem
Refahın yüksek bedeli
Bazı uzmanlar az gelişmiş ülkelerde yaşanan sıkıntıların Batılı ülkelerde yaşanan sanayileşmenin bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Varşova’da düzenlenen iklim toplantısında Filipinler temsilcisi Yeb Sano, ülkesinin aşırı hava koşulları nedeniyle yaşadıklarının çılgınca olduğunu belirterek acilen harekete geçilmesi çağrısı yaptı.
Fotoğraf: DW/ A. Rönsberg
Yüzen ekinler
Bangladeş Asya kıtasında yer almasına rağmen deniz seviyesinden yeterince yüksek olmaması ve nüfus yoğunluğu nedeniyle iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında. Deniz seviyesinde meydana gelecek sadece bir metrelik yükselmenin ülkenin yarısını sular altında bırakacağı tahmin ediliyor. Ülkedeki bazı bölgeler giderek sıklaşan sellere karşı yüzen tarla uygulamasına geçti.
Kilimanjaro Dağı’nın doruklarındaki buzulların 12 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. Son 100 yıl içinde bu buzulların neredeyse yüzde 80’i eridi. Mevcut koşulların sürmesi durumunda, 2022-23 yılları arasında bu buzulların tarih olması bekleniyor. Kuraklık ve yetersiz yağış nedeniyle buzullar hızla eriyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin başlıca sorumlusunun Avrupa ve Asya ülkelerindeki termik santraller, fabrikalar ve otomobiller olduğunu belirtiyor. Ancak odunu yakıt olarak kullanmak isteyenler tarafından Afrika ormanlarındaki ağaçların kesilmesi atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmanın yanı sıra toprağın verimsizleşmesine de yol açıyor. Zamanında üçte biri ormanlarla çevrili olan Kenya’nın ormanlık alanları bugün yüzölçümün sadece yüzde 2’sini kaplıyor.
İklim değişikliğinde ormanın işlevi
İklim değişikliğinin doğa üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden Afrikalılar bu süreci geriye döndürmek için çeşitli girişimlerde bulunuyor. Örneğin Kenya’da bilinçli vatandaşlar uzun bir süredir ağaç ekimini teşvik ediyordu, bu sayede ormanlık alanlarda yüzde 7’lik artış sağlandı. Ormanlar, tarımsal alanların yok olmasını engelliyor ve karbondioksiti tutuyor.
Tehdit altındaki türler
Yapılan bir araştırmaya göre hayvan ve bitki türleri her yıl, birkaç yüzyıl öncesine göre daha hızlı ölüyor. İnsanlık da kısa süre içinde kurbanlar arasına katılabilir.
Fotoğraf: picture-alliance/WILDLIFE/M. Harvey
100 kez hızlı
Amerikan siyah ayıları dünya genelinde tehdit altındaki 22 bin türden biri. Farklı Amerikan üniversitelerinden bilim insanları yaptıkları ortak araştırma sonucunda, geçen yüzyılda türlerin ölümünün insani aktivitelerin olmadığı döneme oranla 100 kat fazla olduğunu vurguluyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı, her geçen gün 70 türün daha yok olacağını tahmin ediyor.
Fotoğraf: picture alliance/Bildagentur-online
Kırmızı liste giderek uzuyor
Dünya Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması Uluslararası Birliği, kurbağagillerin yüzde 41 ve memelilerin ise yüzde 26'sının yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Örneğin bu Titicaca dev kurbağa sadece Peru ve Bolivya'da And Dağları'nda yaşıyor. 1970'lerin başlarında göllerin zeminindeki bu kurbağaların sayısı milyonları buluyordu. Günümüzde ise göllerde neredeyse kayboldular.
Fotoğraf: picture alliance/WILDLIFE
Kirlenmiş çevre, yok olmuş ormanlar
Türlerin hızla yok olmasının nedenlerinin büyük kısmından insanlar sorumlu. Bunun yarı sıra küresel ısınma, çevre kirliliği ve ormanlardaki ağaçların kesilmesi de diğer faktörler. Araştırmaya göre son 40 yılda dakikada 2 bin ağaç kesildi.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Daha keşfedilmeden öldü
Yapılan son araştırmada bilim insanları, sanayileşme öncesinde türlerin yokolma oranını, günümüzle karşılaştırdı. Nesli tükenmiş bu kuş Mauritius ada ülkesinde keşfedilmesinden 100 yıl önce, 1690'da tükenmişti. Uçma yeteneği olmayan bu kuşların yokolmasının nedeni, onları yiyen sıçanlar ve ev hayvanlarıydı.
Fotoğraf: Fotolia/Morphart
Karşılaştırmalı değer olarak fosil
Araştırmacılar omurgalı türlerin yokolmasıyla ilgili çalışmalarında fosilleri de analiz ettiler. Bulgular 4.5 milyar yıl önce yeryüzünde tam olarak nelerin olup bittiğini belirlemekten çok, kaba taslak bilgilere işaret ediyor. Çok eski zamanlarda her yüzyıl 10 bin omurgalı türden ikisi yok oluyordu. Örneğin bu resimdeki at.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/R. Otto
Ekolojik sistem tehdit altında
Bazı türlerle ekolojik sistemin belirli fonksiyonları da kayboluyor, bitkilerin tozlaşması buna örnek. Araştırmacılara göre türlerin şimdiki yok olma hızı hesaba katılırsa, üç nesil sonraki insanlar biyo çeşitliliğin birçok avantajından vazgeçmek zorunda kalacak. Stanford Üniversitesi'nden araştırmacı Paul Ehrlich, 'Bindiğimiz dalı kesiyoruz' diyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
İnsanlık için tehlike
Araştırmayı yazan ekibin başındaki Meksika Ulusal Otonom Üniversitesi'nden Gerardo Ceballos, 'Eğer önlem alınmazsa, türümüz çok daha erken bir dönemde yok olacak' tespitinde bulunuyor. Örneğin arılar yok olursa, bunun tahıl üretimi açısından açlık gibi çok önemli sonuçları olabilecek. Arıların ölmesi şimdiden dünya genelinde önemli bir sorun.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Hızlıca önlem almak şart
Araştırmayı hazırlayanlar acil bir çağrıda bulunuyor: İnsanlık tehdit altındaki türlerin korunması çabalarını hızlandırmalı ve artırmalı. Özellikle doğal yaşam bölgelerinin kaybolmasının, doğanın sömürülmesinin ve iklim değişiminin önüne geçilmeli. Eğer önlem alınmazsa gezegenin kendini toparlaması milyonlarca yıl sürebilecek.
Fotoğraf: picture-alliance/WILDLIFE/M. Harvey
8 fotoğraf1 | 8
Tek bir tür bitkinin ekili olduğu tarım alanları kuraklık ve haşerelere karşı daha duyarlı. Oysa farklı türler ekildiğinde, bir türden ürün alınamasa bile, diğerleri ürün vermeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, ekolojik tarımın geleneksel tarıma göre iklim değişikliğinin sonuçlarına karşı dayanıklılığı artırdığı görüşünde.
Yeratında yağmur sularının depolanması, hasat kaybı olduğunda devreye girecek sigorta sistemleri iklim değişikliğinin sonuçları ile mücadelede acil olarak alınması gereken önlemler. Birleşmiş Milletler yetkilileri, kalkınma yardımları ve iklimin korunmasının birlikte ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Dört yıl önce Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda protestocular 'derhal iklim adaleti' istemişti. Gözler bu sene aralık ayında Paris'te yapılacak İklim Konferansı’na çevrildi. Konferansta küresel ısınmayı iki derece ile sınırlayacak küresel bir iklim anlaşması ele alınacak.