1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basını: Erdoğan kazandı, Rusya ve İran kaybetti

9 Aralık 2024

Esad rejiminin devrilmesini yorum sütunlarına taşıyan Alman basınına göre Suriye'de Rusya ve İran kaybetti, Erdoğan liderliğindeki Türkiye kazandı ve Ortadoğu'daki Şii Hilali parçalandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye'de  devrilerek ülkeden kaçan Beşar Esad.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye'de devrilerek ülkeden kaçan Beşar Esad.Fotoğraf: ADEM ALTANLOUAI BESHARA/AFP/Getty Images

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesi, Alman basınında geniş yankı buldu. Gazetelerin yorum sütunlarında, isyancıların Şam'ın kontrolünü ele geçirmesinin Suriye'nin geleceğini nasıl etkileyeceği, bölgede değişen güç dengelerin Ortadoğu'da yeniden çizilen siyasi haritayı nasıl biçimlendireceği irdeleniyor. Yorumlarda Avrupa başkentlerine de çağrı yapılıyor.

İsrail'den sonraki Türkiye hamlesi ile Şii Hilali parçaladı

Augsburger Allgemeine gazetesine göre Esad rejiminin devrilmesine yol açan sürecin kazananlarının başında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yer alıyor, en büyük kaybedenleri ise Rusya ve İran.

"Ankara isyancıların en önemli destekçisi ve artık gelişmeleri kendi lehine etkileme fırsatına sahip" görüşüne yer verilen yorumda, Türkiye destekli isyancıların Esad rejimini devirmesiyle İran'ın Ortadoğu'daki en önemli kalelerinden birinin yıkıldığına dikkat çekiliyor, İsrail'in Hizbullah'ı yenilgiye uğratarak İran'ın bölgedeki bir diğer kalesini zaten devirdiği anımsatılıyor.

Silahlı isyancıların Şam’ı ele geçirmesi ve Beşar Esad rejiminin sona ermesi ile ilgili gelişmeler Alman basınında geniş yer buldu. Fotoğraf: Jan Woitas/dpa/picture alliance

Türkiye'nin, İsrail'in adımlarını izleyen son hamlesinin ortaya çıkardığı sonuç yazıda şu ifadelerle kayda geçiriliyor:

"Artık nihayet Şii Hilali, yani Tahran'dan başlayan ve Irak ile Suriye üzerinden Akdeniz kıyılarına uzanan İran nüfuzu, parçalanmış oldu."

"Ankara-Moskova gerilimi Ukrayna'ya sıçrayabilir" uyarısı

Merkur ise yayımladığı yorumda Esad rejiminin devrilmesini "Bu kasvetli yılın en iyi haberlerden biri" olarak nitelendiriyor.

"Suriyeli müttefikinin utanç verici sonu, Putin'in şahsı için de utanç verici bir gerileme" ifadelerine yer verilen yorumda, Ortadoğu'nun kalbindeki bu devrimin tüm bölgedeki güç dengesinin ne kadar hızlı değişebildiğini gözler önüne serdiğine dikkat çekiliyor.

Suriye’de yaşanan gelişmelerin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkilere nasıl yansıyacağı merak uyandırıyor. Fotoğraf: Murat Cetinmuhurdar/PPO/REUTERS

Şimdi gözlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çevrildiğine vurgu yapılan yazıda, "Suriye'nin yeniden yapılandırılmasında, Rusya'nın özellikle askeri üsleri bakımından çıkarlarının dikkate alınıp alınmayacağı, Erdoğan'a bağlı. Moskova ile Ankara arasındaki muhtemel gerilim, Ukrayna'ya da sıçrayabilir" uyarısı yapılıyor.

"Ortadoğu'nun siyasi haritası yeniden çiziliyor"

Süddeutsche Zeitung'un, "Güle güler Beşar" cümlesiyle başlayan yorumunda artık Suriyelilerin özgür olduklarına ve Esad rejiminin düşüşünün kutlanabileceğine vurgu yapılıyor, "Ancak gücü ele geçirenler çok da umut vaat etmiyor" deniliyor.

Suriye'nin 13 yıllık iç savaş sonrasında bir "hesaplaşmaya" sahne olabileceğine işaret edilen yorumda, "Irak'ta Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra olduğu gibi durum hızla kontrolden çıkabilir" endişesi aktarılıyor.

Yazıda Şam'da iktidarı ele geçiren isyancıları neredeyse hiç kimsenin tanımadığı belirtiliyor, "Kimse onlar üzerinde gerçekten hangi gücün etkisi olduğunu, kimin onları kontrol ettiğini bilmiyor. Türkiye mi? Katar mı? Başka kim olabilir?" sorusu irdeleniyor.

Paris’te olduğu gibi dünyanın pek çok başkentindeki Suriyeliler Beşar Esad’ın sona ermesini kutladı. Fotoğraf: Bastien Ohier/Hans Lucas/AFP/Getty Images

"Açık olan tek şey, yeni Suriye'nin liberal bir demokrasi olmayacağıdır" görüşü aktarılırken, "HTŞ'nin El Kaide'de yetişmiş bir adam tarafından yönetildiği" anımsatılıyor, "İdlib'deki küçük emirliğinde, sınır karakolunda İslamcı bayrak dalgalanıyordu, kadınların başları örtülü ve muhalefete de yer yoktu" deniliyor.

Yazıda, isyancıların çok farklı gruplardan oluştuğu, bunlar arasında Türkiye tarafından desteklenen İslamcı, cihatçı milislerin de bulunduğu anımsatılıyor, zaten Suriye'nin tek başına Suriyeliler tarafından şekillendirilmeyeceği şu ifadelerle aktarılıyor:

"Ülkenin kaderi sadece Suriye'de belirlenmeyecek. Ortadoğu'da Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki katliamı, hâlâ büyük ölçüde tam olarak anlaşılmayan bir dönüm noktasının başlangıcına işaret etti. Bölgenin siyasi haritası şu anda yeniden çiziliyor. Suriye'deki yıkım, muhtemelen bu yeniden yapılanmanın bir parçası olacak. Ancak nihayetinde ortaya çıkacak yeni düzenin neye benzeyeceğini kimse öngöremiyor."

"Esad'ın devrilmesi Putin'e bir uyarı"

Handelsblatt gazetesinde yayımlanan yorumda ise artık Beşar Esad'ın "şiddet saltanatının" sona erdiğine, artık kendisinin de bir "mülteci" olduğuna vurgu yapılıyor, "Diktatörler güçlü görünürler. Ta ki aniden bu gücü yitirdikleri ana kadar. Kremlin'in hesapları alt üst olabilir" deniyor.

Yazıda, "Suriye'de ne olacağını kimse söyleyemez" ifadelerine yer verilmekle birlikte, "Ancak Şam'ın düşmesinin stratejik açıdan ne anlama geldiği şimdiden belli. Bu Rusya için ciddi bir yenilgi ve Vladimir Putin için bir uyarı" görüşü kaydediliyor.

Alman basınında yer alan yorumlara göre Suriye’de yaşananlar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de bir uyarı niteliği taşıyor.Fotoğraf: Ramil Sitdikov/AP Photo/picture alliance

Leipziger Volkszeitung da Suriye'deki gelişmelerin tek adam rejimlerine bir mesaj niteliği taşıdığına işaret ediyor.

"Suriye, tek adam yönetiminin hızla sona erebileceğini gösteriyor" denilen yorumda, "Suriye'den çıkarılacak ilk ders, diktatörlüklere bazen gereğinden fazla önem atfedildiğidir. Vladimir Putin'e en iyi dileklerle birlikte, özellikle tek adam rejimlerinin sonunda hızla devrilebildiği görüldü" ifadeleri yer alıyor.

Suriyeliler ülkelerine geri dönebilecek mi?

Frankfurter Rundschau ise Suriye'nin geleceğinin belirsiz ve ülkede istikrarın sağlanmasının da güç olduğuna işaret ediyor. 

Suriye halkının, Esad ailesinin on yıllardır süren diktatörlüğünün boyunduruğundan kendi çabalarıyla kurtulduğuna ve bunun hem ülke içinde hem ülke dışındaki Suriyelilerde anlaşılabilir bir mutluluğa, özellikle de mültecilerde geldikleri yerlere dönebilme heyecanına yol açtığına dikkat çekilen yorumda, ihtiyatlı olunması gerektiğine şu ifadelerle vurgu yapılıyor:

"Geri dönebilmeleri, istikrarın sağlanmasını, yönetimin devrinin de barışçıl olmasını gerektirir. Bu mümkün ama garantisi yok. Bu yeni başlangıçta bir şeyler eksik. Çünkü isyancıları her şeyden önce Esad rejimini devirme hedefi bir araya getiriyordu. Yaklaşık 13 yıldır süren iç savaşta ülkenin geleceğine dair ortak, kapsayıcı bir vizyon geliştirmeyi başaramadılar."

"Çok az umut var"

Rhein Zeitung da yorum sütununa Suriye'nin geleceği ile ilgili endişeleri taşıyor.

"Arap ayaklanmalarından etkilenen diğer ülkelere bakarsanız, çok az umut olduğunu görürsünüz" denilen yazıda, bu ülkelerle ilgili şu gözlemler aktarılıyor:

"Libya, çok güçlü milislerin olduğu, çökmüş bir devlet. Mısır, askeri bir diktatörlük. Yemen, bölünmüş ve aşırı yoksulluğun hakim olduğu, Kızıldeniz'deki gemi trafiğini tehdit eden Husilerin etkili olduğu bir ülke. Tunus, bir zamanlar demokratik başlangıç için model olarak övülen ancak başarısız olan otoriter bir rejim. Suriye'deki durumu özellikle zorlaştıran şey, önce Halep'i, ardından da diğer şehirleri şaşırtıcı derecede koordineli bir şekilde ele geçiren ‘kurtarıcıların' bir zamanlar El Kaide terör ağına mensup olan radikal İslamcılar olması. Sonuçta Esad bir halk ayaklanmasıyla değil, kamyonetlere binmiş makineli tüfekli sakallı adamlar tarafından devrildi. Yeni kazandıkları gücü sivil bir hükümet lehine bırakmaya hazır olup olmadıkları kesin olmamanın çok ötesinde."

Avrupa başkentleri hatayı tekrarlar mı?

Haber portalı t-online ise yayımladığı yorumda Suriye'de istikrarın sağlanmasında Avrupa başkentlerinin de sorumluluk üstlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Yerinden edilmiş Suriyeliler evlerine dönmek için hazırlık yapıyor.Fotoğraf: AFP/Getty Images

"Silahlı milislerin Suriye'yi istikrara kavuşturmayı başarıp başaramayacakları ve ülkenin parçalanmasını engelleyip engelleyemeyecekleri yalnızca onların değil, aynı zamanda yıllardır güç, nüfuz ve ulaşım yolları için çıkarcı oyun oynayan yabancı güçlerin de elinde" ifadelerine yer verilen yorumda Avrupa başkentlerine şu çağrı yapılıyor:

"Kalıcı barışın sağlanmasında Avrupa'nın büyük çıkarı vardır. Doğu Akdeniz'deki istikrarsızlık halihazırda çok sayıda insanın evlerini terk etmesine ve çok sayıda teröristin ortaya çıkmasına neden oldu. Berlin, Paris ve Londra'daki diplomatlar şimdi bu fırsatı değerlendirmeli ve Şam'daki yeni yöneticilerle hızla verimli temaslar kurmalıdır. On üç yıl önce çok az şey yaptılar ve Suriye'nin kaosa sürüklenmesini izlemekle yetindiler. Bu hata tekrarlanmamalı."

Avrupa'nın aşırı sağcı popülistlerle mücadelesini güçlendirir mi?

Stuttgarter Zeitung da Esad rejiminin devrilmesini Avrupa için özellikle sağ popülizm ile mücadeleyi güçlendirebilecek bir fırsat olarak değerlendiriyor.

Gazetede yer alan yorumda Ocak ayında ABD başkanlığını devralacak Donald Trump'ın Ortadoğu'daki varlığını azaltmak istediği anımsatılıyor, AB'nin Şam'daki yeni hükümeti ülkenin yeniden imarı için parayla destekleyebileceği aktarılıyor.

AB'nin aynı zamanda mültecilerin düzenli bir şekilde ülkelerine geri gönderilmesini organize edebileceğine işaret edilen yazıda, "Bu da sağ popülistlerin yükselişini yavaşlatabilir, hatta durdurabilir. Bu durumda Suriye devrimi Avrupa'yı bile değiştirebilir" deniliyor.

DW/ DA, JD

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?