1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya’yı karıştıran cinayet

4 Eylül 2009

Federal Başsavcı Siegfried Buback’ın aşırı solcu militanlar tarafından öldürülmesine ilişkin yeni bulgular, devletin bazı kurumlarını zan altında bıraktı. Suikastta iç istihbarat teşkilatının oynadığı rol tartışılıyor.

Fotoğraf: AP

1970’li yılların başında devlete savaş açan Kızıl Ordu Fraksiyonu adlı sol terör örgütü şu günlerde yeniden Almanya’nın gündemine girdi. Kızıl Ordu Fraksiyonu’nun katlettiği 30’dan fazla kişiden biri de Federal Cumhuriyet Başsavcısı Siegfried Buback’tı. Buback 1977 yılında Karlsruhe’de refakatindeki iki kişiyle birlikte öldürülmüştü. Bu cinayetin ayrıntıları hâlâ tam olarak aydınlatılamadı. Eski Kızıl Ordu Fraksiyonu teröristlerinden Verena Becker’in cinayete katıldığı şüphesiyle yeniden tutuklanması büyük yankı uyandırdı. Alman medyası, Becker’in iç istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Dairesi hesabına çalıştığına dair haberler yayınladı. 32 yıldır kilit altında tutulan savcılık ve dava dosyalarını adli makamlara teslim etmesi için federal hükümete yapılan baskılar artıyor.


DNA izleri

Cezaevine kapatılmak, Verena Becker için yeni bir şey değil. Bugün 57 yaşında olan Becker, 1974 yılında Berlin’deki bir İngiliz yat kulübüne yapılan ve can kaybına yol açan bombalı saldırıdan sonra müebbet hapse mahkûm olmuştu. Ama Becker, Cumhuriyet Başsavcısı Buback ve beraberindeki iki kişinin öldürülmesinden değil, tutuklamaya silahla karşı koymaktan yargılanmıştı. Verena Becker cezasının 12 yıllık bölümünü çektikten sonra zamanın Cumhurbaşkanı Richard von Weizsäcker tarafından af edilip tahliye olmuştu.

Verena Becker'in Buback cinayetine karıştığı öteden beri iddia edilmekteydi. Cinayet silahının Becker’de bulunmasına rağmen o değil başka teröristler hüküm giymişti. Federal Savcılık Verena Becker’in yeniden tutuklanmasına, cinayetin sorumluluğunun üstlenildiği mektupta Becker'e ait DNA izlerinin bulunmasını gerekçe gösterdi. 32 yıl sonra gelen bu bulgu akıllara, cinayetle ilgili bütün ayrıntıların gün ışığına çıkıp çıkmadığı sorusunu getirdi. Kuşkuları körükleyen medya haberlerinde, Becker’in önceden iç istihbarat örgütüyle işbirliği yapıp yoldaşlarını karaladığı belirtiliyor.

Federal Savcılık, Buback davasıyla ilgili dosyaların adalete teslim edilmesi için hükümete başvurdu. Almanya İçişleri Bakanlığı sözcüsü, savcılığın bundan önce 1982 ve 2007 yıllarında da dosyaları incelediğini açıkladı:

“Savcılık, dosyada ne varsa öğrenme imkânına bundan önce de iki kez kavuştu. Ancak mühürlü olması nedeniyle dosya mahkemede delil olarak kullanılamaz. Savcılık sahip olduğu bilgileri adli prosedürde herhangi bir şekilde değerlendiremedi.”

Devletin gizli dosyaları

Federal Başsavcılık bu kez dosyadaki gizlilik ibaresini kaldırtmakta kararlı. İçişleri bakanlığının Anayasayı Koruma Dairesi’nin gizlilik esasları ile devletin, cezai takibatı kolaylaştırma görevi arasında tercih yapmak zorunda. Son spekülasyonlar üzerine kamuoyu eski terörist Becker’in istihbarata hangi bilgileri verdiğini ve karşılığında para alıp almadığını merak etmeye başladı. Bakanlık sözcüsü Paris istihbarat servislerinin şeffaflıktan hoşlanmadığını hatırlattı:

“Çok eskilere dayanan kaynak mahiyetindeki bilgileri kamuoyuna mal ederseniz, gelecekte, istihbarat birimlerinin işbirliğine yatkın kaynak bulmada zorlanması gibi bir sorunla karşılaşırsınız.”

Birinci Alman Televizyonu’nun 2 Eylül’de yayınladığı ve eski bir istihbarat mensubunun Buback cinayetiyle ilgili sözlerine yer verdiği program oldukça heyecan uyandırdı. Terörle mücadele uzmanı Winfried Ridder, Verena Becker’in cinayetin işlendiği günlerde Anayasayı Koruma Teşkilatı ile işbirliği yaptığı şeklindeki iddiaların mesnetsiz olduğunu söyledi:

“Teslim etmek zorundayız ki, istihbarat birimleri maalesef 1977 yılında terör eylemleri hakkında bilgi aktaracak bir kaynak bulamamıştır. Bulsaydı, Almanya büyük badirelerle karşılaşmazdı.”

Verena Becker’in 1980’li yılların başlarında iç istihbaratla irtibat kurup cinayetten yoldaşlarını sorumlu tuttuğu da ortaya atılan iddialar arasında.


“Fail bazı odaklarca korundu”

1977 yılında öldürülen Cumhuriyet Başsavcısı’nın oğlu Michael Buback, babasını öldüren kurşunları Verena Becker’in devletin bilgisi dahilinde sıktığından yüzde yüz emin olduğunu söylüyor:

“Failin bazı odaklar tarafından korunduğu ya da kollandığı düşüncesine saplanıp kaldım. Kaliteli tahkikat uzmanların bu kadar hata yapması mümkün değil.”

Ortada ağır bir itham var. Devletin teröristlerle işbirliği yaptığı kuşkusuna paralel olarak istihbarat raporlarını açıklaması için içişlerine bakanlığına yapılan baskı da artıyor. Baskıya arttıranlar arasında, koalisyon ortakları Hıristiyan Birlik ve Sosyal Demokrat partileri de var.


Marcel Fürstenau / Ahmet Günaltay

Editör: Meltem Karagöz

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik