Alman Ordusu'ndaki 'radikaller'
19 Temmuz 2013 Alman Askerî İstihbarat Servisi (MAD), 2012 yılı itibarıyla Alman Ordusu’nda aşırı görüşlere sahip olduğundan şüphe edilen 400 kadar kişi olduğunu açıklamıştı. Bu gelişmenin açıkça beyan edilmesi üzerine siyasi gözlemciler 'Alman Ordusu’na radikaller mi nüfuz ediyor?' sorusunu yöneltmeye başladılar ve bu konuda toplumsal bir tartışma açılmış oldu.
Alman istihbarat servislerinin açmazları
Almanya istihbarat servislerinin işi şu sıralar çok kolay değil. Dış istihbarat teşkilatı BND'nin, Amerikan dijital casusluk programı “Prizma”dan haberi olduğu, hatta elde edilen verileri kendisinin de kullandığı iddia ediliyor. İç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (Verfassungsschutz) ise 8’i Türk 9 göçmenin ölümünden sorumlu NSU adlı Neonazi terör hücresinin cinayetlerinin aydınlatılmasında yeteri kadar şeffaflık sağlayamadığı belirtiliyor. Alman Ordusu’nun istihbarat birimi olan Askerî İstihbarat Servisi’nin de (MAD) NSU üyesi Neonazi terörist Uwe Mundlos’u muhbir olarak kazanmaya çalıştığı yolunda Alman gazetelerinde haberler yayınlanmıştı. Bu haberler Alman Ordusu tarafından yalanlandı. Ancak bu yöndeki sorular güncelliğini koruyor. Alman Ordusu’nda gerçekten aşırı sağcı eğilimlilerin sayısı ne kadar?
Askerî İstihbarat Servisi Başkanı Ulrich Birkenheier, 2012 yılı itibarıyla orduda yaklaşık 400 kadar şüpheli durumun incelendiğini, bunların 300’ünün aşırı sağcı, 50’sinin de radikal İslamcı kişiler olduğunun tahmin edildiğini açıkladı. Alman Federal Silahlı Kuvvetler Derneği’nin, yani askerî sendikanın başkanı Ulrich Kirsch aşırı eğilimlerin varlığını doğruluyor: “Evet, benim de aşırı sağcılarla olumsuz tecrübelerim oldu. Hatta kişisel olarak tehdit de edildim. Ama bu konuyu kendime saklamak isterim, çünkü böyle bir şeyi yeniden denemek isteyenler çıkabilir. Zira böyle şeyler gerçekten de oluyor.”
'Radikallerin sayısındaki artış farklı okunabilir'
2012 yılında Alman Ordusu’ndaki aşırı sağcıların sayısında artış olması, yani 400 kadar şüphelinin saptanmış olması, geçen beş yıl içerisinde ise ortalama 40 dolayında aşırı sağcının ortaya çıkartılmış olması nedeniyle şaşırtıcı bulunuyor. DW’nin bu yöndeki sorularına yanıt veren Alman askerî makamları, aşırı eğilimlilerin saptamasında kullanılan yöntemlerin değişmiş olduğuna işaret ederek, buradan yola çıkılıp belirlenen şüpheli kişilerin sayısında artış olduğunu söylemenin hatalı olacağına dikkat çekiyorlar.
Radikallerin orduya sızması nasıl önlenir?
Bu çerçevede Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) güvenlik sözcülerinden Rainer Arnold, Alman Askerî İstihbarat Servisi’nin (MAD) çalışma yöntemlerini eleştiriyor: “Üzücü olan husus, insanların asker ya da sivil birimlerde çalışmak üzere başvuru yaptıklarında değil de, orduya girdikten sonra MAD’nin incelemelerine başlamasıdır. Müracaatlar sırasında MAD’nin faal olmasına izin verilmiyor. Ama önemli olan, radikal eğilimlilerin daha baştan orduya ayak basmalarının önüne geçilmesidir. Onun için de dikkat çekici durumlarda, iş başvurusundaki mülâkatların nasıl göründüğünün, psikolojik testlerin nasıl olduğunun ve Alman Ordusu’nun Anayasayı Koruma Teşkilatı ile nasıl bir işbirliği yaptığının daha derinlemesine sorgulanması gerekir.”
Denetimler nasıl olmalı?
Alman Friedrich-Ebert-Vakfı’nın güncel bir araştırmasına göre, 2012 yılında Alman halkının yüzde 9’u aşırı sağcı bir dünya görüşüne sahip. Demokratik ülkelerdeki ordular bir nevî “toplumun aynası” konumunda olduğu için toplumda mevcut olan sorunların orduya da yansıdığına işaret ediliyor. Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) güvenlik sözcülerinden Rainer Arnold bu konudaki denetimlerin nasıl olması gerektiğini şöyle izah ediyor:“Geçmişteki deneyimlerimiz, bazı güvenlik alanlarının birbirine karışması sorununun büyüdüğünü gösteriyor. Bence askerî istihbaratın insanların orduya müracaat etme aşamasında soruşturma yapma hakkı bulunmaması doğrudur. Bu alandan sorumlu birim aslında iç istihbarat kuruluşu olan Anayasayı Koruma Teşkilatı’dır. Şüphelerin ya da dikkat çekici durumların baş gösterdiği yerlerde NATO standartlarına uyan, bilinen güvenlik incelemeleri vardır. Yani o kişinin çevresine sorular yöneltilir, kişinin özgeçmişi ve dikkat çekici noktalar daha derin bir biçimde gözden geçirilir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Johanna Schmeller / Çelik Akpınar
Editör: Başak Özay