1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara-Berlin hattında diplomatik hareketlilik

5 Mart 2018

Berlin iki hafta içinde Türkiye’den üç bakanı ağırlıyor. Temasların öncelikli gündemi ekonomi ve turizm. Siyasi ilişkilerde normalleşme ise zaman alacak.

Die deutsche und die türkische Flagge
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Charisius

Türk hükümeti, Almanya ile ilişkilerde normalleşme arayışına hız verdi. Berlin art arda üç Türk bakanın ziyaretine sahne oluyor.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin geçtiğimiz günlerde Berlin'de Alman iş dünyası temsilcileriyle buluşmasının ardından bu hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş Türk turizmi için kilit öneme sahip Uluslararası Berlin Turizm Fuarı (ITB) için geliyor. Çavuşoğlu'nun Berlin'de Alman mevkidaşı Sigmar Gabriel ile de görüşmesi öngörülüyor.

"Ziyaretler çok önemli”

DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Berlin Direktörü Alper Üçok, uzun süre iki taraf arasında bakan seviyesindeki ziyaretlerin gerçekleştirilmediğine dikkat çekerek, "Ziyaretlerin şimdi gerçekleşiyor olması iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesinde olumlu rol oynayacaktır” dedi.

Bu ziyaretlerle Türk tarafı, ekonomi ve turizm gibi alanlarda sorunları çözmeyi ve işbirliğini geliştirmeyi hedeflerken, siyasi anlaşmazlık konularını masaya yatırmak için Almanya'da yeni hükümetin göreve başlaması bekleniyor.

Normalleşme zaman alacak

"İlişkilerde normalleşme sürecine girilmeye çalışılıyor, henüz girilmedi” diyen Üçok, 14 Mart'ta göreve başlaması beklenen yeni Alman hükümetinin politikasının önem taşıyacağını vurguladı.

Üçok, "Sadece bazı şahsi girişimlerin sonucu olarak ilişkiler nisbi olarak iyi durumda görünüyor. En azından kavga yok, diyalog da olumlu tabii ki ama somut ilerleme yok, sorunların çözümüyle alakalı iki taraf da adım atmadığı müddetçe normalleşmeye girildiğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Berlin Direktörü Alper ÜçokFotoğraf: DW/K. Özvardar

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye'den Almanya'ya yönelik suçlamalar, Alman siyasetçilerin ise Türkiye'de yaşanan anti-demokratik gelişmeleri sert bir dille eleştirmeleri, ilişkilerde gerginliği artırmış, gazeteci Deniz Yücel'in de aralarında bulunduğu Alman vatandaşlarının tutuklanmaları, siyasi ilişkileri kopma noktasına getirmişti.

Yücel'in 16 Şubat'ta serbest bırakılması, gerginliği bir ölçüde azaltmış olsa da, halen 4 Alman vatandaşının Türkiye'de siyasi suçlamalar nedeniyle tutuklu bulunması Berlin'de rahatsızlık kaynağı olmaya devam ediyor.

Merkel'in masasındaki dosyalar

Başbakan Merkel'in hükümeti kurmasının ardından, koalisyonun Türkiye ile ilgili yeni politikasını şekillendirmesi bekleniyor.

Ankara üzerinde baskıyı artırmak için açıklanan önlemlerin, turizm, ekonomi ve savunma ihaleleri gibi alanlarda alınan kararların geleceğinin ne olacağı ise Ankara için büyük merak konusu olmaya devam ediyor.

Merkel'in masasında şimdiden Türkiye ile ilgili karara bağlanması beklenen iki dosya bulunuyor. Bunların birincisi, Türkiye'nin talep ettiği tank modernizasyonu projesi. İkincisi ise, Türkiye'ye ihracat yapan Alman şirketlerine verilen Hermes kredi garantilerine geçen sene getirilen üst sınırın kaldırılıp kaldırılmayacağı.

Türkiye açısından önem taşıyan AB ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi gibi konularda ise Alman hükümeti öncelikle Türkiye'nin AB'ye olan yükümlülüklerini yaşama geçirmesi gerektiğini hatırlatmaya devam ediyor.

Dikkatler Varna'ya çevrildi

26 Mart'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB kurumlarının liderleriyle Bulgaristan'ın Varna kentinde bir araya gelmesinin planlandığı toplantı, Almanya-Türkiye ilişkilerinin seyrini de etkileyebilecek önemli bir gelişme olarak görülüyor.

TÜSİAD Berlin Direktörü Alper Üçok, ”Varna'daki toplantı gerçekleşirse ve olumlu geçerse, burada en azından asgari müşterekte buluşarak bundan sonraki süreçle alakalı bir yol haritası belirlenebilirse, Türk-Alman ilişkileri de oradan gelecek motivasyonla normalleşme sürecine girilebilir” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye ile Almanya ilişkilerinde son iki yılda yaşanan gerilimlerin, özellikle turizm ve yabancı yatırımlar gibi alanlarda olumsuz yansımaları olduğuna işaret eden Üçok, 2016 ve 2017 yıllarında Alman turist sayısında büyük azalış yaşandığını hatırlattı.

Üçok, "Bu sene az da olsa bir artış söz konusu, özellikle erken rezervasyon bağlamında her iki taraf da yüzde 50 civarında bir artıştan söz ediyor. En azından turizm sektörü açısından daha olumlu bir sene geçecek gibi görünüyor” dedi.

Ancak Berlin'de Türkiye ile normalleşme süreci için öncelikle Türkiye'de bir normalleşme sürecinin gerekli olduğuna dikkat çekiliyor.

Üçok da aynı gözlemini, "En önemlisi Türkiye'nin kendisinin bir normalleşme sürecine girmesi. Türkiye'nin demokrasi alanında olumlu adımlar atmasının sürece olumlu katkısı olur” sözleriyle dile getirdi.

Alman Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (DIHK) Dış Ekonomik İlişkiler Başkanı Volker TreierFotoğraf: picture-alliance/dpa/R. Jensen

"Kaybolan güven yeniden kazanılmalı”

Alman Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (DIHK) Dış Ekonomik İlişkiler Başkanı Volker Treier de DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, siyasi ilişkilerde normalleşmenin, Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilere de olumlu yansıyacağını söyledi.

Treier, orta ölçekli Alman şirketlerin Türkiye'ye yatırım yapmaktan kaçındıklarını, benzer bir tabloyu da ticarette gözlemlediklerini belirterek, "Türkiye'den ithalat son yıllarda istikrarlı bir şekilde artarken ihracat beklentilerin altında gerçekleşti. Herşeye rağmen son çeyreklerde Türkiye'ye ürün akışında bir nebze artış oldu” şeklinde konuştu.

Türkiye-Almanya ekonomik ilişkilerinin güçlü bir temele sahip olduğunu, ancak son yıllarda çeşitli sınamalarla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Treier, "Türk hükümetinden beklentileriniz nedir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Türk Hükümeti yabancı yatırımcıları, özellikle de Alman yatırımcıları Türkiye'ye çekmek için yoğun çaba içerisinde. Ancak önemli olan Türk hükümetinin yeni teşviklerinin ötesinde Alman sanayisinin kaybolan güvenini yeniden kazanmasıdır. Türk hükümetinin bunu başarması yatırımlar için cazip koşulları, uygun ortamı sadece kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli olarak ayakta tutabilmesine bağlı.”

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe