1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AN: Avrupa fikrine vurulmuş ağır bir darbe

31 Ocak 2020

Brexit ve Yunanistan'ın Ege Denizi'nde sığınmacılara karşı yüzen bariyer planı Alman basınında öne çıkan konular.

Fotoğraf: Getty Images/AFP/E. Dunand

31.01.2020 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Yaklaşık 50 yıllık üyeliğin ardından Britanya bu gece Avrupa Birliği'nden ayrılıyor. Brexit olarak anılan süreç Alman basınında da geniş yer buluyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan yorum şöyle:

"Birleşik Krallık 21. yüzyıldaki geleceğini yalnız başına arıyor. Britanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkışını (Brexit) savunanların iddia ettiği gibi ülke böylece küresel nüfuzunu artıracak mı yoksa 28 ülkeli ve yaklaşık 500 milyon nüfuslu birliğe artık giremeyince tersi mi olacak, görülecek. Avrupa Birliği de büyük güçlerin rekabetine karşı dünyadaki yerini daha küçük bir takım halinde savunacak. Brexit uzunca bir süredir enerjiye ve dikkate mal oluyor. Şimdi ise AB'nin başka önceliklere yoğunlaşması mümkün. İç reformlar ele alınmaya başlanınca belki biraz üzüntü oluşacak. Britanya'nın çıkışı bir uyarıdır ve uyarı olarak da kalacak. Ancak Avrupa Birliği bunu da atlatacak. Kıtada Brexit'i ciddi bir biçimde taklit etmek isteyenler gözükmüyor. Ayrılık müzakereleri sırasında AB'nin 27 üyesinin birbirine olan bağlılığı uzun süredir hiç olmadığı kadar büyüktü. Ancak stratejik önem kazanmak kolay olmayacak. Birleşik Kralık da önem kaybına karşı efsunlu değil. Ayrılık, kalıcı bir yakın ortaklığa giden yolu kapatmamalı. Buna tutunmak, herkesin çıkarına."

Frankfurter Rundschau ise yorumunda Brexit'in Avrupa Birliği açısından bir gerileme olduğunu dile getiriyor:

"Kendimizi kandırmayalım. Brexit Avrupa Birliği açısından tarihi bir gerilemedir. Böyle bir adım öngörülmemişti. Çok sayıda insanı sarsmakla kalmıyor, Avrupa Birliği'ni de özünde zayıflatıyor. 'Sadece birlikte olursak güçlü oluruz' sözü artık herkes için geçerli olmaktan çıktı. Birkaç yıl öncesine kadar kimse bunun olabileceğine inanmazdı. Britanyalıların Birlik'ten ayrılması çok daha fazla şeyi değiştirecek. Birçoklarının şimdiye kadar sezebildiğinden çok daha fazlasını. Daha iyi olmayacak. Ama sızlanmanın da yararı yok. Yapılabilecek en iyi ne varsa onu yapmaya çalışmak lazım."

Aachener Nachrichten gazetesi de benzer bir yoruma yer veriyor:

"Britanyalıların Avrupa Birliği'ni terk etmesi Avrupa fikrine vurulmuş ağır bir darbedir. Ancak Londra'ya başkasının zararından duyulan bir sevinçle 'Gününüzü göreceksiniz' demeye de gerek yok. Avrupa Birliği bunun yerine bu uyarı ateşini dikkate alıp aklını başına toplamalı zira Polonya ve Macaristan gibi diğer üye ülkelerle de uzun süredir anlaşmazlıklar sözkonusu. Barış, güvenlik ve refah, dayanışma, başkalarını dikkate alma ve tavizler gerektiriyor. Ortak değerler talep ediyor. Almanya ve Fransa'nın teklemeyen bir motor rolünü üstlenmesini icap ettiriyor. Ve belki de kolektif hafızanın derininde netleşen ve insanlara birleşik bir Avrupa'nın önemini taşıyan yeni fikirler gerektiriyor."

Kölner Stadt Anzeiger gazetesinde yer alan yorum ise şu şekilde:

"Birçok Britanyalının nezdinde Brexit'in yeni bir Britanyalı kimliğini ifade eden, cezbedici bir anlamı var. Ancak bu, kitlesel bir biçimde kendini kandırmadan başka bir şey değil. Er ya da geç ülke ve insanlar Brexit'in birlik yaratmadığını ve tek bir sorunu bile çözmediğini anlayacak. Brexit'in çaresizce abartılmış olduğu, çarpıcı bir biçimde birbirine zıt beklentilerin yansıtıldığı bir perde görevi gördüğü, düzenbaz siyasi aktörler tarafından ulus devlet içindeki güçlerini artırmak için beceriyle kullanıldığı ortaya çıkacak."

Yunanistan'ın Ege Denizi'nde sığınmacı geçişlerini engellemek için planladığı "yüzen koruma sistemi" Alman basınında da yankı buldu. Neues Deutschland gazetesinde yer alan yorum şöyle:

"Ege'de yüzen tel örgüler mi? Yunan hükümetinin Türkiye'den gelen sığınmacı teknelerini denizde bariyerlerle durdurmak için muğlak, acemice görünen düşüncesi mizahçılara malzeme olabilir. Plastikten, deniz yüzeyinin yarım metre üzerinde ve sinyal lambalarıyla donatılmış olacaklar. Deniz yüzeyindeki petrol tabakalarına set çekmek için kullanılan bariyerler hâlâ hafızalarda. Ancak burada söz konusu olan karanın korunmasını gerektiren zehirli bir sıvı değil. Daha güvenli, iyi bir hayat arayışıyla hayatlarını tehlikeye atan insanlar. Atina'daki sağcı hükümetin yaptığı, insan düşmanı bir aktivizmin bir sonraki aşaması.”

DW / EC, TY

©Deutsche Welle Türkçe