İktidarın büyük ortağı uyum konusunda sertleşiyor
17 Kasım 2010„Çok kültürlülük öldü“ – Başbakan Merkel’in kısa bir süre önce sarf ettiği bu sözler, Almanya’da iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) Karlsruhe'deki parti kongresinde yoğun destek aldı. Almanya’nın geleceğine yönelik alınan prensip kararında, hedef olarak “Alman çıkarları doğrultusunda saptanan bir uyum politikası ve yanlış anlaşılan hoşgörü politikasının son bulması” sayıldı. Karar, delegeler tarafından hiç tartışılmadan kabul edildi.
Merkel: Oyunun kuralları açık
Başbakan Merkel, konuşmasında, toplumun oyun kurallarına uyulması uyarısında bulundu. "Aslında oyunun kuralları çok açık: burada yaşamak isteyen, Almanca öğrenmek zorunda. Burada yaşamak isteyen, yasalarımıza ve değerlerimize saygı göstermek zorunda." şeklinde konuşan Merkel, "Bunu yapan herkese kapımız açık. Yapmayanlar ise, yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını hesaba katmalı. Bu kadar basit.” dedi.
Koalisyon hükümeti, uyum sağlamayı ret ettiği saptananların oturma izinlerinin uzatılmaması ve sosyal yardımın kısılması konusunda uzlaşmıştı.
Öte yandan Merkel, yabancı diplomaların Almanya’da daha kolay tanınması yönündeki çalışmaların da sürdüğünü, ancak bunun Alman kalifiye elemanlara dezavantaj oluşturmasına izin vermeyeceklerini belirtti.
"Öncü kültür" tekrar gündemde
Bu arada Hristiyan Demokratlar, tartışmalı “öncü kültür” tanımını tekrar gündeme getirdi. Federal Hükümet'in Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, DW’ye verdiği demeçte, artık ”öncü Alman kültürü” tanımının değil, “Almanya’da öncü kültür” tanımının söz konusu olduğunu belirtti ve bunun Almanya’da yaşayan herkesin katkısını içerdiğini vurguladı. Bu öncü kültürün kökeninin Hristiyan-Yahudi değerleri olduğunu belirten Böhmer, günün birinde Müslüman kökeni de içeren bir Alman öncü kültürün mümkün olup olamayacağı yönündeki soruya ise şu cevabı verdi:
„Herkesin, öncü kültüre katkısını günlük yaşamına yansıttığından yola çıkıyoruz. Ama Şeriat kanunları gibi kuralların ülkemizde yeri olmadığının bilinmesi gerek. Kabul ettiğimiz ölçü ataerkil bir anlayış değil, kadın-erkek eşitliği. O yüzden İslam’ın Avrupa’da ve Almanya’da nasıl geliştiğini gözlemlemek, insanların buradaki düzene mi uyduklarını, yoksa radikal akımlara mı kapıldıklarını tespit etmek gerek.”
Asimilasyon istenmiyor
Bakan Böhmer, öncü kültür tanımının, asimilasyon ile alakası olmadığını vurguladı. Almanya’da asimilasyon istemediklerini hep söylediklerini belirten Böhmer, "Bazı komşu ülkelere baktığımızda, ya asimilasyon çabası görüyoruz, ya da insanların gelişigüzel bir arada yaşamalarına göz yumuluşunu. İki yolun da, toplumların kendi içinde bir birlik oluşmasını sağlamadığı ortada. Biz Almanya’da uyum yolunu seçtik. Uyum, katılım demek, ülkenin değerlerine, kurallarına saygı göstermek ve onları sadece anayasada yazılı değerler olarak görmekle kalmayıp, hayatlarına katmak demek.” şeklinde konuştu.
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un, “İslam da Almanya’nın bir parçasıdır” yönündeki görüşü ise, Hristiyan Demokrat Birlik’in parti kongresinde kabul ettiği prensip kararında yer almıyor.
Tartışmalı gen testlerine hayır
Partinin muhafazakâr çizgisini vurgulayan, sadece uyum politikaları konusunda alınan karar olmadı. Embriyolar üzerinde gen testlerini yasaklama kararı, az bir farkla kabul edildi. Yaklaşık üç saat süren ve 30 delegenin söz aldığı tartışmaların ardından delegelerin yüzde 51,06'sının oyuyla kabul edilen karara Başbakan ve partinin Genel Başkanı Angela Merkel, “sınırların tam olarak belirlenmemesi nedeniyle gen testlerinin suistimal edilebileceği” endişesiyle destek açıklamıştı. Oylamanın ardından konuşan Merkel, bu kararın partinin federal düzeyde bir yasaklama kararına yönelik çalışmalarına yön vereceğini duyurdu.
Gen testleri, tüpte üretilen embriyolar ana rahmine konulmadan önce, bu embriyolarda genetik hastalıkların olup olmadığının araştırılması ve gerektiğinde hastalıklı genlerin ayıklanması amacıyla yapılıyor. Yargıtay, Temmuz ayında ilkesel olarak bu testlerin Alman yasalarıyla uyumlu olduğu yönünde karar vermişti. İngiltere, Fransa, Belçika ve Danimarka gibi bazı Avrupa ülkelerinde söz konusu testler uygulanabiliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Bernd Gräßler / Çeviren: Aydın Üstünel
Editör: Beklan Kulaksızoğlu