1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanyalı Müslüman gencin kimlik arayışı Berlinale'de

13 Şubat 2019

Yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay Berlinale'de GWFF En İyi İlk Film Ödülü için yarışıyor. Büyükatalay'ın filmi “Oray” Almanya'da yaşayan Müslüman bir gencin kimlik arayışını anlatıyor.

Berlinale 2019 Filmstill Oray
Fotoğraf: Christian Kochmann / filmfaust

Mehmet Akif Büyükatalay mezuniyet filmiyle Berlinale'de

02:11

This browser does not support the video element.

Uluslararası Berlin Film Festivali'nde Hamburglu yönetmen Fatih Akın Altın Ayı için yarışırken,  bir diğer Türkiye kökenli yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay da, ilk uzun metrajlı çalışması ile GWFF En İyi İlk Film Ödülü'nün adayları arasında bulunuyor.

Mehmet Akif Büyükatalay'ın Köln Sanat Yüksek Okulu'ndan mezuniyet projesi olan “Oray” Perspektif-Alman Sineması bölümünde gösteriliyor. “Oray” Almanya'da çok tartışılan bir konu olan İslam ve Müslümanlığı farklı bir bakış açısı ile ele alıyor. 1987 doğumlu yönetmen, filminin başkarakteri Oray üzerinden Almanya'da yaşayan dindar Müslüman gençlerin hayatından bir kesit sunuyor.

Erkek üç kere “boş ol” derse ne olur?

Filmde, Hagen'da yaşayan Müslüman bir genç olan Oray, karısı ile tartışırken, kızıp “boş ol” diyor. Bunun üzerine akıl danıştığı imam Oray'a eşinden üç ay ayrı kalması gerektiğini söylüyor. Oray, İslam'a olan inancı ile eşinden ayrılarak üç ay için Köln'e yerleşiyor. Burada gittiği caminin imamı ise “boş ol” demenin evliliğe üç ay ara vermek değil, tamamen boşanmak anlamına geleceğini söylüyor. Oray, çok sevdiği karısı ile dinine olan inancı arasında bir karar vermek zorunda kalıyor.

Mehmet Akif Büyükatalay, bu filmde bir kimlik arayışı anlatmak istediğini söylüyor. DW Türkçe'ye konuşan Büyükatalay, “Oray” ile “Almanya'da, Batılı, demokratik, seküler bir ülkede Müslüman olmak, din yoluyla kendini ifade etmek istemek ne demek?” sorusuna yanıt aradığını dile getiriyor.

Yaşanan kültürel çatışma

“Oray” sevdiği kadın ile inancı arasında kalan bir gencin yanı sıra çoğunluk toplumuyla kültürel çatışma yaşayan bir Müslüman'ın hikayesini de anlatıyor. Oray'ın içinde bulunduğu cemaat, ona her konuda yardım ediyor, onunla dayanışma sağlıyor. Büyükatalay, filmde Oray üzerinden

“Yaşadıkları toplumun parçası olamayan, uğradıkları hayal kırıklıklarıyla öfkeli olan, bir yandan da

kendi gruplarını oluşturan gençleri” de anlattığına işaret ediyor. Birbirlerine bağlı olan, aralarında yardımlaşan bu gençlerin “toplumda sahip olmadıkları bir aidiyet hissine kavuştuklarını” söyleyen yönetmen, filmde bu gençlerin yaşadıkları çelişkileri göstermek istediğini belirtiyor.

Senaryosu da Mehmet Akif Büyükatalay'a ait olan film, gerçek bir olaya dayanmıyor. Ancak Büyükatalay, Oray karakterini yazarken, adi bir suçlu iken dindar olan ve eski yaşamı ile inancını bağdaştırmakta zorlanan bir tanıdığından esinlendiğini ifade ediyor.

Filmde, Oray'ı Zejhun Demirov, eşi Burcu'yu ise Deniz Orta canlandırıyor. İmam rolünü de Cem Göktaş üstleniyor.

Perspektif-Alman Sinemasında göçmen kökenli yönetmenler

Berlinale olarak bilinen festivalin Perspektif-Alman Sineması bölümünde, genç kuşak Alman  yönetmenlerin filmlerine yer veriliyor. Bu yıl Berlinale'nin direktörlüğüne veda edecek olan Dieter Kosslick'in göreve yeni başladığı 2002 yılında festivalin bölümleri arasına kattığı Perspektif-Alman Sineması, ülkedeki genç yetenekleri tanıtmayı hedefliyor.

Bu yılın programında 12 film yer alıyor. Programdaki yönetmenler arasında Türkiye kökenli Mehmet Akif Büyükatalay'ın yanı sıra İranlı Maryam Zaree, Bulgaristan doğumlu Simona Kostova, Hint kökenli Udita Bhargava gibi isimler dikkat çekiyor.

Mehmet Akif Büyükatalay, yeni kuşak Alman sinemasından çalışmaların yer aldığı programda göçmen kökenli yönetmenlerin isimlerin bulunmasına rağmen, yine de sektörde “istenen ilerlemenin” henüz sağlanmadığını belirtiyor. Berlinale'nin Alman sinemasındaki durumu temsil etmediğini ifade eden Büyükatalay, “Ben kişisel olarak Türklerle, Müslümanlarla ilgili bir film yapabildim ama Goethe'nin biyografisini çekmek isteseydim ne olurdu? 'Siz Türksünüz, NSU veya namus cinayeti üzerine bir film yapsanız daha iyi olur' derlerdi herhalde” şeklinde konuşuyor. Büyükatalay, göçmen kökenli yönetmenlere de yer açan “Berlinale ruhunun” bütün Almanya'daki sinema sektörünün tamamına yayılmasının ise zaman alacağına inanıyor.

Jülide Danışman/Berlin

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster