Cezaevleri İslamcı radikalleşmeyle başa çıkamıyor
16 Aralık 2018Avrupa'daki İslamcı teröristlerin ortak yanı, çoğu zaman adi suçlardan sabıkalarının olması. Çoğu cezaevinde radikalleşmiş. 2016 yılında Berlin'deki Noel pazarını kan bulayan Anis Amri de cezaevinden İslamcı olup çıkmıştı. Strasbourg'daki terör eyleminin faili Şerif Şekat'ın da cezaevindeyken radikalleşmiş olabileceği tahmin ediliyor. Sadece ‘suçlu' mu yoksa ‘radikal' mi olduğu ise henüz tam açıklık kazanmadı. Şekat, çeşitli suçlardan Almanya'da da cezaevine girmişti. Alman İnfaz Koruma Memurları Sendikası Başkanı Rene Müller, Alman ceza infaz sisteminin yükünün ağır olduğunu söylüyor. Müller, DW'den Ralf Bosen'in sorularını yanıtladı.
DW: Sayın Müller, sorunların hafif suç işleyenlerin cezaevine girmesiyle başladığı anlaşılıyor. Sizin bu konudaki tecrübeleriniz nelerdir?
Rene Müller: Kendini radikalleşmiş Müslüman olarak gören tutuklular da var. Bu kişiler kendilerini radikalleştirmek isteyenlere çabuk kanıyorlar.
Alman ceza infaz sistemi para ve personel açısından cezaevlerindeki radikalleşmeyi önleyecek kapasiteye sahip mi?
Kesinlikle hayır. İki-üç yıldır personel ihtiyacındaki artışı karşılayacak durumda değiliz. 2 bin dolayında personel açığımız var. Radikalleşme eğilimini ve radikal İslamcıları izlemekte zorlanıyoruz. İnfaz memurları ellerinden geleni yapıyor. Ama personel sıkıntısı yüzünden her yere yetişemiyoruz. Radikalleşmenin fark edilemediği de oluyor.
Personel açığı kadar personelin sahip olduğu bilgi ve tecrübe de önemli. İnfaz kadroları iyi eğitilebiliyor mu?
Federal eyaletler infaz sırasında başlayan radikalleşme eğilimine tepki göstererek gerekli önlemleri almaya başladılar.
Bu ne anlama geliyor?
İnfaz memurunun tespit ettiği radikalleşme eğilimini kime nasıl bildireceği önemli. Önce genel izlenimini aktarır. Memurlarımızı eğitiyoruz ama personel sıkıntısı nedeniyle fazla zaman ayıramıyoruz. Aslında infaz memuru temel eğitim sırasında bu konu hakkında bilgilendirilmeli. Bunu maalesef yapamıyoruz. Personel sıkıntısı çözüldükçe eğitime daha fazla ağırlık verileceğini umuyorum.
Bir tutuklunun radikalleşme yolunda olup olmadığı nasıl zamanında fark edilebilir?
Hücresi iyi donatılmış bir hükümlünün zamanla sadeliğe önem vermeye başlaması bir ipucu olarak değerlendirilebilir. Hücresindeki oyun konsolunun ve dergilerin yerini Kuran almışsa, sakal bırakıyorsa ve cezaevindeki İslamcı tutuklularla daha sık bir araya geliyorsa, daha dikkatli bir biçimde izlenmesi gerekir. Bunlar tabii ki kanıt işlevi görmez ancak daha dikkatli olmayı gerektirir. Tutuklu Kuran'dan alıntılar yapmaya ve Allah'ın insanlardan ne beklediğini anlatmaya başlarsa alarm zilleri çalıyor demektir.
İngiliz bilimciler çeşitli Avrupa ülkelerinden 79 cihatçının biyografisini inceledi. Bu gruptakilerin üçte biri cezaevinde İslamcı olup çıkmış. Bu da problemin bütün Avrupa'yı ilgilendirdiğini ve soruna Avrupa çapında bir çözüm bulunması gerektiğini gösteriyor. Diğer ülkelerle işbirliği mevcut mu?
Bildiğim kadarıyla değil. Almanya'daki eyaletler arasında bile doğru dürüst işbirliği yapılmıyor. Bu ihtiyaca cevap vermeye çalışılıyor ancak fazla ilerleme kaydedilemiyor.
Sizce en büyük eksikler hangileri?
Federal eyaletler düzenli olarak radikalleşme eğilimi ve tutukluların gösterdikleri gelişme hakkında bilgi alışverişinde bulunmalı. Şayet Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından fişlenmedi ise, bir eyalette tahliye edilen radikalleşmiş bir tutuklu başka bir eyalette tekrar tutuklandığında kimsenin tehlikeden haberi olmuyor. Dolayısıyla tehlike teşkil eden şahısları infaz boyunca kesintisiz kontrol etmek mümkün olmuyor. Bunu bir de Avrupa düzeyinde tasavvur etmeye çalışın. İç istihbaratın haberinin olmadığı, eyaletlerin de hakkındaki bilgileri eksiksiz paylaşamadığı bir ortamda Avrupa çapında işbirliği yapılması mümkün değildir. Bu duruma mutlaka bir çözüm bulunmalıdır.
Ralf Bosen
© Deutsche Welle Türkçe