'Göçmenlerin yeri doldurulamaz'
16 Ekim 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası yarı final maçında İtalya'ya karşı oynayan Alman milli takımında eğer sahada göçmen geçmişi olan 6 Alman oyuncu, Sami Khedira (Tunus), Mesut Özil (Türkiye), Jerome Boateng (Gana), Lukas Podolski (Polonya) ve Mario Gomez (İspanya) olmasaydı, herhalde spor açısından zor duruma düşülürdü. Söz konusu bu futbolcuların tümü dış ülkelerde doğmuşlar ya da Almanya'da doğmuş olan yabancı anne-babanın çocukları. Alman pasaportları sayesinde milli takımda top koşturma şansına sahipler. Göçmenler Alman toplumu için paha biçilmez bir öneme sahiptir.
Almanya'da 15,7 milyon göçmen
Almanya'da Alman pasaportu olmayan 7 milyon 100 bin kişi yaşıyor. Federal Çalışma Ajansı'nın 2012 yılı haziran ayı iş piyasası analizlerine göre, bu sayıya göç geçmişi olan 8 milyon 600 bin Alman vatandaşı da ekleniyor. Bu da Almanya'da göç geçmişi olan toplam 15 milyon 700 bin insanın yaşadığını gösteriyor; ya da başka bir deyişle tüm nüfusun 19'unu onlar oluşturuyor.
Gazeteciler Pitt von Bebenburg ile meslektaşı Matthias Thieme, Almanya'daki göçmenlerin önemine ilişkin yoğun çalışmalar yaptılar. "Yabancıların olmadığı bir Almanya" (Redline Yayınevi, Münih 2012) adı altında yayımladıkları kitaplarında şöyle bir senaryo kurgulamışlar: Acaba eğer sadece Alman pasaportu olmayan, yaklaşık 7 milyon göçmen Almanya'yı bir günden ötekine terk etmiş olsalardı ne olurdu? Bebenburg, Deutsche Welle'nin (DW) yaptığı bir söyleşide, "öyle bir durumda bundan Almanya'nın etkilenmeyen hiç bir alanı kalmazdı. Ama bunun en dramatik etkisi batı Almanya'da nüfusun yoğun olduğu yerleşim bölgelerinde olurdu" diye konuşuyor. Örneğin Hessen Eyaleti'nin metropolü Frankfurt, nüfusunun dörtte birini yitirmiş olurdu.
Almanya'nın tüm iş ve ekonomik alanlarında 3 milyon 400 bin yabancı çalışıyor. Bebenburg, "gastronomi sektöründe yüzde 20 ile yabancılar en yüksek paya sahipler" diyor. Yabancıların ülkeyi terk etmesi durumunda Almanlar birçok şeyin özlemini çekmek durumunda kalacaklardı: Çünkü örneğin döner daha yıllar önce Almanların çok sevdiği köri soslu sosisi geride bırakmış durumda. Berlin'de yayımlan "Tagesspiegel" gazetesinin kısa bir süre önceki haberinde, Almanya'da yılda 122 bin ton döner tüketildiği saptanıyor.
Elbette ki göçmenlerin kültürlerarası etkileşime katkısı iş piyasasındaki sayıları ve döner kebabla sınırlı tutulamaz. Almanya Türk Toplumu Başkan Yardımcısı Ayşe Demir, DW'ye yaptığı açıklamada, "Kültürlerarası iletişim özellikleri nedeniyle göçmenlerin topluma çok değerli katkılarda bulunduğunu" söylüyor. Bunun bir göstergesi de, göçmenler sayesinde "mülti-kulti" (farklı kültürlerin biraraya gelmesi) kavramını normal algılayan Almanların sayısının gittikçe artış göstermesi. Nitekim Federal İstatistik Dairesi'nin kayıtlarına göre sadece 2010 yılında 1 milyon 800 bin Alman ile yabancı kökenli evlenmiş. Kültürlerarası evliliklerin sayısı da giderek artıyor.
Türkler, 2 milyon 900 binlik sayılarıyla Almanya'daki en büyük göçmen grubunu oluşturuyor. Bunların birçoğu, Almanya ile Türkiye arasında 1961 yılında imzalanmış olan İş Gücü Alım Anlaşması uyarınca Almanya'ya gelmiş olan ve "misafir işçi" diye anılan ailelerden geliyor. Savaş sonrasında Almanya benzer anlaşmaları İtalya ve Yunanistan ile de imzalamıştı. Almanya'nın savaştan sonra yaşadığı "ekonomik mucize", yani Federal Almanya ekonomisinin patlama yapması, misafir işçilerin katkısı olmadan mümkün olamazdı. Almanya Türk Toplumu Başkan Yardımcısı Ayşe Demir de bu saptamanın altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: "Göçmenler üretim sektörlerinde çalıştılar ve ekonominin büyümesine yoğun katkıda bulundular."
21. yüzyılda özellikle yüksek nitelikli iş gücü Almanya'ya geliyor. Alman Ekonomi Enstitüsü'nün yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre, örneğin 2009 yılında Almanya'ya gelen göçmenlerin yüzde 20'sini yüksek nitelikli kalifiye uzmanlar, ya da yönetici pozisyonundaki elemanlar oluşturuyordu. Euro krizi nedeniyle İspanya, Portekiz ya da Yunanistan'dan gittikçe daha fazla sayıda doktor, mühendis ve IT uzmanı iş bulmak üzere Almanya'ya geliyor.
Hissedilir ve ölçülebilir reddetme eğilimleri
O halde Almanya'ya göçün tarihi büyük bir başarı öyküsü mü? Herkes öyle düşünmüyor!
Bielefeld Üniversitesi'nin yaptırdığı bir araştırma, tüm Alman nüfusun yüzde 47'sinin göçmenlere eleştirel yaklaştığını ortaya koydu.
"Yabancıların olmadığı bir Almanya" adlı kitaplarıyla Bebenburg ile Thieme, Almanların çoğunluğunun bu konularda farklı düşündüğünü göstermek istediler. Bebenburg, "Bu önyargılara karşı elimizdeki somut bilimsel veriler ile mücadele etme kararlılığındaydık" diye konuşuyor. Bebenburg: "Şu anda hâlâ gerginliklerin ve anlaşmazlıkların varlığını koruduğu bir geçiş döneminde bulunuyoruz, ancak kanımca yakın bir zamanda insanların bir göç geçmişi olması olgusu kanıksanacaktır."
Hoşgeldin kültürü.... Alman milli futbol takımında çoktan normal olan bir şey ve farklı kültürel kökenlere sahip Alman mülti-kulti 11'ine -umud edilir- gelecek uluslararası karşılaşmalarda şampiyonluğu da getirecektir.
© Deutsche Welle Türkçe
Friedel Taube / Çelik Akpınar
Editör: Nihat Halıcı