Alman arkeologlar vazgeçmiyor
10 Ağustos 2012 İki kıtanın birbiriyle buluştuğu, insanlığın kadim yurtlarından biri olan Anadolu’da Almanlar yüzyılı aşkın süredir farklı bölgelerde arkeolojik çalışmalar yapıyorlar. Şimdiye kadar birçok eserin gün yüzüne çıkarılmasıyla literatüre geçen çalışmalara imza atan Alman arkeologlar zaman zaman kendi yurtlarına götürdükleri Anadolu kökenli arkeolojik eserlerle de gündeme geldiler. Bugünlerde Türkiye’deki arkeoloji çevrelerinde Alman arkeologların Truva’daki kazıları 2013’te ABD’li meslektaşlarına devretmelerinin nedenleri konuşuluyor. Truva Kazı Başkanı Tübingen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ernst Pernicka, maddi nedenlerden dolayı çalışmalara ara verecekleri ifade etmişti.
“Türkiye’deki çalışmalarımız uzun vadeli”
Bu açıklamalar Alman arkeolojisinin Türkiye’deki çalışmalarını tekrardan gündeme getirdi. Türkiye’de Bakanlar Kurulu 2011 yılında 43 yabancı ekibe kazı için izin verirken, bu 43 kazının 10’u Almanlar tarafından yapılıyor. 2010’da ise 40 kazının 12 tanesinde Alman ekipler görev yapıyordu. Alman ekiplerin yaptığı kazı sayısı azalsa da Türkiye’de çalışmalarını sürdüren Alman arkeologları Türkiye’deki çalışmalardan kesinlikle vazgeçme eğiliminde olmadıklarını, uzun vadeli planlamalar yaptıklarını anlatıyor. Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi Direktörü Prof.Dr. Felix Pirson, Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne yaptığı özel açıklamada kurumun Türkiye çalışmalarını özetledi. Pirson, “Alman Arkeoloji Enstitüsü, Türkiye’de Göbeklitepe, Hattuşa, Milet, Priene, Didim ve Bergama çalışmalarını yürütüyor. Bu çalışmaların hepsi uzun vadeli çalışmalar. Dolayısıyla bu çalışmaların şimdiden belirlenmiş bir tarih çizelgeleri yok. Ancak her 5 yılda bir her proje Enstitü’nün bilimsel kurulunda değerlendirilmek zorunda. Enstitü’nün İstanbul Şubesi’nde 25 kişi görev yapıyor. Fakat çeşitli projelerde çalışan arkeologların ve çalışanların sayısı daha fazla. Sadece Bergama kazılarında 75 kişi çalışıyor. Bunun yanında bu kazıda bölgedeki 38 kişiye de ayrıca istihdam sağlanıyor. Milet kazılarında da hemen hemen aynı sayıda akademik personel çalışmalara katılıyor. Diğer çalışmalarda çalışan akademik çalışanların sayısı 35-50 arasında değişiyor. Türkiye’de kazı çalışmaları yanında ciddi bir fotoğraf arşivi projemiz var. Çok büyük tarihi değeri olan fotoğrafların yüzde 80’inini dijital ortamlara aktardık. Enstitü’nün Türkiye’deki çalışmaları için ayrılan bütçe ise birkaç milyon Euro civarında. Bunun yanında biz ne maddi nedenlerle ne de başka nedenlerden dolayı Türkiye’deki çalışmalarımızı durdurmayı düşünmüyoruz” diye konuşuyor.
Türkiye’de çalışma yapan Alman arkeologlar anlatıyor
Pirson ile birlikte Türkiye’de çalışmalar yürüten Alman arkeologlar da Türkiye’deki çalışmalarının önemine dikkat çekiyor. Truva çalışmalarını devreden kazı ekibi başkanı Tübingen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ernst Pernicka, “Kazıyı ABD’li ekibe devretmemiz, buradaki çalışmaları sonlandırdığımız anlamına gelmiyor. Daha çok Yunan ve Roma dönemine ait Truva Aşağı Şehir’deki kalıntılarla ilgili yapılacak geniş kapsamlı kazıların önümüzdeki dönemde uygulanması gereken ilk aşama olması daha mantıklı görülüyor. Bu bölümlere odaklanan ABD’li ekibin kazıları yapması bu yüzden daha uygun. Bu durum aslında bir öneri olarak ortaya atıldı, benim üzerinde karar vereceğim bir şey değildi” diyor.
Truva kazıları yanında son dönemde dikkat çeken en önemli arkeolojik kazıların başında gelen Göbeklitepe kazılarının başkanı Klaus Schmidt, “Alman Araştırma Vakfı’nın 2021 yılına kadar süren uzun vadeli programına sahibiz. Göbeklitepe’de uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız bütün alanlarda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Şu aşamada kazıları zorlaştıran en önemli unsur, kazılarla ortaya çıkarılan alanların anıtsallığı. Kazıları yaparken bu anıtsallığı korumak durumundayız. Bunun yanında Göbeklitepe’de yeni kazı yapmayı planlamıyoruz” diye konuşuyor.
Didim Kazısı Başkanı Prof. Dr. Andreas Furtwängler ise Türkiye’deki çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Profesyonel restorasyon çalışmaları Büyük Apollo Tapınağı üzerinde gerçekleştirilecek. 2012’de Didim’de, Kutsal Yol’da yapılan kazılar, mabete giden girişi ortaya çıkarabilmek içindi. Kazılarda daha çok üzerinde durduğumuz konu, özellikle büyük festival dönemlerinde mabetlerde uygulanan dini ritüelleri anlayabilmek. Gelecekte Didim’e yakın bir bölgede yer alan tarih öncesi çıkıntıda kazılar gerçekleştireceğiz”
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Selçuk Oktay / İstanbul
Editör: A. Günaltay