1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman Ordusu'nda Ramazan

10 Temmuz 2013

Alman Ordusu'nda 250 bin kişilik personel arasında tahminen bin kadar Müslüman asker de bulunuyor. Bunlardan bir kısmı Ramazan ayında oruç tutuyor.

Şevki Âkil
Şevki ÂkilFotoğraf: Ulrike Hummel

Şevki Âkil, levâzım taburunda kıdemli üstçavuş olarak görev yapıyor ve askerî malzeme sevkiyatlarında askerî personelden de sorumlu kişi. 30 yaşındaki Şevki, hassas durumlarda konsantrasyonun azalmaması gerektiğini belirtiyor. Ancak Ramazan ayının başlamasıyla konsantrasyon azalması pekâlâ olabiliyor. Bir dönem Afganistan'daki Alman birliklerinde görev yapan Şevki bu konuda şunları söylüyor:

“Özellikle dış ülke operasyonlarında zorlanıyoruz. Alışılmamış bir kültür, sıcaklar, fiziksel stres, evden uzak olma durumu, bunlar insanı etkileyen faktörler arasında. Ve ben oralarda oruç tutmamaya kendi adıma karar verdim. Zira önceden tahmin edemediğim durumlar ortaya çıktığında, (oruç tuttuğum zaman) fiziksel olarak kendimi yeteri kadar güçlü hissetmeyebilirdim.”

"Özellikle su, vücut için yaşamsal öneme sahip"

Oruç tutmak ya da tutmamak, bu, Alman Ordusu’ndaki Müslüman askerler açısından da zor bir karar. Oruçlu olma halinin bazı aşırı durumlar ile karşılaşıldığında tıbbî açıdan son derece büyük sorunlar yaratabileceğine işaret ediliyor. Köln’deki Üniversite Kliniği’nde yönetici başhekim olan Michael Faust uyarıda bulunuyor:

“Askerler fiziksel açıdan da çok zorlandıkları operasyonlara katılıyorlar. Buna ek olarak, hatalı kararlar almamaları gereken, yoğun konsantrasyonun gerekli olduğu durumlar da oluyor. İşte burada en azından bedenin su ihtiyacının giderilmesi kaçınılmaz oluyor. Vücut bir süre kadar kalori almadan da kendini idare edebilir; yeter ki önceden ya da sonradan bir miktar kalori alınmış olsun. Bu belki sağlık açısından çok arzu edilen bir durum değil ama, çok da dramatik bir durum sayılmaz. Ancak söylediğimiz durumlarda vücudun su ihtiyacının yaşamsal önemi bulunuyor.”

Alman Ordusu'nda oruç tutmanın zorlukları

Kıdemli üstçavuş Şevki Âkil, bu yıl Unna kentindeki bir kışlada görevli. Burada düzenli olarak spor ve atış talimi yapmakla yükümlü. Tabii ki günde 18 saat kadar süren oruç nedeniyle bu da üstesinden gelinmesi zor bir durum. Şevki, Alman Ordusu'nda görev yaparken oruç tutmanın zorluklarına ilişkin şunları anlatıyor.

“Alman Ordusu'nda oruç tutmak şundan dolayı zor, çünkü yemeklerimizi birliğin yemekhanesinde almak zorundayız, ayrıca yemek saatleri de önceden belirlenmiş oluyor.”

Müslüman askerlere helâl yemek

Ancak Şevki, kantin personelinin oruçlu askerlerin zamanlaması konusunda esnek ve anlayışlı davrandığını da sözlerine ekliyor. Alman Ordusu’nda yasalar el verdiği sürece yemek listelerine de dikkat edildiğine işaret ediliyor. Örneğin Müslüman askerlere helâl, yani içinde domuz eti ve alkol bulunmayan gıda maddeleri sunuluyor. Ayrıca jelâtin gibi ek maddeler de Müslüman askerler açısından tabu olarak görülüyor.

Şevki, ‘Burada Unna’daki kışlada yemekler ayrı ayrı hazırlanıyor’ diyor. Aşçıların farklı yemekler için farklı çatal ve kepçeler kullandıkları, et ürünlerinin de ayrı ayrı yerlerde muhafaza edildiği belirtiliyor. Kıdemli üstçavuş Şevki, ‘birlikte mangal yaptığımız zaman da, örneğin hindi eti ile domuz jambonu birbirine karışmasın diye aşçıların yanında hep folyo kâğıdı bulunur’ diye anlatıyor.

Ramazan'ı aile fertleriyle birlikte geçirmek ve dayanışma

Görev planları el verdiğince Şevki, aile fertleriyle birlikte oluyor ve iftar açıyor. Çünkü Ramazan’ın sadece oruçtan ibaret olmadığının, oruç sonrasında iftarda mümkün olduğunca aile ile birlikte olunması gerektiğinin her Müslüman gibi Alman Ordusu'nda görev yapan kıdemli üstçavuş Şevki Âkil de bilincinde. Zira, ancak günbegün açlık ve susuzluk çeken yoksulların durumunu oruç tutarak idrak eden insanların, başkalarıyla dayanışma hissini daha iyi geliştirebileceklerine dikkat çekiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ulrike Hummel / Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay