1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman Meclisi, Brüksel zirvesini tartıştı

Nina Werkhaeuser11 Kasım 2004

Alman Federal Meclisi, Genel Kurul’da bugün Kasım ayı başında Brüksel’de yapılan AB devlet ve hükümet başkanları zirvesini tartıştı. Federal hükümetin Avrupa politikasının muhalefet tarafından eleştiri yağmuruna tutulduğu oturumu DW adına Nina Werkhaeuser izledi...

Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in açıklamalarına muhalefetten tepki geldi...
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in açıklamalarına muhalefetten tepki geldi...Fotoğraf: AP

2000 yılında kabul edilen Lizbon Stratejisi‘ne göre, Avrupa Birliği’nin 2010 yılına kadar dünyanın büyüme hızı en yüksek ekonomik bölgesi olması gerekiyor. Bu iddialı hedefi yakalama çabalarının yetersiz kaldığı Brüksel’deki ara zirvede bütün liderlerce dile getirildi.

Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Genel Kurul‘daki hükümet açıklamasında Lizbon Stratejisi çerçevesinde önemli adımlar atıldığını belirtirken, eski Hollanda Başbakanı Wim Kok’un görüşlerine de prensip olarak katıldığını dile getirdi. Wim Kok, Birlik Konseyi adına Avrupa’nın gelecek stratejisini ayrıntılı bir şekilde büyüteç altına almış ve hedefe götüren yolda değişiklikler yapılmasını önermişti.

Alman Dışişleri Bakanı Kok’un teşhis ve tespitlerini hükümet açıklaması sırasında, ”Kok belgesinde esas itibariyle, 2010 yılında Avrupa’yı en güçlü ekonomik bölge haline getirme hedefinden taviz verilmiyor. Almanya diğer ortaklarıyla birlikte, şu iki ana hedef üzerinde yoğunlaşmak gerektiği görüşüne katılıyor. Kok raporundaki sürekli büyüme ve istihdam artışı tavsiyelerini kastediyorum” şeklinde dile getirdi.

Schaeuble: Lizbon Stratejisi’nde başarılı olunamadı

Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nden Wolfgang Schaeuble ise Fischer’in hükümet açıklamasını cevaplandırdığı konuşmasında, Lizbon Stratejisi‘nin uygulanamamasından hükümetin sorumlu olduğunu ve buna İstikrar Paktı kriterlerinin de dahil olduğunu belirterek şunları söyledi:

”Lizbon hedeflerine uzanan yolda başarılı olunduğunu kimse iddia edemez. Son yıllarda yaklaşmak yerine bu hedeften daha da uzaklaştık. Raporda milli hükümetlerden ekonomik ve mali sorunlarını çözmeleri istenirken, milli hükümetler sorun çözmek yerine yeni yeni sorunlar yaratıyorlar.”

AB’nin iltica politikası

Joschka Fischer, Birlik Konseyi’nin iltica politikalarının uyumlaştırılması yolunda attığı adımların övülmeye layık olduğunu ve ortak politikanın beş yıla kadar şekillenip terörizm ile mücadele programına kenetlenmiş olacağını söyledi. Adalet politikalarında da sıkı işbirliğinin öngörüldüğünü kaydeden Almanya Dışişleri Bakanı, Avrupa Birliği Savcılığı kurma yolundaki gayretlerin sonuçsuz kalmasından ise üzüntü duyduklarını ifade etti.

Irak konusu

Fischer, Genel Kurul‘daki konuşmasında, Brüksel zirvesine davet edilen Irak Başbakanı İyad Allavi’nin Irak’taki gelişmelere seyirci kaldıkları gerekçesiyle Almanya ve Fransa’yı eleştirdiğine dair iddiaların asılsız olduğunu aksine Irak Başbakanı‘nın Almanya’nın yardımlarından övgüyle söz ettiğini söyledi:

”Irak Başbakanı‘na Almanya’nın öncelikle yeniden imar ve güvenlik alanlarında önemli katkıları olduğunu hatırlattık. İnsani yardımların da dahil olduğu bütün bu çalışmalara 200 milyon euro ayırdık.”

Hristiyan Birlik ana muhalefet kanadının Meclis Grup Başkanvekili Schaeuble, Dışişleri Bakanı‘nın bu konuda yanıldığını, çünkü bizzat Başbakan Gerhard Schröder’in ”Allavi çam devirdi” dediğini hatırlattı. Schaeuble, Almanya’nın seyircilik rolüyle yetinmesinin gerçekten katlanılacak bir durum olmadığını, Irak’a nakledilecek NATO birliklerindeki subaylarını çekme kararının da Almanya’nın tek taraflı dış politikasına kanıt oluşturduğunu sözlerine ekledi.