1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

6'ncı Yargı Paketi'nde aile arabuluculuğu tartışması

16 Şubat 2022

6'ncı Yargı Paketi'nde aile arabuluculuğunun da yer alması bekleniyor. Kadın hakları savunucuları, boşanma davalarında uygulanması öngörülen yöntemin kadınların can güvenliğini tehlikeye atacağı konusunda endişeli.

Fotoğraf: Jan-Philipp Strobel/dpa/picture alliance

Aile arabuluculuğu ilk olarak 2016 yılında yayınlanan "Aile Bütünlüğü, Boşanma Olayları ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu" ile gündeme geldi. Komisyon raporunda, boşanmalarda arabuluculuk "alternatif uyuşmazlık çözme yöntemi" olarak ifade edildi. Ancak kadın örgütlerinin bu yönteme çeşitli itirazları var

Meclis raporunda, "Aile Mahkemeleri Kanunu'na göre, uyuşmazlıkların sulh dışında arabuluculuk yoluyla da çözümlenmesi mümkündür" ifadesi yer aldı. Ancak hukukçular, arabuluculuk sisteminin tarafların eşit olmadığı uyuşmazlıklarda uygulanmasının doğru olmadığını söylüyor. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu'ndan avukat Gizem Özdem, "Bu yöntem, bir masa etrafında güç dengesizliği olmaksızın ancak uygulanabilir ama aile arabuluculuğunda böyle bir şey söz konusu değil" diyor. Özdem'e göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğu bir ülkede aile arabuluculuğunun uygulanması tehlikeli… Kadına yönelik şiddet, bu tehlikenin en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. 

"Şiddet olmayan boşanma davası yok"

Meclis raporunda, "Uyuşmazlık aile içi şiddet iddiasını içermemelidir" ibaresi yer almıştı. Ancak kadın hakları savunucuları, bu ifadenin yeterli kalmayacağı görüşünde. Eşitlik İçin Kadın Platformu'ndan (EŞİK) avukat Selin Nakıpoğlu, "Şiddet olmayan neredeyse hiçbir boşanma davası yok. Boşanma anlaşmalıysa mantık olarak arabuluculuğa da gerek yok çünkü adı üstünde taraflar anlaşmış. Ancak çekişmeli boşanmaysa sadece fiziksel değil, şiddetin herhangi bir türü olabilir" diyor. Avukat Nakıpoğlu'na göre, hükümetin aile arabuluculuğu konusunda detaylı hazırlığı yok. Tam da bu noktada, aile arabuluculuğu sırasında kadınların can güvenliğinin nasıl sağlanacağını soruyor. 

Selin NakıpoğluFotoğraf: Privat

"Arabulucuların ofislerinde kadınların can güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair bir fikirleri var mı? O ofislerde nasıl şiddet olaylarının yaşanabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Arabuluculuk düzenlemesi gelirse kadınların can güvenliği Türkiye'de katbekat daha tehlikeye girecek."

"Kadının söyleyemediği şiddet yokmuş gibi kabul edilecek"

Her ne kadar hükümet kanadından şiddet iddiası olan durumlarda arabuluculuğun uygulanmayacağı savunulsa da, kadın hakları savunucuları şiddetin tespiti konusunda yaşanan zorluklara dikkat çekiyor. Avukat Gizem Özdem, kadınların boşanma davası süreçlerinde maruz kaldıkları şiddeti dile getirmekte zorlandıklarını hatırlatıyor. "Genelde avukatlar olarak biz çeşitli sorularla kadına yaşadıklarını anlattırmaya çalışıyoruz. Kadın şiddete uğradığını söyleyemediği için şiddet yokmuş gibi kabul edilecek ve arabuluculuk masasına oturtulacak" diyor. Avukat Özdem'e göre, arabuluculuk sürecinin gizli olması gerekeceği için kadınlar ayrıca yaşadığı şiddetle baş başa bırakılacak.

"Hukuki kazanımlar da tehlikeye girecek"

EŞİK tarafından 11 Şubat'ta yayınlanan açıklamada, aile arabuluculuğunun 6. Yargı Paketi'nde yer alacak olmasına ilişkin, "Kadın-erkek eşitsizliğinin bu kadar büyük olduğu, kadınların eğitim ve istihdama katılım konusunda büyük engellerle karşılaştığı ülkemizde, aile arabuluculuğu baştan eşitsiz bir ilişki üzerinden başlayacaktır" denildi. Kadın örgütleri, aile arabuluculuğu yönteminin boşanma evresinde olan kadınların maddi ve manevi olarak aleyhine işleyeceğini vurguluyor. 

Aile arabuluculuğu ile kadınların hukuki kazanımlarının tehlikeye girmesinden de endişe ediliyor. "Devlet adeta erkeklerin boşanma sürecini kolaylaştırmak için 'boş ol, boş ol, boş ol' yöntemine doğru mu ilerliyor?" diye soran Nakıpoğlu, boşanmak isteyen erkeklerin aile arabuluculuğu ile boşanmalarının kolaylaşacağına ancak kadınların yasal hakları açısından mağdur olabileceğine dikkat çekiyor.

"Diğer hususlara boşanmadan sonra bakılacak' deniliyor. Diğer hususlar denilen, nafaka, velayet, tazminat… Zaten boşanma davalarını uzatan bu hususlar ve bu konuda direnen de erkekler. Tehlikenin farkına varmalı, kadınlar olarak Medeni Kanun'a yapılan bu saldırılara karşı durmalıyız."

 

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe

 

Burcu Karakaş Çalışmaları insan hakları alanında yoğunlaşan İstanbul merkezli gazeteci.
Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik