1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’da koronavirüs testi pozitif çıkanlar neler yaşıyor?

27 Kasım 2020

Covid-19 testi pozitif çıkanların büyük bölümü korku ve endişe içinde karantina sürecini yalnız yaşıyor. Almanya’da testi pozitif çıkanlar için öngörülen süreçlerin işleyen ve işlemeyen yönlerini mercek altına aldık:

Fotoğraf: Patrick Pleul/dpa/picture alliance

Almanya’da bir kişinin koronavirüs testinin pozitif çıkmasından sonra işleyecek süreç ve söz konusu kişinin uyması gereken kurallar ile sağlık sisteminin sunacağı destek aslında net kurallarla belirlenmiş durumda.

Salgınla mücadelede yetkili kurum olan Robert Koch Enstitüsü (RKI) tarafından hazırlanan broşür, testi pozitif çıkan ve ev karantinasına girmek zorunda olanları uyulması gereken kurallar, nelerle karşılacakları ve kimlerden destek alabilecekleri konusunda ayrıntılı bir şekilde bilgilendiriyor.

"Koronavirüsün hayatta kalması bize bağlı"

04:04

This browser does not support the video element.

Karantina kurallarına uyuluyor mu?

Pozitif test sonucunun, ya ilgili doktor ya da ilgili laboratuvar tarafından, bağlı bulunan sağlık dairesine bildirilmesi gerekiyor. Federal Sağlık Bilgilendirme Merkezi'nin (BZgA) internet sitesinde, "Sağlık dairesi, düzenli olarak sizden sağlık durumunuz hakkında bilgi alacak” ifadelerine yer veriyor.

Sağlık Daireleri, testi pozitif çıkanların karantina kurallarına uyup uymadıklarını denetlemekle yükümlü. Bunun için de düzenli olarak sözkonusu kişileri arayarak gerçekten de evde bulunup bulunmadıklarını teyit etmek zorundalar.

Karantina kurallarıyla hem hastaların korunması hem de virüsün başkalarına bulaşmasının önlenmesi hedefleniyor. Ev karantinasındaki kişinin, ev kapısından çıkması yasak. Ne eczaneye, ne de alışverişe gidebiliyor. Hatta posta gelip gelmediğine bakmak için mektup kutusuna gitmek ve apartmandaki merdiven boşluğuna çıkmakla bile karantina kuralları ihlal edilmiş olunuyor.

Peki, testi pozitif çıkanların bu kurallara uyup uymadıkları gerçekten de sağlık daireleri tarafından denetleniyor mu? Hayır, karantinada olanların bir çoğu, sağlık kurumlarından kimsenin onları arayıp sormadığını söylüyor.

Sağlık daireleri üzerindeki yük arttı 

Bu denetimin etkin bir şekilde yapılabilmesi için, sağlık dairelerinin yeterli sayıda personele ihtiyacı var. Ancak vaka sayılarındaki artış, sağlık sistemi üzerindeki yükü de arttırdı.

Almanya genelindeki yaklaşık 400 sağlık dairesinin en az 38’i, RKI’ye, aşırı yük altında olduklarını, kapasitelerinin sınırlarına ulaştıklarını bildirmiş durumda. 

Test için sırada bekleyenlerFotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture-alliance

Kimse yok mu?

Bu arada RKI, Covid-19 semptomlarının kişilerin kendileri tarafından gözlenmesini öneriyor. Söylemesi kolay tabii de yalnız yaşayan, ya da yaşı ilerlemiş, başka rahatsızlığı olanlar için ‘semptomları gözlemlemek' öyle kolay mı? Örneğin öksürmek, önemli bir semptom mu, bir kişinin hastaneye kaldırılması için yeterli bir gösterge mi?

Ev karantinasındaki pek çok insan bu soruların yanıtlarını bilmiyor, bilmesi de beklenemez. Ama bu soruları yöneltebilecekleri muhatap bulamadıklarından yakınıyorlar. Kimsenin onlarla ilgilenmediğini, kendilerini yalnız bırakılmış hissettiklerini söylüyorlar. Hem şok hem paniğe yol açan karantina süreçlerinde depresyona girenler de var.

Hükümetin internet sitesinde, "Duygularınızı kabul edin. Zorunlu ev karantinası, farklı pek çok duygusal tepkinin oluşmasına yol açabilir. Bunlar olağandışı gelişmelere verilen normal tepkilerdir” önerisi yer alıyor.

Ama bu öneri tek başına yeterli bulunmuyor. Karantinadaki hastalar, konuşabilecekleri, danışabilecekleri bir yetkili istiyor.

Ev doktorları çaresiz kalabiliyor

RKI'ye göre Covid-19 hastalarının yüzde 80'i ayakta tedavi görüyor ve bu tedavi sürecini ev doktorları üstleniyor. Ama etkili bir ilaç olmadığı için sadece virüsün yol açtığı semptomlara karşı mücadele edilebiliyor, etkileri hafifletilmeye çalışılıyor.

Doktorlar da çaresiz… RKI, küresel çapta yürütülen yoğun araştırma çabalarına karşın koronavirüsün yol açtığı hastalıklar konusunda henüz pek çok soruyu aydınlatabilecek sonuçlar elde edilemediğine, büyük bir bilgi eksikliği olduğuna, bunun da tüm sağlık sistemini büyük sınamalarla karşı karşıya bıraktığına dikkat çekiyor.

Almanya'da 55 bin ev doktoru var. Ev doktorları, gerektiği durumlarda hastalarının evlerine gitmekle yükümlü. Kimi doktorlar, salgından sonra 10 kat daha sık hastaların evlerine gitmek durumunda kaldıkları bilgisini veriyor.

Bugünlerde doktordan randevu olmak çok zor. Muayenenelerde sıra oluşmaması, bekleme odasının kalabalık olmaması, mesafelerin korunabilmesi için alınan önlemler de buna yol açan sebepler arasında.

Hastalar hastaneye ne zaman yatırılıyor?

Ev karantinasındaki pek çok hasta sağlık durumu kötüleştiğinde ne yapması gerektiğini, hangi durumlarda hastaneye gitmesi gerektiğini bilmiyor.

RKI, broşüründe bir hastanın hangi durumlarda hastaneye yatırılması gerektiği bilgisine yer vermiyor. Sadece solunum almakta güçlük çekilmesini, kısa aralıklarla nefes alınmasını alarm işareti olarak nitelendiriyor. Bir kişinin hastaneye yatırılıp yatırılmayacağına doktorlar karar veriyor. Eylül ayında Almanya Aile Hekimleri Birliği, doktorların bu kararı vermelerini kolaylaştıracak bir kılavuz yayınladı, ev doktorları da bu kriterleri esas alıyor.

Koronavirüs aşısının ardındaki iki Türk: Uğur Şahin ve Özlem Türeci

03:11

This browser does not support the video element.

Son Çare 112

Peki bir hasta doktoruna ulaşamazsa ne yapabilir? Semptomlar ağırlaşır, hastanın sağlık durumu kötüleşir, doktora da ulaşılamazsa o zaman tek çare 112 aramak ve ambülansı beklemek.

Covid-19 testinin pozitif çıkması, teşhis için atılmış ilk adım. Hastalığın gidişatı, başka sağlık sorunlarına yol açıp açmayacağını kimse öngöremiyor. Bu belirsizlik de pek çok kişide güvensizliğe yol açıyor…

Psikolojik etkileri

Koronavirüs korkusu sadece testi pozitif çıkanlarda değil, virüsü taşımayan, sağlıklı bireylerde de korkuları tetikliyor.

Virüsün ne tür hastalıklara yol açabileceğinin bilinmemesi, bunları tedavi edebilecek bir ilacın olmaması, sosyal hayatlarımızda yol açtığı değişim, kimi insanlarda paniğe hatta depresyona yol açabiliyor. Bu süreç, özellikle ev karantinasında olanları, koronavirüs semptomlarını yaşayan ve yol açtığı korkuları tek başlarına göğüslemek zorunda kalanları, daha çok etkileyebiliyor.

Gudrun Heise

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik