1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya İslamofobi ile mücadele edecek mi?

3 Nisan 2019

Yeni Zelanda'da Cuma namazında öldürülen 50 kişi ve Almanya'da geçen yıl Müslümanlara yönelik 800'den fazla saldırının ardından İslam düşmanlığına karşı bir yetkili tayin edilmesi çağrıları artıyor.

Berlin'deki Mevlana Camii
Berlin'deki Mevlana Camii 2014 yılında kundaklanmıştıFotoğraf: picture-alliance/dpa/P. Zinken

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde geçen ay Cuma namazında Müslümanları hedef alan ve 50 kişiyi katleden kişinin Avrupa'daki aşırı sağ gruplarla olan bağlantılarının ortaya çıkması üzerine Almanya'da İslam düşmanlığına karşı bir yetkilinin tayin edilmesi çağrıları artıyor.

Almanya İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre 2018 yılında Müslümanları ve camileri hedef alan 813 suç vakası kayıtlara geçti. İslam karşıtı saldırı istatistikleri ülkede 2017 yılından beri tutuluyor.

Her ne kadar 950 vakanın yaşandığı 2017 yılına göre bir düşüş olsa da, birçok kişi ufak ve önemsiz görülen saldırıların kayda geçmemesinden dolayı sayının çok daha yüksek olduğunu düşünüyor.

Sol Parti'nin Almanya Federal Meclisi'ndeki İçişleri Sözcüsü Ulla Jelpke bu kişilerden biri. Sol Parti meclis grubunun soru önergesi üzerine İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı sayılarla ilgili yorum yapan Jelpke, istatistiklere geçen suçların "buzdağının görünen kısmı" olduğunu belirtti. Jelpke "Göze çarpmayan saldırılar, hakaretler ve ayrımcılık kayıtlara geçmiyor bile" ifadesini kullandı.

"Saldırı ve kışkırtma"

Almanya'da 2018 yılının ilk dokuz ayında bin kadar antisemitik (Yahudi düşmanı) saldırı kayıtlara geçti. Kayıtlara geçmeyen saldırılar ise geçen yıl Mayıs ayında atanan Antisemitizm Komiseri Felix Klein tarafından ele alınıyor.

Nazi dönemini takip eden süreçte Alman yetkililer antisemitik saldırılara karşı kamuoyu önünde şeffaf bir mücadeleye girişse de, söz konusu makam Yahudi düşmanı saldırıların artış göstermesiyle birlikte 2018'de kuruldu. Almanya ayrıca antisemitizm tanımını da geçen yıl genişletti ve bu yeni tanım İsrail'in eleştirilmesinin de suç sayılabileceği eleştirilerine neden oldu.

Klein'ın yeni makamı, Almanya'daki Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Genel Sekreteri Abdül Samed Yezidi'nin talep ettiği temsilcilik için bir model olabilir.

Deutsche Welle'ye konuşan Yezidi, "Antisemitizm toplumda nasıl kabul edilemez ise Müslümanlara karşı saldırılar ve kışkırtmalar da kabul edilemez" ifadesini kullandı. Sözlerine devam eden ZMD Genel Sekreteri, "İster Yahudi, ister Müslüman, siyah, kadın ya da eşcinsel olsun, Alman toplumunun herhangi bir kesminin tehdit edilmesini kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.

ZMD Başkanı Ayman Mazyek ise Osnabrücker Zeitung gazetesine yaptığı değerlendirmede ülkedeki örtülü İslam karşıtlığından dolayı söz konusu temsilciliğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu kaydetti. Mazyek, "Bu sorunu kamuoyunda tartışmamız gerekiyor" dedi ve "azınlıklara yapılan her saldırı demokrasiye karşı yapılan bir saldırıdır" diye ekledi.

Müslümanlara karşı suçlar için oluşturulması talep edilen komiserliğe karşı çıkanlar da bulunuyor. Bunlardan birisi İslam ve göç üzerine kamuoyunda sık sık yorumları yer alan yazar Ralph Ghadban. Deutsche Welle'ye konuşan Ghadban, ayrımcılığa karşı çıkarılan 2006 tarihli yasanın "gayet yeterli" olduğunu söyledi.

2015 yılında faaliyete geçen ve liberal görüşlü Müslümanları bir araya getirmeyi hedefleyen Almanya Müslüman Forumu'nun kurucularından olan Ghadban, söz konusu makamın, dini eleştirme hakkını sınırlandırma ihtimalinden dolayı ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz bir etkisi olacağını savundu.

Ancak Yezidi'ye göre mevcut yasa yetersiz. "Eleştiriyi kabul ediyoruz" diyen Yezidi, İslam'ın tamamıyla eleştirel düşünceye bağlı olduğunu söyledi. ZMD Genel Sekreteri, "Ancak bu durum, bir insanın sadece Müslüman diye sistematik saldırganlığa, sözlü ve fiziksel saldırılara maruz kalmasına dönüşüyorsa, bu kışkırtmalar kabul edilemez ve Alman toplumu tarafından reddedilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

Yezidi, Müslümanların saldırılardan korunmaya haklarının olduğunu belirtti ve "Biz de Almanız, kendimizden nefret etmiyoruz, Alman toplumunun birer parçasıyız, Almanya'yı seviyoruz ve kültürel bileşkelerinin bir parçası olduğumuzu hissediyoruz" şeklinde konuştu.

Zehirleyen nefret

Almanya'da İslam karşıtlığına karşı bir komiserlik oluşturma tartışmasının ortasında İslamofobi konusunda diyalog kanallarının nasıl açılacağı ve kavramın hangi noktaya kadar kabul edileceği sorusu yatıyor.

25 yaşındaki Mulla Çetin, 2018 yılında söz konusu makamın oluşturulması için hükümete çağrı yapan bir internet kampanyası başlattığında amacı Almanya'da giderek artan nefrete dikkat çekmekti. Çetin kampanya sahibi olarak Müslüman karşıtlığının "hepimizi etkilediğini" söylemişti.

Dilekçede "Nefret, ülkemizde sosyal ortamı zehirliyor ve insanlar arasında bölünme yaratıyor. Ve bunun karşılığında nefret kendisini giderek artan şiddet olaylarında göstererek toplumumuza, uyuma ve demokrasiye karşı bir tehdit oluşturuyor" ifadeleri yer almıştı.

Almanya'daki Selefilerin çoğu IŞİD'e destek veriyor

01:55

This browser does not support the video element.

Tom Allinson

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik