Almanya iç istihbarat teşkilatının 2007 yılı raporunda, Almanya’da gözetim altında olan İslamcı örgütlerin sayısının 30’a, üyelerinin sayısının da 33 bine yükseldiğine işaret edildi. İslam Toplumu Milli Görüş, 27 bin üyesiyle İslamcı gruplar arasında başı çekiyor. Raporda Milli Görüş’ün, çoğulcu ve laik yaşama uyumlu bir görünüş çizmeye çaba gösterdiği, ancak gerçekte Erbakan’ın Milli Görüş çizgisinin etkisinde olduğu vurgulanıyor. Rapor, Milli Görüş’ün Batılı değerlere ve demokrasiye bağlılığı konusunda soru işaretlerinin bulunduğuna dikkat çekiyor.

Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble, İslamcı örgütlerin büyük bölümünün şiddete karşı olduğunu, ancak aralarında anayasal düzeni ve demokrasiyi şiddet yoluyla değiştirmek isteyenlerin de bulunduğunu kaydetti.

“Önlemler eylemleri engelledi“

Raporda El Kaide ile bağlantı grupların Almanya’daki üyelerinin sayısının tam olarak bilinmediği, ancak kendilerini “cihatta” gören İslamcıların, Almanya’yı hedef almak istediklerine dikkat çekiliyor. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı raporuna göre, bu radikal İslamcı gruplar Almanya’yı Amerika ve İsrail’in müttefiki olarak yorumluyor ve ülkeyi “operasyon alanı” olarak görüyor.

Almanya İçişleri Bakanı Schauble, ülkenin büyük bir İslamcı terör tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savunurken, bugüne kadar ciddi bir olay yaşanmamasını, alınan etkili güvenlik önlemlerine bağladı. Schauble, kişisel bilgisayarların internet üzerinden izlenmesi, şüpheli evlere habersiz baskınlar düzenlenmesi gibi önlemleri savundu.

Neo-nazi saldırıları azaldı

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nin 2007 raporunda, ülkede artan ırkçılığa da dikkat çekildi. Raporda, aşırı sağcı grupların üye sayısını 4 bin 400’e yükselttiği, ancak ırkçı saldırılarda önceki yıla göre düşüş yaşandığını belirtildi. Rapora göre Almanya’da geçen yıl 833 ırkçı saldırı oldu.

Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Stephan Kramer ise, bu verilerin, ülkedeki aşırı sağcı tehlikenin gerçek boyutlarını ortaya koymadığı görüşünde: „Söz konusu olan sadece Neo-nazi grupların, kendilerine benzemeyen gençlere uyguladığı şiddet değil…Sadece, göçmenlere karşı yapılan saldırılardan, Musevi mezarlarına zarar verilmesinden bahsetmiyoruz…Bunları neredeyse hemen her gün yaşıyoruz. Diğer yandan, internette dağıtılan müzik ve videolar yoluyla artan bir şekilde ırkçılık, Yahudi düşmanlığı yapılıyor. Aşırı sağcı partiler, tüm Almanya çapında yerel düzeyde parlamentolara giriyor ve sandalye sayılarını artırıyorlar. Bu Neo-naziler, Alman halkının gerçek temsilcileri olduklarını iddia edebiliyorlar.”

Sol Parti de mercek altında

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı 2007 raporunda, parlamentoda milletvekilleri bulunan Sol Parti de inceleme altına alındı. Son dönemde yükselişe geçen ve iki eyalette daha sandalye kazanan Sol Parti’nin, bir çok siyasi konuyu “sistem sorunu” olarak tanımlaması ve parti içerisindeki radikal Marksist-Leninist kanat, bu incelemeye gerekçe gösterildi.

Raporda PKK’nın Almanya’da etkinlik gösterme çabalarına da yer verildi. Avrupa Birliği’nin terör listesinde bulunan örgütün yaklaşık 11 bin 500 destekçisinin bulunduğuna işaret edilen raporda, PKK ile bağlantılı şiddet yanlısı Kürt grupların, Avrupa’da demokrasi ve hukuk düzenini kabul eder bir görüntü verdikleri ancak Türkiye’ye yönelik şiddet eylemlerini desteklediklerine işaret edildi.